Perşembe , 28 Mart 2024

Batılıların Suriye’ye yönelik talepleri – Thierry Meyssan

Batılıların Suriye’ye yönelik talepleri

 

Thierry Meyssan

 

Sahada savaş sona ererken ve geriye teröristlerden kurtarılacak sadece İdlib kalmışken, Batılılar yeniden sefere çıkıyorlar. Bunun için kısa süre önce BM özel temsilcisi Staffan de Mistura’ya taleplerini sundular. Beklendiği gibi ABD, Rusya tarafından yürütülen süreci sadece müdahil olmadığı için reddederken, Birleşik Krallık ve Fransa ülkeyi el altından kontrol etmelerini sağlayan kurumları dayatma niyetindedirler.

 

2014 yılında, Rusların cihatçılara yönelik müdahalesinden önce atanan Staffan de Mistura, BM adına Suriye’de barış arayışında olması gereken ABD yanlısı bir diplomattır. Dört yıl sonra, Batılıların hesabına kurtuluş yolları bulmayı sürdürmektedir.

 

BM Genel Sekreterinin Suriye özel temsilcisi Staffan de Mistura, Cenevre’de Astana Grubu’ndan (İran, Rusya, Türkiye) bir heyeti, ardından da 14 Eylül’de bir başka heyeti (Suudi Arabistan, Mısır, ABD, Fransa, Ürdün ve Birleşik Krallık) kabul etti.

 

Batı tarafında, Büyükelçi James Jeffrey ve Albay Joel Raybum ABD heyetini yönetirken, Büyükelçi ve eski Dış İstihbarat Örgütü Başkanı (DGSE 2012-16) François Sénémaud Fransız heyetine başkanlık yapıyordu.

 

Her iki heyet, devam etmekte olan Suriye içi müzakerelerde ağırlığını koymak üzere Birleşmiş Milletler’e taleplerine ilişkin bir gizli belge teslim etti. Bundan iki hafta önce Kommersant’ın BM iç talimatlarını sızdırdığı gibi [1], Russia Today de Batılıların belgesini [2] sızdırmayı başardı.

 

– Dikkat çekeceğimiz birinci konu, Küçük Grup’un 3ncü maddesinin, BM’in iç talimatını yineliyor olmasıdır: « Bağışçı ülkeleri memnun edecek, kaçınılmaz olarak bir anayasal reformla ve BM gözetiminde yapılacak seçimlerle sonuçlanacak gerçekçi bir siyasi süreç olmaksızın, Suriye Hükümetinin denetimi altındaki bölgelerde yeniden inşaya yönelik bir uluslararası yardım söz konusu olmayacaktır » [3].

 

Küçük grubun toplantılarına katılan Almanya, burada temsil edilmemiş gibi görünüyor. Toplantının arifesinde Dışişleri Bakanı Heiko Maas bu noktada farklı düşündüğünü ortaya koymuştu. Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile görüşmesinden az önce, ülkesinin « serbest seçimlere giden bir siyasi çözüm imkanı olması durumunda » yeniden inşa sürecine katılmaya hazır olduğu yönünde bir tweet atmıştı [4] [5].

 

Küçük Grup ve BM için, potansiyel bağışçı ülkeler savaşla hedeflediklerine ulaşmadıkça yeniden inşa süreci başlamayacaktır, Almanya ise siyasi uzlaşma sürecini takip edebilir.

 

– İkinci uyarı: Farklı uluslararası muhataplar 18 Aralık 2015 tarihli 2254 sayılı karara göndermede bulunmaktadır [6]. Öte yandan, Küçük Grup metnin anlamını genelleştirmektedir. Güvenlik Konseyi kararı, anayasanın yazımının sadece Suriyelilerin kendi aralarındaki bir sorun olduğunu ortaya koyarken, Küçük Grup anayasanın ancak BM’nin himayesinde oluşturulacak bir komite tarafından yazılabileceğini belirtmektedir.

 

Burada tabi ki Soçi kararlarının çiğnenmesi, yani aynı zamanda hem son aylarda yapılanları yıkılması, hem de Rusya’nın krizin çözümünde üstlendiği role karşı çıkılması söz konusudur [7]. ABD vazgeçilmez süper güç statüsünü korumak isterken, Birleşik Krallık ve Fransa sömürgeci projelerini sürdürmek niyetindedirler.

 

– Üçüncü uyarı: Küçük Grup sadece anayasanın yazımı sorumluluğunu Soçi’den Cenevre’ye aktarma niyetinde değildir ve daha şimdiden onun nasıl olacağı hakkında kararını vermiştir. Daha önce Washington’un Irak’a dayattığı modelin yeniden üretilmesi ve Batılıların daha çok kar elde edebilmesi için bir daimi kriz ortamının idamesi söz konusudur. Devlet Başkanının yetkileri sadece protokol düzeyinde olmalı; Başbakanınkiler bölgesel düzeyde geçersiz olmalı ve ordununkiler ise sınırlı kalmalıdır.

 

Sömürgeci güçler, demokrasi görüntüleri arkasında Ortadoğu’daki iktidarlarını sürdürmektedirler. Hala kendi halkını temsil etmeyen hükümetler oluşturmayı başarabilmektedirler. Lübnan’da 1926’dan ve Irak’ta 2005’ten beri kurumlar, bu ülkelerin yeniden ulus-devlet olmasını engellemek üzere tasarlandılar. Lübnan dini topluluklara ve Irak ise bir dini topluluğun üstün olduğu farklı bölgelere bölündü. İsrail’e gelince, anayasasından ötürü değil –zaten anayasası yok– ama seçim sisteminden ötürü artık temsili bir hükümete sahip değildir.

 

– Dördüncü uyarı: 2254 sayılı karar seçimlerin BM’nin gözetiminde yapılmasını öngörürken, Küçük Grup Suriye’nin seçimlerin düzenlenmesinden sorumlu organının, özellikle de seçim hilelerine yönelik olası şikayetler konusunda daimi olarak BM’nin emri altında çalışması gerektiğini düşünmektedir.

 

Böylece Batılılar beklentileriyle uyuşmayan seçim sonuçlarını iptal etme imkanına sahip olmaktadırlar: seçimlerde hile yapıldığına ilişkin bir şikayette bulunmak ve bunun gerçek olduğunu açıklamak yeterli olacaktır. Suriye halkı, kendisine kurulan tuzağa düşmesi ve hatta onun adına seçilmiş olanlara oy vermesi koşuluyla oy kullanma hakkına sahip olacaktır.

 

Avrupa’da yurttaşlar egemenliklerinin arayışında iken, Suriye’de bağımsızlıkları için savaşmaktadırlar.

 

Çeviri: Osman Soysal