Ekim 1973 Arap-İsrail Savaşı’nın perde arkasına ilişkin ilk iki bölümden sonra, bu kez de savaşın gidişatında hayati bir rol oynamış olan Mısırlı üst düzey politikacı ve milyarder işadamı Eşref Mervan‘dan söz edeceğiz.
Ekim Savaşı boyunca MOSSAD’a haber taşıyan Mervan’ın aslında kimin lehine ajanlık-casusluk yaptığı konusu, günümüzde bile tartışmalıdır.
Biz iki örnekle yetinelim:
Gazeteci ve araştırmacı yazar İsmail Saymaz, 10 Mart 2019 tarihli Twitter hesabında şunu paylaşmış:
The Angel filmini izledim. Mısır’ın kudretli başkanları Cemal Abdülnasır’ın damadı ve Enver Sedat’ın danışmanı olan Eşref Mervan’ın MOSSAD ajanı olmasının hikâyesi anlatılıyor. Hain mi, kahraman mı, orası muamma!
İslami kesimlerce iyi tanınan gazeteci ve yazar Mustafa Özcan, “Eşref Mervan, içinden çıkamadığım meselelerden biriydi. Mısır basını, Nasır’ın damadı Mervan’ın Robert Maxwell olayında olduğu gibi MOSSAD tarafından ortadan kaldırıldığı tezine ağırlık vermişti…” ibaresiyle başladığı yazısını şöyle sonlandırmış:
Eşref Mervan’a dönecek olursak; o kim vurduya gitmiştir… Burada Nasır’ın kızı (ve Mervan’ın eşi) kendilerini aklamak için ideolojik ayrılıktan medet umarak MOSSAD’a işaret ediyor. Kazın ayağı öyle de olmayabilir. Belki de çıkar çarklarının içindeki çapraz ilişkilerin kurbanı olmuştur. Kim bilir! 1
Yeni araştırma ve belgesel filmlerin ışığında, biz de bu tartışmalı meseleyi çok yönlü olarak irdeleyeceğiz.
İşadamı ve siyasetçi olarak bilinen (Ömer) Eşref Mervan, Mısırlı bir subayın oğludur.
1944 doğumlu Mervan, 1965’te bilim-teknoloji dalında master yapıp diplomasını aldı. Mısır ordusunun işlettiği merkezi fabrikalarda çalıştı.
Daha sonra dönemin Devlet Başkanı Cemal Abdülnasır’a yardım etmekle görevlendirildi. 1971’de Enver Sedat’ın siyasi ve güvenlik müsteşarı oldu.
1974’te Londra Üniversitesinden doktora aldı. 1974-1979 yılları arasında Arap Ülkeleri Sanayi Kurulu başkanlığına atandı.
Hepsinden önemlisi ise şuydu: Mervan, Arap dünyasının efsanevi lideri ve Mısır eski Devlet Başkanı Abdülnasır’ın kızı Muna ile evlenmişti; bir anlamda “milli damat” sayılıyordu.
Kayınpederi Abdülnasır’a “sadıkmış” gibi görünen damat, ardılı Enver Sedat’ın başkan olmasıyla birlikte bu kez ona biat ederek “Başkan’ın enformasyondan sorumlu özel kalemi” tayin edildi.
Makamından istifade eden Mervan, Sedat’ın politikalarına karşı çıkan Nasırcı siyasi ve askeri ekibin tasfiyesinde önemli rol oynadı.
Kraldan daha çok kralcı olması yüzünden Abdülnasır’ın eşi Tehiye Kazım (Mervan’ın kayınvalidesi) ve kızı Hude ile eşi Hatem Sadık (baldız ile bacanak) kendisini boykot edip, aileden dışladılar.
Abdülnasır ailesine aniden sırt çevirmesinin bir nedeni de muhtemelen geçmişe dayanıyordu. Arap dünyasında hayranlık uyandıran Muna’nın Mervan ile evlenmesine ilk başta karşı çıkan baba Abdülnasır’a göre: Bu bir aşk evliliği değildi; damat, devlet kademesinde yükselmek niyetindeydi.
Başkan Abdülnasır, Mervan’ı işe almasına rağmen kendisine basit bir görev vermişti. Mevki makam atlayıp yükselme konusunda umduğunu bulamayan damat, içine attığı hıncını Abdülnasır’ın ölümünden sonra dışa vurmuş oldu.
Nasırcı muhaliflerini tasfiye ederek başkanlığını sağlama alan Sedat, Eşref Mervan’ı, Mısır ve Libya Silah Sanayini Geliştirme Komisyonu başkanlığına atadı.
