Perşembe , 28 Mart 2024

Libya İşgali bir hatta mıydı? Yoksa planlı bir emperyalist felaket mi? – Danny Haiphong

libya_nato_latuff_400-400x257ABD kamuoyu Libya’nın istikrarsızlaştırılması sürecinde Washington’un kilit noktadaki rolü hakkında çok az bilgiye sahip.  ABD–NATO ittifakı 2011 yılı Mart ayında
başlayan hava saldırıları ve cihatçı faaliyetlerden oluşan kombine bir harekâta giriştiğinde, adeta işbirliği halinde çalışan kurumsal medya mevcut durumun istenilen yönde bir görüntü kazanması için Libya Lideri Muammer Kaddafi ve egemen Libya yönetimini kamuoyuna öcü olarak göstermekle meşgul oluyordu. O dönemde dünya siyaseti gündemi emperyalizmin Kaddafi’yi nasıl bertaraf ettiğini ve kırk yıllık bir geçmişe dayanan bağımsız ve sosyalist bir gelişme kaydeden bir ülke yönetimini nasıl da yerle bir ettiğini gösteriyordu.

 

ABD Başkanı Barack Obama başkanlık görev süresinin son aylarını yaşıyor. Obama görev süresinin bu son aylarında şimdiye kadar olan başarılı icraatları ve en çok pişmanlık duygusunu yaşatabilecek kararları üzerinde düşünmeye başladı. Başkan Obama, Nisan ayının 10’unda, Fox Sunday programına yaptığı bir açıklamada “adil” bir müdahale diye tanımladığı Libya işgalinden sonra doğru dürüst bir planlamanın olmayışı yönetim döneminin en üzüntü verici günleri olduğunu ifade ediyor. Başkan Obama ve yönetim kadrosu Washington’un Afrikalı bir milletin yok edilmesinde öncülük eden rolü nedeniyle dünya kamuoyuna özür dilemek yerine, “müdahaleden sonraki dönemin” planlamasını yapmadığı için, Libya’yı işgal operasyonunu sanki Washington’un basit bir hatasıymış gibi değerlendirerek,  Libya’ya müdahalenin/işgalinin geri planında işleyen akıl yürütme sürecini pekiştirmeyi tercih ediyor.

 

Oysa Libya’nın işgal edilmesinde hiçbir şey plansız değildi. Obama yönetimi kasıtlı olarak, Afrikalı egemen bir yönetimi devirmek üzere, NATO, İsrail ve Körfez ülkeleri güçleri ile işbirliği yapma yoluna gitmiştir. “Odessa Şafağı” Operasyonu olarak tanımlanan Libya Savaşı/işgali emperyalist sistemin çıkarlarını savunmada çok yönlü hizmet etmiştir. Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un E-Mail skandalında anlaşıldığı üzere emperyalizmin Libya ülkesinin büyük boyutlardaki petrol ve doğalgaz zenginlik kaynaklarına erişmek üzere Libya yönetimini istikrarsızlaştırdığı anlaşılıyor. Libya’nın sahip olduğu zengin petrol kaynakları (Muammer Kaddafi tarafından 1977’de kurulan) Libya Halk Cemahiriyesine, insan haklarının garanti altına alındığı bir ülkede, vatandaşlarına her türlü eğitim, sağlık ve konut hizmetlerinin sağlandığı bir toplum geliştirme imkânını veriyordu.

 

Libya’nın petrol ve altın zenginlik kaynaklarının nispetten bağımsız bir yönetim eliyle işletilmesi emperyalist üretim sistemine doğrudan tehdit olarak algılanıyordu. Çünkü emperyalist üretim sistemine göre dünyamızın doğal zenginlik kaynakları mülkiyeti özel sektöre ait emtia olarak değerlendiriliyor ve ticaretinde kazanç elde etmek üzere kapitalist piyasada satışa sunulacak mal olarak kabul ediliyor. Diğer yandan Libya’nın nispeten de olsa bağımsız bir ülke olma özelliği dolayısıyla emperyalist ittifak sistemine de tehdit olarak kabul ediliyordu. ABD, Batılı ülkeler ve İsrail yönetimleri Libya’nın  2011 işgalinden yıllar önce ülkede yıkım yaratıcı planlama yapmışlardı. Suudi Arabistan ve Katar gibi Körfez monarşi yönetimleri sözüm ona “insani” bir müdahalede bulunma şartlarını hazırlamak amacıyla gerekli operasyonlar için cihatçı örgütlere vekâlet savaşı yolunu açtılar.

