Emperyalist devletlerin Skripal olayı üzerine yalanları açığa çıkıyor*
Robert Stevens
6 Nisan 2018
1 Eylül 1939’da, Alman radyosu, Adolf Hitler’in Reichstag’da yaptığı ve “Bu gece ilk kez Polonyalı muvazzaf birlikler topraklarımıza ateş açtı; 05.45’ten beri ateşe karşılık veriyoruz. Bundan böyle, bombaya bombayla karşılık vereceğiz.” dediği konuşmayı bildirerek, İkinci Dünya Savaşı’nın başladığını duyurmuştu.
Polonya’nın istilası, Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’in talimatı doğrultusunda, bir meşru müdafaa eylemi olarak resmedilmişti.
Benzeri bir yalana ve şeytanlaştırmaya, Rusya’nın eski çift taraflı ajanı Sergey Skripal ile kızı Yulia’nın 4 Mart’ta İngiltere’nin Salisbury kentinde zehirlenmesi üzerinden, bugün Britanya hükümeti ve onun ABD ile Avrupa’daki suç ortakları tarafından başvuruluyor.
Aşağılanan ve kriz içinde olan Theresa May’in Muhafazakar hükümetinin Skripaller’in zehirlenmesinden Rusya’yı sorumlu tutan iddialarının uydurma olduğu, artık her türlü makul kuşkunun ötesindedir.
Salı günü, Britanya’nın kimyasal silah tesisi Porton Down Savunma Bilimi ve Teknoloji Laboratuvarı’nın başkanı Gary Aitkenhead, Sky News’e, bilim insanlarının 4 Mart’taki Salisbury saldırısında kullanılan maddenin “kesin kaynağını doğrulamadığı” bilgisini verdi. Aitkenhead’in açıklaması, Britanya hükümetinin durumunu ifşa edecek olan Lahey’deki Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (OPCW) Moskova’nın talebi üzerine toplanmasının öngününde geldi. Ancak bu şekilde hasar kontrolüne başvurulması, yalnızca, Britanya ve Amerikan burjuvazisinin ve onların Avrupalı destekleyicilerinin gerçekleştirdiği iğrenç aldatma suçunu vurgulamaktadır.
May, 12 Mart’ta, parlamentoya, Porton Down’ın Skripaller üzerinde kullanılan “sinir gazı”nın Rusya’dan gelmiş olduğu konusunda “kesinlikle emin” olduğunu söylemişti. Başbakan, “hükümet, Porton Down’daki dünyanın önde gelen uzmanlarının bu kimyasal gaza ilişkin kesin saptaması temelinde,” Britanya topraklarındaki bir “cinayet girişiminden büyük ihtimalle Rusya’nın sorumlu olduğu sonucuna vardı.” demişti.
Dışişleri Bakanı Boris Johnson, 20 Mart’ta Alman radyo-televizyon kanalı Deutsche Welle’ye, “Porton Down’dan insanlar,” Skripaller’e karşı kullanılan sinir gazının kaynağının Rusya olduğundan “kesinlikle emin” diyordu. Johnson, “Kendi kendime sordum, ‘hiç kuşku yok’ dedim.” diye konuşmuştu.
Britanya’nın yalanlarının ifşa olması siyasi olarak o kadar yıkıcı ki, dün, Dışişleri Bakanlığı, 22 Mart’ta yayınladığı bir mesajı sildi. Mesajda, “Porton Down Savunma Bilimi ve Teknoloji Laboratuvarı’ndaki dünyanın önde gelen uzmanlarının analizi, bunun, Rusya’da üretilmiş askeri türde bir noviçok sinir gazı olduğunu netleştirdi.” deniyordu.
Amerika Birleşik Devletleri, 14 Avrupa Birliği üyesi devlet, Ukrayna, Kanada, Avustralya ve üç başka müttefik, bu yalan temelinde ve May’in ve Johnson’ın sözlerinden başka bir kanıt istemeksizin, 100’den fazla Rus diplomatını sınır dışı etti. NATO askeri ittifakı da, “Rusya’nın pervasız eylemlerinin bir bedeli olduğuna ilişkin açık ve çok güçlü bir mesaj” vermek için yedi Rus çalışanı sınır dışı ederek aynı şeyi yaptı.
Bu devletlerin her biri, başından itibaren, Rusya’ya yönelik suçlamaların savaşı gerekçelendirmeye yönelik bir sahtekarlık olduğunu biliyordu. Her ne kadar Britanya’nın Rusya’ya karşı davası paramparça olmuş olsa da, bunun, onun emperyalist müttefiklerinden aldığı destek üzerinde hiçbir etkisi olmamıştır.
OPCW’nin Rusya’nın talebiyle toplanan olağanüstü oturumunda, Moskova’nın Britanya’nın yanıtlamak zorunda olduğunda ısrar ettiği ciddi sorulara hiçbir cevap alınmadı. Bunun yerine, Britanya temsilcisi, Rusya’nın Britanya ile Skripal olayına ilişkin ortak bir soruşturmada yer alamayacağını; çünkü onun “büyük ihtimalle bir fail” olduğunu söyledi. Buna, Rusya’nın, Britanya’nın noviçok üretimine devam etme iddiası hakkındaki “meşru sorular”a yanıt vermesini talep eden bir AB sözcüsü tarafından koşulsuz destek verildi.
Geçtiğimiz ayı Londra’nın ve Washington’ın kaba propagandasını yayarak ve Moskova’nın cezalandırılmasını isteyerek geçirmiş olan şirket medyası, özellikle de New York Times da, bu canice olaya en az onlar kadar bulaşmıştır.
New York Times, May hükümetinin iddialarının güvenilirliği konusunda tek bir soru bile ortaya atmadı. O, şimdi, yalanların çürütülmesine, Aitkenhead’in açıklamasını görmezden gelip örtbas ederek tepki gösteriyor.
Şirket medyasının Skripal provokasyonundaki rolü, onun “aldatıcı haberler”e karşı önderlik ettiği histerik kampanyanın ve sosyal medyanın düzene sokulması, sınırlanması ve izlenmesi gerektiği konusundaki ısrarlarının siyasi hedefini doğrulamaktadır.
Skripal olayından sonra, resmi olarak desteklenen medyanın yayınladığı hiçbir şeyin doğru kabul edilemeyeceği konusunda daha fazla kanıta gerek var mı?
Bu medya, sahte ve yalan haberler yayınlayarak işlevlerini yerine getirirken, emperyalist anlatıya yönelik her türlü sorgulamayı “aldatıcı haberler” olarak suçlamaktadır.
Lev Troçki’nin 80 yıl önce yazdığı gibi, yalan, toplumsal ve siyasal gericiliğin ideolojik çimentosudur. Her gün gerçeği yazan Dünya Sosyalist Web Sitesi, emperyalist devletlerin ve onların devlet denetimindeki propaganda makinelerinin yalanlarına karşı mücadelede, işçi sınıfının vazgeçilmez ve güçlü bir aracıdır.
Dünya Sosyalist Web Sitesi, Ocak ayında, sosyalist, savaş karşıtı, solcu ve ilerici web sitelerine, örgütlere ve aktivistlere, internet sansürü ile mücadele etmek için uluslararası bir güç birliği oluşturma çağrısı yapan bir açık mektup yayınlamıştı. Son gelişmeler, bu kritik girişimin önemini kanıtlamaktadır.
*wsws.org’dan alınmıştır.