Mervan, 1973’te nükleer enerji alanındaki Tıbbi Projeler Yüksek Kurulu üyesi oluverdi. Bir yıl sonra da Sedat’ın dış ilişkiler iletişim sekreterliği makamına terfi etti; ayrıca Mısır savaş sanayinde görev aldı.
1987’de Londra’ya büyükelçi tayin edildi. Bu tarihten sonra yatırımcı sıfatıyla bazı ticari faaliyetlerde bulundu ve Londra’daki Mısırlılar camiasının başkanı oldu.
Bu hızlı yükseliş, dedikodu ve söylentileri de beraberinde getirdi. Örneğin Suudi Arabistan kökenli milyoner Kemal Edhem ile ticari ilişkisi dikkati çekerek sorgulanmasına yol açtı.
Sedat’ın has adamı sayılan ünlü gazeteci Musa Sabri, “Efsane ve Gerçek” isimli kitabında şöyle yazıyordu:
Hakkında onca şayia (olumsuz söylenti) olmasına rağmen Eşref Mervan’ı sahiplenip himayenize almanızın sırrı nedir Sayın Başkan?
Sedat bu soruyu şöyle yanıtladı: Aslında hiçbir Arap yöneticiye para için el açmak istemiyorum ancak mali durumumuz kötü, tehlikeli bir açmaz içindeyim. Eşref, işte bu görevi (silah satışı dâhil diğer ticari faaliyetler yoluyla para kazanmayı-FB) ifa ediyor.
Bilhassa silah konusunda üstün hizmetler sunmuştu. Kişisel gayretleri sayesinde Fransız silah imalat fabrikalarına ulaşabildi. Özellikle de 1973 Savaşı sırasındaki önümüze çıkarılan engelleri aşıp zor zamanlarımızda bize yardımcı oldu.
Ekim 1973 Savaşı dönemindeki başarısından ötürü Enver Sedat’ın elinden üstün hizmet madalyası alan Eşref Mervan, izleyen yıllarda iş dünyasına yönelerek başta Londra olmak üzere birçok başkentte ticari faaliyete ağırlık verdi. Savaş sanayi ürünlerinin (hemen her çeşit silah) alım-satımıyla iştigal etti.
Mervan’ın Suudi Arabistanlı silah tüccarı Kemal Edhem ile işbirliği sayesinde işleri tıkırındaydı. Namı da her tarafa yayılmıştı. 2
Gelgelelim İsrail devletinin Filistinlilere zulüm yapmasını protesto ederek Londra’ya gidip yerleşen Yahudi kökenli tarihçi Aharon Bregman’ın 2003 yılında “İsrail Tarihi” isimli bir kitap yayımlamasından sonra işler tersine döndü.
Zira yazarın sohbet ettiği dönemin MOSSAD şefi, adını vermeden Mervan’ın İsrail istihbaratı için çalışmasının serüvenini anlatmıştı.
Bregman da kitabında “isim” belirtmemiş; sadece şu ayrıntıları vermekle yetinmişti:
“MOSSAD lehine casusluk yapan biri, 1968’de Londra’daki İsrail Büyükelçiliği’ne giderek ‘İstihbarat teşkilatına hizmet sunmak istediğini; Mısır Cumhurbaşkanlığı sarayında görevli ve Abdülnasır ailesinden biri olması sıfatıyla MOSSAD için fayda sağlayacağını’ söylemişti.
Böyle bir şahsiyetin teklifi karşısında şaşkına dönen İsrailli yetkililer, öneriyi hemen kabul ederek her görüşme başına 100 bin sterlin ödemeye razı oldular. O andan itibaren ajan için çeşitli kod isimleri kullanıldı: Damat, Güvey, Babil Kuryesi. Ajanın sunduğu raporları sadece Başbakan Golda Meir, Savunma Bakanı Moşe Dayan gibi üst düzey yetkililer okuyabiliyordu.
Eşref Mervan, Başkan (Reis) Abdülnasır’ın Kremlin’deki Sovyet yetkilileriyle yaptığı 22 Ocak 1970 tarihli görüşme tutanaklarının bir nüshasını MOSSAD’a iletti. Bu görüşme sırasında uzun erimli bombalama uçakları talep edilmişti.
Keza Mervan, Başkan Enver Sedat’ın dönemin Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Leonid Brejnev’e gönderdiği 30 Ağustos 1972 tarihli mektubun bir kopyasını İsrail istihbaratına göndermişti. Mektupta, ‘Uzun mesafeli SCUD füzeleri olmadan işgal altındaki Sina Yarımadası kurtarılamaz!’ denilerek Sovyet yapımı bu silah talep ediliyordu.
