Cuma , 29 Mart 2024

ZEHİRLİ ATIĞIN EKONOMİ POLİTİĞİ – HAKAN YURDANUR

 

Tekelci kapitalizmin önemli özelliklerinden bir tanesi kârların çevre ülkelerden merkez kapitalist ülkelere doğru akışı ile birlikte kârların yaratığı kirlenmenin / zehirlenmenin tam tersi bir yol izleyerek merkezden çevreye akmasıdır.

Üretimin tüketimi belirliyor olması merkez ve çevre ülkeler arasındaki eşitsiz ilişkilerinde belirlenmesi anlamını taşımakta. Sermaye birikimi -> kâr -> sermaye birikimi + kirlilik(zehirlenme ) -> daha fazla kâr -> daha fazla sermaye birikimi + daha fazla kirlilik ( zehirlenme ) ->…. şeklinde süren döngü aynı zamanda kirliliğin ( zehirlenmenin ) de yeniden üretim döngüsüdür. Bu döngü içinde sermaye ve kârlar ile birlikte kirlilikte (zehirli atıklarda ) hareket halindedir. Sermayenin yeniden birikmesi için zehirli atığın artması ve atılması gerekli.  Bunun için seçilecek en kestirme yol : çevre tedbirlerini önemsemeyen , neoliberal sınır kapılarını sonuna kadar açan , parti = hükümet = devlet = şirket dörtllü mantığının hakim olduğu ülkelerdir.

Sermaye , toplum ve doğaya zarar veren zehirli atıklarını ihraç etmek zorundadır. Eklemeliyim ki bu sadece merkezden çevreye doğru olmaz. Çevre ülkenin kendi sınırları içinde de meydana gelir. Bu ihraç ister merkezden çevreye ister çevre ülkenin içinde olsun hakim olan ve işleyen sömürgeciliğin temel yasalarıdır.

1980 ‘lerle birlikte başlayan neoliberal şirketleşme yönetim modeli , çevre ülkelerin borç batağının yanında zehirli atık ( çöp vd ) batağınada saplanmalarını sağladı. Böylece ekonomik artık ( artı değer ) ile ekonomik atık ( zehirli kimyasallar , nükleer atıklar , çöpler vd ) el ele büyümeye başladı.

Hatırlatmakta yarar var ; kapitalist sistemde önüne sürdürülebilir eki alan herşey aslında sömürülebilir anlamına gelmektedir.

İşin ilginç bir yanı daha var : zehirli atıkların taşınması günümüz egemen ilişkilerinde ticarete dönüşmüş durumda. Bu ticaret geri planında çarpıklıklarıda barındırıyor. Ticari meta olarak görülüp taşınan bu zehirli atıklar meşruiyet kazanarak sanai üretiminin türevi olarak , devamı olarak yararlı ve zorunlu görülmekte , gösterilmekte. Kapitalizmin hiç bitmeyecek sonsuz zincirinin müjdecisi olarak sunulmakta.

Zararlı atıklar alıcı çevre ülkeye ulaştığında hiçbir bilimsel ön araştırmaya tabi tutulmadan kabul ediliyor. Yapılmayan bilimsel araştırmayı hedef saptırma izliyor. İsmi değiştirilen ve böylece önündeki tüm engeller kaldırılan bu yok ediciler bir çok ülkeye insani yardım adı altında sokuluyor.

Kirli ( zehirli ) atıklar gönderildikleri ülkelerde kirli teknolojilerinde devreye girmesine neden olmakta. Teknoloji fetişizminin de yardımıyla , zehirli atıklar için kurulan işletmeler yere göğe sığdırılamıyor , büyük gelişme olarak sunuluyor.

Zehirli atıkların yarattığı sorunlar , sorunun yaratıcısı olan ülkelerde çözülmez. Çünkü ;

1- Bu maliyetli bir iştir bu maliyet elde edilen kârların azalması anlamına gelir.

2- Zehirli atıklar işlenen ve işlenecek olan suçların / felaketlerin habercisidir. O nedenle başka ülkelerde yok edilmeli , kendi kamuoyundan gizlenmelidir.

3- Daha öncede söylediğim nedenlerle bu zehirli atıklar çevre ülkelerde kimsenin haberi olmadan yok edilir.

4- Zehirli atıkların yok edilmesi sırasında ve sonucunda oluşan ölümlerde suçlu o işte çalışan işçi ve o yörede oturan insanlardır. Böylece asıl yaratıcı suçlanmaktan kurtulmuş olur.

Birşeyler  yapmak için önümüzde uzun bir zaman dilimi yok. Köprüden önceki son çıkışa varmak üzereyiz. Son çıkışın son levhasının üzerinde yazanları hatırlatarak bitirelim : temiz kapitalizm yoktur.