Dünya uzun zamandır bir pandemiyle mücadele ediyor. Mücadele eden esas kesim ise emeğini satmak zorunda kalanlar. Yani kapitalist sömürü düzeninin mülksüzleştirdikleri. Sermaye düzeninin yeniden üretimi için gerekli olan artı değeri üreten emekçilerin dramını izliyoruz bir yıla yakın süredir.zira bakmak ve görmek arasındaki farkı kavrayamıyorlar .Kavrayamayanlar hükümetler. Gösteremeyenler sınıfına ihanet eden sahte aydınlar. İktidarların organik aydınları bu pandemiyi sadece biyolojik anlamda yorumlamakla memur edilmişler. Ismarlamalar, şakşaklamalar ve yüzsüzlükler…
Dünyanın dört bir tarafındaki otoriteler maske kullanımını, sosyal mesafeyi, kapalı alanlarda fazla kalmamayı, sokağa gereksiz yere çıkmamayı ve el hijyenini söylemin ana dişlisi haline getirmiş. Sanki Covid virüsü hayatımıza sadece biyolojik anlamda nüfuz ediyormuş gibi. Uzman denilen ve bütünü görmekten aciz öğretim elemanları, doktorlar ve kafasını kuma gömen, rant peşindeki yöneticiler gün boyu , söylemlerini çeşitli kanallarla yinelemeye devam ediyorlar. Ancak her defasında karşılaştıkları olgular onları biraz daha zorluyor, biraz daha yalana başvurmaya ,gerçekleri gizlemeye veya esas meseleyi gizlemeye yöneltiyor. Zira Covid onların blöflerini yemeyecek kadar kurnaz, çevik. Her alana nüfuz ediyor.
Emekçilerin hiçbir güvenceye sahip olmadan (sağlık,maaş,kısa çalışma vs) yalnızca işverenin yani sermayenin çıkarı için işe koşturulduğunu görüyoruz. Çalışma saatlerinin düzenlenmemesi, özel sektördeki tıkanmalar yüzünden işini kaybedenler, neoliberal politikaların sağlık hizmetini kamuculuktan çıkartıp bir ayrıcalık haline getirmesi ve işini kaybedenlerin bu hizmetlere bu kriz anında ulaşamaması, umutsuzluklar, intiharlar, ve derin bir çöküş…Covid bize elinin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor her defasında. Ve o ele karşı da bir şey yapamadığımızı da görüyor. Zira kapitalizmin bir aklı yoktur. Kendi iç çelişkileri yüzünden her zaman bir kaybeden taraf bulunur. Ve kaybeden taraf emekçilerdir. Covid emekçilere sermayenin kan emici dişlerini açık olarak resmetmiştir. Ancak kamu ihtiyaçlarını karşılamak için yönetmesi gereken hükümetlerin, firmaların, uluslararası şirketlerin yanı sömürücülerin güdümlerinde olması yüzünden emekçilerle hükümetler arasında herhangi bir köprü kurulması imkansız görünüyor.
Toplumun her alanını en acımasız balyoz darbeleriyle tepeleyen pandeminin yıkıcı gücünü salt biyolojik betimlemelerle ifade eden uzmanların acınası hali emekçiler için pek çok kayba rağmen önemli sonuçlar çıkartıyor. Tüm dünya ki buna kapitalistler de dahil, kapitalizmin akıl dışı, sürdürülemez ve insanı öncelemeyen bir sistem olduğuna tanıklık ediyor. Sürdürülemez olan bu ekonomik formasyonun yıkılışını da sağlayacak olan emekçilerin kavrayışıdır, örgütlenmesidir, aydın onurudur, sınıf bilincidir. Her zaman dediğimiz gibi ; kapitalizm öldürür…