Ajan Mervan’ın MOSSAD’a ulaştırdığı istihbarat notları arasında şu husus da yer alıyordu: Emin El Hındi komutasındaki Filistinli örgüt birimi, İsrail’in Libya havayollarına ait bir sivil uçağı düşürmesine misilleme olarak EL AL uçağını Roma havaalanında patlatmaya hazırlanıyor.
Aynı ajan bu kez de ‘Babil’ kod adıyla 4 Ekim 1973’te MOSSAD şefi Zvi Zamir ile acilen görüşmesi gerektiğini bildirince, Zamir 5 Ekim’de bir Avrupa başkentinde kendisiyle buluşmaya gitti.
Görüşme sırasında Mervan, ‘İsrail, niçin benim uyarılarımı görmezlikten gelip yaklaşan savaş tehlikesini önlemek için bir şey yapmıyor?’ diyerek kızgınlığını dile getirdi.
Aynı gece çekilen şifreli mesajla, ‘Mısır ile Suriye’nin 6 Ekim 1973 günü akşam saatlerinde savaş saldırısını başlatacakları’ bildirildi.” 3
İsminin bu şekilde karalama ve spekülasyonlara maruz kalması karşısında milyarder iş adamı Eşref Mervan, kitabın yazarı Aharon Bregman ile Londra’da buluşarak kendisini aklamaya yönelik açıklamalar yaptı.
Bregman ise ters bir soru sordu ona:
Madem öyle, niçin 1973 Ekim Savaşı’nın başlama saatini 14.00 değil de akşam diye bildirdin MOSSAD’a?
Mervan verdiği cevabıyla nam saldı:
Aramızda birkaç saatlik farkın lafı mı olur? 4
Eşref Mervan, 27 Haziran 2007’de başkent Londra’daki evinin balkonundan şaibeli bir şekilde düşerek anında can verdi. Böylece tehlikeli serüveninin sonuna gelmiş oldu.
Lüks evinin dört bir yanı kameralarla donatılmış olmasına rağmen olay öncesinde kameraların çalışmaz hale getirildiği anlaşılıyordu.
İngiliz polis teşkilatı Scotland Yard, olay yeri incelemesinde “henüz bir sonucu varılamadığını” duyurdu.
Adli Tıp Dairesi ise, “tahkikat sonuçlanmadığından nihai raporun yazılamadığını” açıkladı.
Temmuz 2007’de İngiliz Mahkemesi, “Mervan’ın suikast veya cinayet sonucunda ölmediğine, intihar ettiğine” karar verdi.
Oysa Temmuz 2010 tarihli kararını açıklayan İngiltere Açık Tahkikat Mahkemesi, “bilinmeyen nedenlerle öldüğüne” hükmetmişti.
Bu tür duyuru, açıklama ve yargısal kararlara rağmen birçok çevre kuşkularını dile getirmeyi, şaibeli hadisenin arka planını sorgulamayı sürdürmekteydi. Her şeyden önce olayın kahramanı sıradan bir siyasetçi değildi.
Siyasi makamların kilit mevkilerinde ömrünü geçirmiş üst düzey bir şahsiyetti. İlaveten ülkesi lehine çalışan tek taraflı ajan mı yoksa hem Mısır hem de İsrail’e istihbarat sunan çift taraflı “köstebek” mi olduğu yolunda iddialar söz konusuydu.
Mervan sıradan bir işadamı da değildi; son derece riskli bir alan olan silah ticaretiyle iştigal ediyordu. Zaten bu mesleği seçmekle “kefenini sırtında taşımış” oluyordu.
Casusluk ise idam ipinin boynuna dolanması demekti.
Mervan’ın ölüm haberi duyulur duyulmaz bilhassa İsrail basını, onun için “köstebek” tanımını kullanmaya başlamıştı.
Mesela Yediot Ahronot (Son Havadisler) isimli gazete şöyle bir yorum yapıyordu:
İntihar hadisesi, biraz müphem ve muğlak görünüyor. Zira Mervan, aynı anda Mısır ile İsrail lehine çalışan bir köstebek idi. 2003 yılında İsrail istihbarat şefi, kendisinin MOSSAD (Dış İstihbarat Teşkilatı) için çalışan bir ajan olduğunu açıklayınca, Mervan paniklemişti.