 

Bu “insani” müdahale sonucunda nasıl bir felaket yaşandı, acaba? sorusuna cevap olarak; Libya vatandaşı on binlerce sivil insan Mart – Eylül 2011 döneminde başlarına atılan 30.000 bombayla öldürüldü. Libya ülkesinin işgalinden bu yana, ülke ekonomisi, kılcal damarlarına kadar işlemek marifetiyle soyup, soğana çeviren emperyalizm yanlısı işbirlikçi reaksiyoner güçler ve terörist örgütlerden oluşan bir konsorsiyuma teslim edildi. Bu terörist örgütler uluslararası bir cezadan muaf tutulan ve siyahi Libyalıları linç eden aynı terörist organizasyonlardır. Rakip cihatçı gruplar Libya’nın toplumsal dokusunu parçalamaya devam ederlerse, Libya ülkesi de terörist örgütler cenneti olarak kalmaya devam edecek. Terörist faaliyetlerde bulunan diğer gruplar Kuzey Afrika coğrafyasında ve Suriye’de cihat savaşı sürdürürlerken, IŞİD örgütü de Kaddafi’nin memleketi olan Sirte’de iktidar tesis etmişti. Emperyalizmin Libya savaşı/işgali fiyaskosu, bölge coğrafyası genelinde artık kontrolü mümkün olmayan bir kaos ortamının yaşanması fitilini ateşlemiştir.

Bu durum ABD Başkanı Obama’nın Libya halkından gerçekten özür dilemesini gerektirir. Başkan Obama Libya’da meydana gelen gelişmelerden dolayı pişmanlık duyabilecek bir devlet adamı değil, çünkü yaşanan süreç en azından emperyalizmin istediği yönde gelişme göstermiştir. Obama’nın üstlenmekte olduğu misyonu o şekilde icraatta bulunmasını gerektiriyordu. Özür dilese bile, emperyalist işgal nedeniyle ölen Libyalıları geri getirmeyecek veya olağan yaşam yerlerinden göç etmek zorunda kalan Libyalıları eski yerlerinde yeniden ikamet etmelerini sağlamayacak. Emperyalizm yüzünü Libya’ya çevirdiğinde gözleri kör değil. ABD ve Batılı emperyal güçler, IŞİD örgütüne karşı verilen sözüm ona mücadelenin bir parçası olarak, Libya’ya çok daha büyük askeri operasyonları planladılar. Özel Kuvvetler Libya ülkesinin fiilen işgal edilmesiyle sonuçlanan operasyonları yürütmek üzere zaten sahada faaliyet gösteriyorlar.

Emperyalist güçler Libya ülkesinin de facto işgalinin çok daha kolay ve sorunsuz olacağını düşündüler. (ABD’nin Afrika Birleştirilmiş Muharip Komutanlığı) AFRICOM’un faaliyet alanını daha da yaygın hale getirme ve Libya’nın doğal zenginlik kaynaklarını soyma beklentileri kaçınılmaz olarak geri tepmiş oldu. Cihatçı haydutların kol gezdiği Libya’da emperyalist emellerine ulaşma çabaları daha ham hayal olarak devam ediyor. Hedef seçilen bir ülkede kaos ortamı ve yıkım yaratma olayları emperyalizmin öteden beri dünya çapında olmasını istediği bir durum. Başkan Obama gibi savaş suçlusu siyasilerin, meydana gelen felaket olayları nedeniyle hesap verme durumuyla veya emperyalizm karşıtı bir hareketin yaşama imkânı bulamamasından dolayı herhangi bir suçlamayla karşı karşıya kalmaksızın, sonu gelmeyen savaşların sürdürülmesine imkân verildiği sürece daha fazla emperyalist felaket yaşamak durumunda kalırız.

 

Çeviren. Nizamettin Karabenk

 

 

Kaynak: http://www.globalresearch.ca/was-libya-a-mistake-or-a-planned-imperialist-catastrophe/5521712