Suriye’de rejimin/devletin çökertilmesinden itibaren HTS (Heyet Tahrir el şam) Şemsiyesi altındaki cihatçı yerli ve yabancı grupların eliyle sürdürülen şiddet, vahşet ve cinayetlerde 6 Mart’tan bu yana tehlikeli bir artış yaşanmaktadır.
6 Mart’ ta “eski rejim artıklarının temizlenmesi” adına özellikle, Nusayrilere (Arap Alevileri) karşı Lazkiye, Cebla, Banias ve Tartus vilayetleri ile Hama ve Homs kırsallarında başlayan şiddet, binlerce masum insanın katliamların kurbanı olması ve onbinlerce insanın yerinden edilmesiyle sonuçlanmıştır.
Vahşi katliamların kurbanları arasında Hıristiyanların da yer alması katliamların bir başka boyutudur.
Katliamların “uygar dünya”nın/küresel toplum’un gözleri önünde gerçekleşmesi üzücüdür. Üstelik katliamların “uygar dünya”nın/küresel toplum’un meşrulaştırdığı güçler tarafından gerçekleştirilmesi çok büyük bir ayıbın temelini oluşturmaktadır.
Yaşanan trajedinin baş aktörleri olan cihatçı örgütler bunlara saklama gereği bile duymadan, acımasızca yok ettikleri erkek, kadın, yaşlı ve çocukları çektikleri videoları naklen yayınlarla bütün dünyaya yayma cüretlerinde bulunmakta olmaları. Bu cesareti nereden aldıkları sorusunun sorulmasını gerektirir.
Etnik ve dini kimliklerin kazınmasına yönelik bu katliamlardaki acımasız tırmanış Nusayriler (Aleviler), Hıristiyanlar (Ermeniler, Rum Ortodoks, Rum Katolik, Süryani, Maruni, Keldani) Ezidiler, Kürtler ve Dürziler üzerindeki sistematik zulmü göstermektedir.
Bir yandan geçici anayasadan ve burada çeşitli grupların (Hristiyan, Alevi, Kürt…) statü ve söz sahibi olacaklarından bahsediliyor, Diğer yandan, on binlerce Alevi (Nusayri) başta olmak katliama girişiliyor.
Bu durum, Türkiye’yle olan vahim paralelliği akla getiriyor: Bir yandan “Süreç”, diğer yandan Kürtler başta olmak üzere ve CHP de dahil olarak her türlü baskının arş-ı alaya varması.
Uluslararası tepkiler hâlâ çok tereddütlü. “Uygar Toplum”un temsilcilerinin ardı arkası kesilmeyen ziyaretleriyle HTŞ ve cihatçı örgütleri meşrulaştıranın bunların sorumluluğunu da almasını gerektirir.
Küresel kamuoyunun gözü önünde etnik temizlik yaşanırken, küresel toplumun buna göz yumması üzücüdür. Tepkilerini açıkça göstererek, yöneticilerini sorumluluk almaya çağırmaları, katliam sorumlularının cezalandırılması ve cihatçı terörün dizginlenmesinin sağlanmasına çağrı yapmalı ve zorlamalıdır.
Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi
Düşünce Suçu(?!)na Karşı Girişim
A. Serdar Koçman
Adil Okay
Ahmet Doğan
Akın Atauz
Akın Birdal
Ali Ekber Kaypakkaya,
Ali Gökkaya
Altan Açıkdilli
Arif Ali Cengiz
Attila Tuygan
Aysel Baytar
Ayşe Hür
Aziz Çelik
Aziz Tunç
Babür Pınar
Bager Oğuz Oktay
Baskın Oran
Cengiz Aktar
Doğan Özgüden,
Erdal Doğan
Ergun Babahan
Erol Ercan
Fatime Akalın
Fatin Kanat
Fethiye Çetin
Ferit Barut
Feyzullah Tunç
Fikret Başkaya
Gazi Eke
Güngör Şenkal
Gürhan Ertür
Haldun Açıksözlü
Halil Kurt
Halil Savda
Hicri İzgören
Hovsep Hayreni
Hüseyin Demir
İbrahim Seven
İnci Tuğsavul
İsmail Beşikçi
Lütfi Gölpunar
Mihail Vasiliadis
Mustafa Karataş
Necati Abay
Neziha Ercan
Nurten Kırmızıgül
Özcan Soysal
Özgür Başkaya
Pınar Ömeroğlu
Ragıp Zarakolu
Ramazan Gezgin
Recep Maraşlı
Sait Çetinoğlu
Sami Solmaz
Savaş Yılmaz
Selahattin Koçak
Sibel Özbudun
Şaban İba
Şanar Yurdatapan
Şükriye Ercan
Temel Demirer
Vedat Taşkın
Veysi Sarısözen
Viki Çiprut
Yaşar Küçükaslan
Yıldız Aydın
Yılmaz Demir
Ziya Halis