1973 Ekim Savaşı sırasında İsrail Askeri İstihbarat (AMAN) şube komutanı olan Eli Zeira’ya göre; MOSSAD ile ŞABAK (İsrail İç İstihbarat Kurumu, İbranice adıyla Şin-Beyt) yetkilileri, Mervan’ın çift taraflı çalıştığını varsaydılar.
Bu durum, prestiji yüksek MOSSAD’ın itibarının düşmesine yol açtı. Diğer taraftan, ‘bu varsayımın temelsiz olduğunu’ ve hatta tersini iddia edenler de mevcuttur.
İsrail merkezli Maariv gazetesi ise olayı şöyle yorumluyordu:
Köstebek Mervan, Ekim Savaşı’nın (ilk aşamasının) İsrail aleyhine gelişmesinin baş müsebbibidir. Dolayısıyla ölümünün arka planında her ne varsa, İsrail casusluk tarihine kara bir lekeyi miras bırakmıştır. Aldatıcı bilgiler sunmak suretiyle İsrail istihbarat teşkilatını gülünç bir duruma düşürmüştür. Ayrıca henüz o hayattayken kendisinin ajan olduğunun açıklanması da büyük hatadır.
Nitekim 1973 Savaşı’nın gerçekleşmesi konusunda yanlış bir kanaate varan AMAN şefi General Eli Zeira, görevinden azledildi.
O da 1993 yılında konuya ilişkin şunları söylüyordu:
İsrail’in savaş kurbanı olması, yanıltıcı bilgiler sunan o ‘Köstebek’in marifetindendir.
Zeira, konuşmasında isim zikretmemişti, lakin İsrail medyası, “Mervan” demekle bunu somutlaştırmış oldu.
İngiliz The Times gazetesine bakılırsa Mervan, İsrail istihbaratıyla irtibatı ve haberleşmesi süresince “Babil” kod adıyla kayda geçmişti.
1969 yılından (bir rivayete göre de 1968’den) itibaren İsrail’e Mısır ile Arap dünyası hakkında düzenli istihbarat raporları gönderiyordu. Bu raporlar, İsrail yetkilileri tarafından “paha biçilmez” olarak değerlendiriliyordu. 5
Doğal olarak şu sorulabilir:
Ajan Mervan, “Babil” kod adıyla Ekim Savaşı’nın başlama anının 6 Ekim akşam saatleri (akşamüzeri) olacağını bildirmesine rağmen, niçin Mısır ile Suriye eşgüdümlü biçimde 6 Ekim saat 14.00’da saldırıya geçtiler?
Bu sorunun bilgi babından açıklaması şöyleydi:
Aslında Başkan Sedat ile Savunma Bakanı Ahmed İsmail, akşam saatlerinde hücuma geçmenin Mısır’ın iklimi ve topografyası (Sina Çölü gibi geniş bir alanda ilerlemek) açısından daha münasip olduğunu kararlaştırmışlardı.
O sırada Müsteşar sıfatıyla Sedat’ın görevlisi olarak Saray’da bulunan Mervan bir şekilde bu karardan haberdar olunca, derhal karşı tarafa İsrail istihbaratı MOSSAD’a iletmişti.
Gelgelelim Suriye Başkanı Hafız Esat ile Savunma Bakanı Mustafa Tlass, kararlaştırılan saatin kendi askeri pozisyonlarına, kuzeydeki hava durumuna ve yüksek tepelerden oluşan coğrafi yapıya uygun olmadığını belirttiler.
Onlara göre sabahın erken saatlerinde başlatılacak bir taarruz çok daha uygundu. Zira sabah güneşinin ışığı, İsrail askerlerinin gözlerini kamaştıracaktı.
Mısırlı Bakan Ahmed İsmail, Suriye’yi ziyareti sırasında Esat ve mevkidaşı Orgeneral Tlass ile görüşüp bu hususu tartıştı.
Bulunan orta yol şuydu: Hücum, saat 14.00’da başlatılmalıydı. O sırada Eşref Mervan, Libya’ya gidip savaş için destek istemek maksadıyla görevlendirilmişti. Dolayısıyla hücum saatinin değiştiğinden haberi yoktu. 6
İsrail’in hücumun ilk günlerinde niçin bozgun halinde gerileyip can ve silah kaybı verdiğini soruşturmak amacıyla kurulan Agranat Komisyonu, dönemin askeri istihbarat (AMAN) şefi Tümgeneral Eli Zeira’nın ifadesine de başvurmuştu.
