İleri kapitalist ülkelerdeki kârlılık azalması, sermayedarları kârlılığı arttıracak faktörleri tek tek değerlendirerek, yeni alanlara ve ülkelere yatırım yapmak zorunda bırakır
Gazetelerde okuyoruz. Çin dünyanın en büyük ekonomisi olma yolunda. Öte yandan, ABD ile süren “ticaret savaşları” büyümeyi yavaşlatıyor. İsterseniz, bir de sol kesimlerde çok yaygın olan şu klişeyi ekleyelim: “Yabancı sermaye Çin’e gidiyor, çünkü emek ucuz.”
Wall Street Journal’a dönelim: Dünyanın en büyük kimyasal ürün şirketlerinden biri olan Ineos, Çin’de 800 milyon dolarlık yeni bir fabrika kurmak üzereymiş. Fabrikada üretilen özel nitelikte, kalıba dökülebilir plastik, Lego parçalarında, cep telefon kasalarında ve çeşitli elektrikli ev eşyalarında kullanılıyor. Ineos 26 ülkede fabrikası olan 2018 satış cirosu 60 milyar dolar olan dev birçok uluslu ��irket. Kısaca, kapitalist işletmenin, sermayenin kurumsal somut tezahürü. Nereye, ne kadar, ne niyetle yatırım yapacağını bildiğine şüphemiz olmamalı. En başta gelen neden tabii ki kârlılık. Demek ki, diğer ülkelerdeki yatırımlarında olduğu gibi bu yeni Çin yatırımında da Ineos kârlılığı tatminkâr bulmuş. O zaman, esas soru şudur: “Kâr hedefli kapitalist şirketlerin yatırım kararlarını neler belirler, ucuz emek ne kadar önemlidir?”
Dünya Bankası bu soruyu 754 çok uluslu şirket yöneticisine yönelttiğinde verilen cevaplar hayli ilginç. Yöneticilerin çok önemli ve önemli buldukları faktörler, yüzde olarak atfedilen tercih sıralamasına göre şöyle: siyasi istikrar ve güvenlik (%87), hukuki ve düzenleyici mevzuat ortamı (%86), geniş iç pazar (%80), makroekonomik istikrar ve avantajlı döviz kuru (%78), yetkin ve vasıflı emek (%73), sağlam fiziki altyapı (%71) ve düşük vergilendirme (%58) (2017/2018 Küresel Yatırım, Rekabet Raporu). Ucuz emek, yatırım kararlarını belirleyen ilk 7 önemli faktör arasında yok! Ancak yukarıda sayılan 7 faktörden sonra ve yöneticilerden aldığı %53’lük destek ile 8. sırada yer almış.
Wall Street Journal’daki haberi dikkatli biçimde okuduğumuzda çok uluslu şirketlerin yatırım kararlarında da yukarıdaki türden faktörlerin öne çıktığını görüyoruz. Haberde, iç pazarın ağırlık kazanması, Çin hükümetinin şirket mülkiyetine ilişkin çok daha liberal mevzuatı yürürlüğe sokması ve kıyı şehirlerindeki altyapı imkanlarını modernize etmesi gibi faktörlerden bahsediliyor. Nitekim, 2019’da yabancı yatırımlar geçen yıla oranla %2.,6 artarak 124,4 milyar dolar seviyesine erişmiş.
Marx ne demiş?
Kapital’in 3. cildinde, Marx “Kâr Oranının Düşme Eğilimi Yasası“nı tartışır. Yasayı sunduktan sonra da “Yasanın İç Çelişkilerinin Açımlanması” başlığı altında (15. Bölüm) aşağıdaki yorumu yapar:
Kapitalist üretim tarzının sınırı, …[ü]retimin genişlemesine ya da daralmasına… karşılığı ödenmemiş olan … emeğin genel olarak nesnelleşmiş olan emeğe oranının, ya da, kapitalistlerin diliyle [söyleyecek olursak], kârın ve bu kârın kullanılan sermayeye oranının, yani kâr oranının belirli bir düzeyinin [oluşması ile kendini gösterir.] Bu nedenle, kapitalist üretim tarzı… [g]ereksinimlerin giderilmesinin değil, kârın üretiminin ve gerçekleştirilmesinin dayattığı noktada duraklar. (III: 262; abç).
3. cilt haliyle ilk ciltte geliştirilmiş kavramlara aşina olunduğunu varsayar. Mesela, “karşılığı ödenmemiş emek” artık-değerdir. “Nesnelleşmiş emek” ise yatırılan sermayenin kendisidir, ki değişmez (üretim araçları, girdiler, vs.) ve deği��ir (ücret) sermayeden oluşur.
Yukarıdaki alıntı kapitalizmin temposunun, büyüme ve daralma dönemlerinin esas olarak “kârın ve bu kârın kullanılan sermayeye oranının, yani kâr oranının belirli bir düzeyi” tarafından belirlendiğini söylüyor. Ayrıca, bu alıntının hemen öncesinde de kapitalizmin, emek üretkenliğini arttırdıkça ister istemez “kârın üretiminin ve gerçekleştirilmesinin” tıkanması şeklinde kendini gösteren “Kâr Oranının Düşme Eğilimi Yasası” ile hesaplaşmak zorunda kalacağı söyleniyor.
İşte, yabancı yatırımların geri planı budur. İleri kapitalist ülkelerdeki kârlılık azalması, sermayedarları kârlılığı arttıracak faktörleri tek tek değerlendirerek, yeni alanlara ve ülkelere yatırım yapmak zorunda bırakır. O zaman, diğer ülkelere de bu yabancı sermaye yatırımlarından pay kapmak için kıran kırana yarışmaktan başka çıkış yolu kalmaz.
Dipnot:
* Bu dizi yazılar Kapital’le Modern Kapitalizm adlı daha geniş bir çalışmamızdandır. Kapital’den yaptığımız alıntılar Yordam edisyonundan olup, cilt ve sayfa numarası ile kaydedilmiştir. Yazıda atıfta bulunduğumuz diğer kaynak metinlerin orijinallerine ise çalışmanın web sayfasından erişmek mümkün: http://www.eatonak.org/KMK/
Bu makale sendika.og’da yayınlanmıştır.