Salı , 19 Mart 2024

Aylık Arşiv

UBUNTU YAPMANIN OLANAKLARI – Çetin Veysal

  Dünya bugüne değin bu derecede kötücülleşmenin yayıldığı bir yer olmamıştı. Benzer derecede toplumlar da bu kadar bozulmamış, bugüne kadar insanı ve doğayı hiçe sayan böylesi vicdansızlıklar, zalimlikler, bencillikler ve kötücüllüklerle yaşamaktan haz alan insan tipi ve toplum kesimleri ortaya çıkmamıştı. Dünyada yerleşikburjuva demokrasilerinin kök saldığı ülkeler, doğal alanlarında eskil ortaklaşa yaşam sürdüren kabilelerdeğerlendirme dışıtutulursa, neredeyse her sözde modern toplumlarda,temsiliyetçiliğin …

Devamı »

Mahşerin yeni atlıları, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü, İMF her yerde iş başında.

Ahmet Külsoy’un Dr. Cengiz Başkaya ile sağlık sektörünün dünyada ve Türkiye’de dönüşümü konusunda söyleşisi                   Ahmet Külsoy: Sağlık sisteminde özelleşme yönünde eğilim ve uygulamalar artıyor. Bu konuda ne gibi farklı görüşler var?   Sağlık hizmetinin nasıl sağlanacağı ve nasıl örgütleneceği tüm dünyada sürekli tartışma konusu olmuştur. Bunun nedeni sağlık hizmeti kavramının kendine …

Devamı »

“Şark cephesinde yeni bir şey yok!”* – Fikret Başkaya

1960 yılında Mülkiye’de (SBF) birinci sınıf öğrencisiydim. Adnan Menderes’in Demokrat Partisi 1950’den beri üç dönemdir iktidardaydı. Muhalefete ve basına yönelik baskı ve şiddet almış başını giriyordu. O kadar ki, muhalif gazeteler yasaklanmadığı günlerde bazı sayfaları beyaz çıkardı ve gazeteyi koynumuzda saklardık… Devlet Radyosu iktidarın borazanıydı… Rejim tam bir parti-devlet halini almış, her türlü keyfilik ve baskı sıradanlaşmıştı. Toplum kutuplaştırılmış, DP’li …

Devamı »

Başkaya ile Demirtaş arasında ‘özgürlük’ yazışmaları

Tutuklu bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile darbe süreçlerinde baskılara maruz kalmış Türkiye’de alternatif düşüncenin saygın isimlerinden olan yazar Fikret Başkaya’nın mektuplaşması yayımlandı. Demirtaş’a yazdığı mektupta “özgürlük ve tutsaklık” konusunda önemli belirlemeler yapan yazar Fikret Başkaya’ya cevap veren Demirtaş, “içerideyken de dışarıdakilerin özgürlüğü için mücadele etme azimlerinden bir şey yitirmediklerine” işaret etti. Türkiye’de alternatif düşüncenin saygın isimlerinden olan …

Devamı »

Machiavelli; Beş yüzyıl sonra hala şoke ediyor – Stewart M. Patrick

Uluslararası ilişkiler alanında; Thucydides ve Hobbes’ten  Morhgenthau ve Mearsheimer’e kadar olan realist akım yazarları yelpazesinde, okuyucuyu şoke edebilmede en büyük kapasiteyi  koruyabilen yazar  Nicollo Machiavelli’dir. Yazar yaşamayı sevdiği Floransa kentinden 1513’te sürgüne gönderildiğinde, türünde bir şaheser olan The Prince (Hükümdar/Prens) kitabının yazma çalışmaları üzerinde yoğunlaşmaya başladı. Arada geçen beş yüzyıllık zamana rağmen, devlet idaresi konusunda adeta bir el kitabı haline …

Devamı »

Üniversite, üniversite olsaydı! – Fikret Başkaya

Son Kanun Hükmünde Kararnameyle (KHK- 686) artık üniversitede neredeyse dostum, tanıdığım kalmadı. Tek-tük kalan varsa bile sıra onlara da gelecektir. Kaldı ki, “istisnalar” önemli değildir denmiştir… Elbette sadece Akademide değil, Milli Eğitim Bakanlığı Okullarında da nice dostumuz/arkadaşımız/tanıdığımız/tanımadığımız eğitimci de işinden oldu. Tabii diğer bir çok devlet kurumunda da… “Politik kriz”  dönemlerinde devlet aygıtında tasfiyeler her zaman istisna değil kuraldır. Şimdilerde …

Devamı »

MEYDAN “KADAVRA AKADEMİSYENLER”E KALDI VAH ÇOCUKLARIMIZA… VAH ÜLKEMİZE… – ADİL OKAY

  Olağanüstü hal (OHAL) kapsamında 686 numaralı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) yayımlandı. Yayımlanan KHK ile 330 akademisyen ihraç edildi. Kısa bir süre önce “Fikret Başkaya ve Kadavra Akademisyenler” başlıklı bir makale yazmıştım. Şimdi onu yeniden paylaşmanın zamanıdır.   ‘KADAVRA AKADEMİSYENLER’E KARŞI “16.12.2014 günü Hacettepe Üniversitesi’nde “Yeni Türkiye ve Eğitim” konusunda bir panel planlandı. Panelin konuşmacıları Doç.Dr. Fikret Başkaya ve Prof. …

Devamı »

TOTALİTARYANİZMİ SOKAKTA ALT EDEBİLMEK…[*] – SİBEL ÖZBUDUN

“kalbim en uzak yıldızla birlikte çarpıyor.”[1] Yıllar önce, başbakanlığı sırasında Süleyman Demirel’in, sonradan bir “özdeyiş” hâline gelen bir sözü olmuştu. Sokak gösterilerinin, protestoların zirve yaptığı günlerdi. “Yürüsünler, demişti Demirel. “Yürümekle yollar aşınmaz.” Kimileri tarafından bir “demokratlık gösterisi” olarak alkışlanmıştı bu sözler. Bence değil. Demirel’in “demokrat”lığındansa, o yıllar egemenlerin kendilerine olan güvenlerinin göstergesiydiler. “Sokaktakiler ne derse desin, biz işimizi yürütürüz” güveni. …

Devamı »