İfadesine bakılırsa durum şuydu:
“Aslında Mervan, güvenimizi kazanmak için gayet ayrıntılı ve doğru bilgiler göndermişti. Ancak Mısırlı yetkililer, onun vasıtasıyla bizi yanıltmayı başardılar. Sözgelimi Mısırlılar Mervan’ın tarafımıza gönderdiği Sedat’ın Brejnev’e yazdığı mektubun nüshasındaki ibarelerden şu çıkarsamayı yapmamızı sağlamıştı: Sanki Sedat SCUD füzelerini temin edemezse, bize karşı savaş açamayacakmış gibi bir izlenim edinmiştik bu mektuptan!
Bu tür yanıltıcı bilgilerle, istihbarat dünyasında meşhur ‘kara varsayımlar’ teorisine güvenerek bir rapor hazırlamıştık: ‘Suriye’nin onayını almadıkça, modern silahları (uçak, füze, tank vs) temin etmedikçe ve böylece Mısır’ın silah üstünlüğünden emin olmadıkça, Sedat savaş açamayacaktır!’
Öte yandan aklımın ermediği bir nokta daha var: Babil kod adlı ajanımız (Eşref Mervan-FB) Londra’daki büyükelçilik binamıza gündüz gözüyle ve uluorta gitmişti. Oysa büyükelçilik binamız, dünyanın birçok ülkesi ajanlarınca gece-gündüz bir şekilde gözlenmektedir. Böylesine ünlü bir şahsın bunu bilmemesi imkânsızdır. O halde ziyaretinin sebebi neydi?
Bize (MOSSAD ile AMAN sorumlularına) göre; Babil takma ismiyle bilinen ajan, aslında Mısır istihbaratı tarafından maksatlı olarak içimize sızdırılmış bir köstebektir. Bu taktik, tipik Rus (Sovyet dönemi istihbaratı ünlü KGB’nin çalışma tarzı-FB) taktiğiydi. Bu yöntem uyarınca köstebek, kendisine seçilip sunulan kontrollü bilgilerin yüzde 95’ini doğru verir. Ancak hassas/kritik bir dönemde verdiği istihbarat raporları hep yanıltıcıdır.”
Bu tespite katılmayan kimi MOSSAD sorumlularının temel gerekçesini de özetleyelim:
Başta Başkan Sedat olmak üzere hiçbir Mısırlı yetkili, dört yıldan fazla bir zaman süresince Babil kod adlı ajanın İsrail istihbaratına sürekli bilgi sızdırmasının sorumluluğunu taşıyamaz. 7
Derken, İsrail kamuoyundaki (politikacı, istihbaratçı, gazeteci, araştırmacı vs) tartışmalar, Babil takma isimli casusun “güvenilir ve inandırıcı olup olmadığı” noktasında yoğunlaşmaya başladı.
İsrail’in farklı istihbarat birimleri de, resmi araştırmalardan sonra şöyle bir neticeye vardılar:
Bahsedilen zat (MOSSAD) casusu olup, Mısır istihbaratının teşkilata sızdırdığı bir ajan değildir.
Başta Askeri İstihbarat (AMAN) şefi Eli Zeira olmak üzere bu sonuca ve görüşe karşı çıkan muhalif istihbarat elemanlarına göreyse; Babil veya Mervan isimli ajana güvenmek, İsrail ordusunu 1973 Savaşı’ndaki bozguna götürmüştü.
AMAN’ın eski başkan yardımcısı General Aharon Libran, ‘Mervan’ın verdiği bilgiler sayesinde Suriye cephesine binlerce asker sevk etmeyi başardık’ derken; savaşın 40. yılı münasebetiyle bir belgesel hazırlayan İsrail televizyonunu izleyen MOSSAD’a bağlı Araştırma Bölümü sorumlusu Uri Neuman ise görüşünü şöyle dile getirmişti:
Aslında Mervan meselesi fazlasıyla abartılıyor. Verdiği bilgiler, onun parlak bir ajan olduğunu göstermez. Elimizde ondan daha büyük yıldız ajanlar vardı zaten. 8
Tartışmaların kızıştığı bir sırada Mısır merkezli bir TV kanalı, 2004 yılında düzenlenen Ekim Savaşı yıldönümü töreninde Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ile Mervan’ın tokalaşma görüntüsünü yayımladı.
Bunu izleyip videoya kaydeden İsrailli ilgili istihbarat birim sorumlusu, tokalaşan şahsın Eşref Mervan olduğunu kesinleştirdikten sonra, bu belgeyi/kaydı üst makamlara iletti.
Yediot Ahronot isimli İsrail gazetesi, güvenlik ve stratejik meselelerden sorumlu muhabiri aracılığıyla Mayıs 2005 yılında bu videoya istinaden varılan kanaati şu cümlelerle yayımladı:
Tek taraflı ajan mı yoksa köstebek mi olduğu hakkında 32 yıldır süren tartışmalar bu video sayesinde sona ermiştir. Eşref Mervan, Mısır’ın ‘milli kahramanı’ idi.
Bize de bu unvanıyla kontrollü bilgiler sızdırmıştı. Mısır Başkanı Mübarek, bir vatan haininin elini sıkıp övgüler düzemeyeceğine göre; onun Mısırlı bir kahraman olduğu hususundaki şüpheler ortadan kalkmıştır.
Bu tespiti teyit eden Londralı tarihçi Aharon Bregman’ın saptaması da bu yöndedir:
1973 Ekim Savaşı’ndan itibaren Eşref Mervan, ülkesinin en muteber şahsiyetlerinden oldu. İşleri canlandı ve güvenli biçimde Mısır’a girip çıktı. Bu da onun Başkan Sedat ile diğer üst düzey sorumluların bilgisi çerçevesinde faaliyet gösterip İsrail’e (kontrollü ve bazen doğru, bazen de yanıltıcı-FB) bilgi sızdıran bir köstebek olduğunun kanıtıdır. 9
Sol yelpazede görülen Haaretz (Toprak/Yurt) gazetesi, Hayfa Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Uri Bar Joseph’in “Melek Eşref Mervan: MOSSAD ve Yom Kippur Sürprizi” başlıklı kitabının önemli kısımlarını dizi halinde yayımladı.
Uri, Mervan için şöyle diyordu:
Angel (Melek) kod adıyla Ekim Savaşı öncesi ve sonrasında MOSSAD’a bilgiler sızdırmıştı. Sadece İsrail istihbaratına raporlar sunmuyordu; esas olarak Mısır istihbaratıyla çalışan bir köstebekti o. Evet, MOSSAD’a ilettiği bilgiler doğru ve güvenilirdi. Ancak daha önceden Mısır yetkililerinin çizdikleri çerçevede gerçekleştirilen faaliyetlerdi bunlar.
Maksat, Mervan’ın MOSSAD nezdinde güvenilir ve sözüne inanılır olmasını sağlamaktı. Tam da bu yüzden, savaştan iki gün önce, 4 Ekim 1973 tarihli şifreli bir mesajla Mısır’ın savaş için taarruz başlatmaya hazırlandığını bildirmişti.
Lakin özel bir gün ve saat belirtmemişti. Eğer MOSSAD, Başbakan Golda Meir ve Savunma Bakanı Moşe Dayan, bu bilgiyi hakkıyla değerlendirmiş olsaydılar, söz konusu savaşın gidişatı tümüyle değişmiş olacaktı. 10
Mısır cenahında olup bitenleri ise şöyle sıralamak mümkün:
Mervan’ın dul eşi Muna (Abdülnasır’ın kızı), olaydan sonra şu demeci vermişti:
İngiliz Mahkeme kararı kabulümdür. Zira en azından hadisenin intihar olmadığına dolaylı biçimde hükmetmiştir. Eşim, ölümünden önce sürekli olarak hayatının tehlikede olduğunu ve olaydan 9 gün önce de bir suikast timinin kendisini takip ettiğini söylemişti.
Bu ekip, MOSSAD tarafından görevlendirilmişti. İlaveten, eşimin kaleme aldığı anılarını içeren kitap çalışması, suikasttan sonra raftan alınmıştı. Zira yayımlanması halinde Ortadoğu’daki çok sayıda istihbarat teşkilatının sırları deşifre edilmiş olacaktı. 11
Cinayetten hemen sonra “Milli kahraman” sıfatıyla Londra’dan getirilen Mervan’ın naaşı için resmi cenaze töreni düzenlendi.
Kahire’deki ünlü Omar Mukerrem (diğer adıyla Şeyh Muhammed El Abit) camisindeki cenaze merasimine Başkan Mübarek’in oğlu Cemal, dönemin bakanları ve devlet ricali katıldı.
Cenaze namazını El Ezher İlahiyat Üniversitesi baş imamı Muhammed Seyyid Tantawi kıldırdı.
Hüsnü Mübarek, Mervan hakkında şunları söyledi:
O, sadık ve değerli vatanseverdi, şerefli hizmetleri oldu. Hiçbir taraf (yabancı devlet) için ajanlık yapmamıştı. Ekim Savaşı’nın başlama tarihini İsrail’e önceden haber verme iddiası da asılsızdır…
Devrik Mısır Başkanı Hüsnü Mübarek, Mervan için “sadık bir vatansever” tanımını kullanırken, ülke yetkililerinin İsrail iddialarına verdikleri yanıtlar ise yeterince açık değildi.
Örneğin Mübarek’in yıllarca özel kalem görevlisi olarak çalışan politikacı Mustafa El Feqi, bir televizyon söyleşisinde şöyle diyordu:
Başkan Mübarek ‘ses kayıt cihazı sürekli cebindedir, dikkatli ol’ diyerek beni Mervan konusunda uyarmıştı. Ölümünden sadece bir ay önce, Mervan kaleme alıp bitirdiği hatıra kitabına önsöz yazmamı istedi.
Ben de anılarının bir nüshasını gönderirsen okuduktan sonra yazarım yanıtını verdim. O da, ben bir ara gelince sana beraberimde getirir, teslim ederim demişti. Mervan’ın bizzat Sedat tarafından İsrail hakkında istihbarat toplamak maksadıyla görevlendirildiğine inanıyorum. Galiba Mervan, MOSSAD’a sunulmuş bir ‘yem’ niteliğindeydi.
Evet, karşı tarafa Ekim Savaşı’nın olacağını bildirmişti ancak belli bir gün ve saat vermemişti. 12
Eski Mısır Dışişleri Bakanı Amru Musa, kızının bu “milli kahraman”ın oğluyla evlenmesine izin vermişti. Malum, bakan olması nedeniyle onun devletin gizli bilgilerini inceleme yetkisi vardı.
Bir İsrailli istihbarat yetkilisi, bu evliliği, Mervan’ın “ajan görünümlü bir köstebek” olduğuna dair kanıt olarak göstermişti.
Mısır eski İstihbarat Komutanı ve Savunma Bakanı Amin Huveydi ise bir televizyon konuşmasında şöyle diyordu:
Bu mevzu, her ihtimale açıktır. Tek taraflı ajan mı yoksa köstebek mi olduğunu teyit etmem imkânsız. Kanımca bu gibi meselelerde önemli bir kural vardır: Kesin bir dille inkâr edemiyorsanız, o husus gerçekmiş gibi davranırsınız.
Arap Birliği Genel Sekreteri ve eski Mısır Dışişleri Bakanı diplomat Ahmed Ebu Gayt, Mervan’ın MOSSAD ajanı olduğu yolundaki iddiayı, “İsrail’in klasik ve ucuz propagandası” şeklinde yorumluyordu. 13
Mervan’ın kendisine gelince… O, “Mübarek ve Dönemi” ( مبارك وزمانه ) isimli kitabın yazarı meşhur gazeteci Muhammed Hasaneyn Heykel ile bu hususu bizzat konuşup, kendisine yönelik itham ve karalamaları kesin bir dille yalanlamıştı.
Heykel, bu söyleşiyi Mervan’ın ikamet yeri olan Londra’da ve ölümünden bir ay önce gerçekleştirip adı geçen çalışmasında yayımlamıştı. Röportajın girişinde Mervan sormuştu:
Sayın Heykel, sen ki Cemal Abdülnasır’ın en yakın dostuydun. Benim İsrail casusu olduğuma inanıyor musun?
Heykel’in cevabı şöyleydi:
Ne Abdülnasır’ın damadı olman, ne de ondan sonraki Başkan Sedat’ın senin davranışlarına kefil olması, masum biri olduğunu garantilemez. Sayın Mervan şu anda biz, ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Bu hususta beni gerçekten casus olmadığınıza ikna etmelisiniz.
Heykel, kitabındaki ifadeleriyle şöyle bir öneride bulunmaktaydı:
Gerek ülkenin haysiyeti gerekse Mervan’ın kişiliğinin ehemmiyeti, şunu gerektirmektedir: Kurulacak olan üst düzey bir komisyon aracılığıyla bu hususun açıklık kazanabilmesi için resmi bir tahkikat başlatılmalıdır. Komisyon üst düzey yargıçlar, parlamenterler ve istihbarat görevlilerinden oluşmalıdır ki, aranan hakikat bulunabilsin. Başka türlüsü, gerçek sonucu vermez. 14
Mısırlı gazeteci ve haber spikeri Amru El Leysi’nin, televizyon belgeseli yapmak üzere görüşüp dinlediği kişilerden biri de Mervan’ın dul eşi Muna (Abdülnasır’ın kızı) idi. Söylediklerini birlikte okuyalım:
Yazmakta olduğu anılarının bedelini canıyla ödediğini sanıyorum. Eşref, yaptıklarını ve yaşayıp gördüklerinin bazı bölümlerini arada bir bana okurdu. O hatıraların içeriği herkese anlatılacak türden olaylar değildi. Tersine, tam bir hayat dersi niteliğindeydi. Yine de o, İsrail istihbaratına karşı, Mısır istihbarat teşkilatındaki rolüne ilişkin tek kelime etmedi… Bu manada gayet ketumdu.
El Leysi, intihar anını gören bir tanığın anlatımına da yer vermişti:
Bedeninin balkondan yere düşmesi iki saniyeyi aldı. Hadiseden iki dakika sonra balkonda iki kişi görünerek aşağıya baktı. İkinci kez gördüklerimi düşününce, olayı pek tuhaf buldum. Balkondan izleyenler belki de onun aile fertleriydiler! Düşüşten sonra mekânı kontrol ettiklerini düşündüm.
“Eşref Mervan’ın hayatı Londra’da nasıl sona erdi?” sorusuna cevap arayan El Cezire araştırma ekibi, resmi gizli-saklı belge, tutanak ve yazışmaları dünya âleme duyuran Wikileaks’in yayımladığı bazı evraklara da ulaştı.
Bunlara göre: Londra’daki İngiliz Emniyet teşkilatındaki genel kanı, Mervan’ın öldürüldüğü yönünde olmakla birlikte kimse çıkıp bunu alenen söyleyemiyordu.
Araştırma ekibinin elde ettiği belgeler Kasım 2017’de yayımlandı. Sonuçta Mevran katledilmişti, ama katil/katiller kimdi/kimlerdi? Bilinmiyordu!
Kaynakça:
1. https://www.dunyabulteni.net/esref-mervani-kim-oldurdu-makale,20210.html
22 Mayıs 2015.
2. صدى البلد – وكيل المخابرات العامة سابقا : اشرف مروان هو من أبلغ إسرائيل بموعد حرب أكتوبر , 28 Eylül 2019 tarihli nüsha. Ayrıca Wayback Machine sitesinde de kayıtlıdır. Ayrıca .akınız,..-
أشرف مروان – ويكيبيديا, son güncelleme tarihi 7 Ekim 2021.
3. Aharon Bregman, History of Israel, Palgrave. Macmillan Yayınevi, 2003.
4. Ahmet Faruk Aras, “İki Düşman Ülke, Bir Ortak Ajan: Ashraf Marwan’ın bilinmeyen hikâyesi”, Kudüs Araştırmaları sayı 14, 27 Haziran 2019.
5. أشرف مروان – ويكيبيديا, son güncelleme tarihi 7 Ekim 2021.
6-7. Wikipedia Arapça ve İngilizce “Harbu Oktobr” ile “Yom Kippur War 1973” maddeleri.
8. https://www.alquds.co.uk/, جنرال إسرائيلي: المعلومات التي أرسلها أشرف مروان فجر اليوم , 12 Şubat 2014.
9. Wikipedia Arapça, “Eşref Mervan” maddesi.
10. https://www.aljazeera.net/news/arts/2019/4/24/
https://www.aljazeera.net/news/politics/2020/1/25/
11. https://www.aljazeera.net/news/politics/2021/6/28/,
https://www.aljazeera.net/news/arabic/2018/9/21/
12. aynı kaynak.
13. https://turkish.aawsat.com/home/article/1561726/ebu-gayt-gizemli-casus-
14. https://www.aljazeera.net/news/politics/2021/6/28/,
Ayrıca bakınız;
- Uri Bar Joseph, “How An Egyptian Spy Stopped The Deadliest Terror Plot On Israel In History”, NOEMA sitesi, The World Post, 31 Ağustos 2016.
- Yael Friedman, https://www.haaretz.com/life/books/.premium-what-prompted-a-high-ranking-egyptian-to-spy-for-israel-1.5434502.
- Sada El Balad English (See Egy), “The Spay Who Felle to Earth” Exonerates “Marwan” from Ezpionage, 2 Mayı 2019.
- https://archive.aawsat.com/details.asp?issueno=11700&article=587258, 18 Eylül 2010.
- Hindistan gazetesi Rojgar Samachar, “A new novel…Asraf Marwan is better than spying for Israel”, 25 Ocak 2020.
- https://www.jpost.com/Middle-East/Mubarak-Ashraf-Marwan-was-a-double-agent-and-was-hanged-in-Israel-589962
- https://medyascope.tv/2020/01/17/emekli-mossad-ajani-netflixdeki-melek-the-angel-filmini-tekzip-ediyor-nasirin-damadi-mervan-cift-tarafli-ajan-degildi-sadece-bize-calisiyordu/
© The Independentturkish