Fikret Başkaya
Kapitalizmin her ileri aşaması, daha çok metalaşma, nesneleşme, şeyleşme, daha çok paralılaşma, daha çok soysuzlaşma, etik (ahlâkî) yozlaşma demektir… Kapitalizm sınırsız büyüme-genişleme dinamiğine ve eğilimine sahiptir. Oysa, etik sınır demektir… Potansiyel olarak yapılabilir olandan sakınmaktır. Velhasıl kapitalizm etik (ahlâkî) değerlere külliyen yabancılaşmış bir sistemdir… Sadece insan emeğini (çalışmasını) metalaştırmıyor, insan ve toplum yaşamının tüm veçhelerine nüfuz ediyor, metalaştırıyor ve kâr aracına dönüştürüyor. Sadece insan ve toplum yaşamını da değil, doğayı da metalaştırıyor. Aksi halde iklim krizi, ekolojik yıkım diye bir şey ortaya çıkmazdı…
En büyük uluslararası spor etkinliklerinden biri olan Dünya Futbol Kupası için neden Katar seçildi? Her halde o amaç için Katar’ın akla bile gelmemesi gerekirdi… 2 milyon 600 bin nüfuslu, o nüfusunda % 80’ini Hindistan, Pakistan, Begladeş, Siri Lanka, Nepal, vb. den gelen mülteci işçiler oluşturuyor. Yüzölçümü 11.571 kilometre kare, Ankara İlinin yüzölçümünün yarısından az… Üstelik bir kısmı da çöl… Futbol geleneği yok. Çocukları futbol oynamıyor… Katar çok küçük bir ülke ama çok büyük doğal gaz ve petrol rezervlerine sahip… Çok parası var ve parayla istediği her şeyi satın alabiliyor… 2007’de Fransa genel seçimlerinde Sarkozy’nin seçim kampanyasını finanse etti. 2010 yılında da FIFA’nın yöneticilerine rüşvet vererek, 2022 Dünya Futbol Kupası organizasyonunu kaptı…
Katar 2010 yılında sadece bir stadyuma sahipti. Dünya Futbol Kupası için 7 stadyum daha inşa edildi. Stadyumlar, otoyollar, lüks oteller, gökdelenler için 229 milyar dolar harcandığı söyleniyor. Yeni inşa edilen 7 stadyum tek kullanımlık… Aslında Dünya Futbol Kupası Haziran/ Temmuz aylarında yapılıyor ama Katar’da o aylarda sıcaklık 50 derecenin üstüne çıktığı için zahmet edip, Kasım/Aralığa almışlar… Buna rağmen stadyumlar klimatize edilmiş… Ah şu lânet olası para sen nenelere kadirsin… Sophocles, bundan yaklaşık 2500 yıl kadar önce Antigone adlı ünlü eserinde şunları yazıyordu: “Çünkü insanoğlunun hiçbir icadı para kadar kötülük saçıcı değildir. Ülkeleri harap ve yerle bir eden odur; dessaslığı öğreterek mertliği bozar ve böylece asil ruhları fenalığın iğrenç yoluna saptırır. İnsanları her türlü hileye başvurdurur ve onlara her günahı işletir”.(1)
Birkaç haftalık futbol şovu için inşaatlarda aşırı sıcak ve aşırı/ağır, gayri insanî çalışma sonucu 6500 mülteci işçi hayatını kaybetti… 2010 yılı öncesinde ölenler de dikkate alındığında sayının 15 bini aşabileceği ileri sürülüyor… Bunun adı katliam değil midir? Aslında orada geçerli olan ‘modern kölelikten’ başkası değil… Mülteci işçilerin pasaportuna ülkeye girdikleri anda el konuyor. Ülkeyi terk etmeleri mümkün değil… Hiçbir hakları yok. İfade ve basın özgürlüğü yok. Asgari insan hakları ve özgürlük standardının olmadığı, yasaların olmadığı, keyfiliğin ırkçı ayrımcılığın, işkencenin, taşlayarak öldürmenin, istisna değil, kural olduğu, LBGT’lerin katli vacip sayıldığı, kadınları koruyan hiçbir kanun ve kuralın olmadığı, çocukların satıldığı, fuhuşa zorlandığı bir ülkede futbol kupası ne demeye geliyor? Acaba açılışı “şereflendiren” devlet ve hükümet başkanlarının aklında yeşil dolarlardan başka bir şey geçiyor muydu dersiniz? Boşuna kapitalizmin ahlakı yoktur demiyoruz…
Katar, futbol kupasında güvenliği sağlamaktan da aciz. Türkiye’den, Fransa’dan, İtalya’dan ABD’den polis jandarma ve “güvenlik uzmanı” kiraladı… Her şeyin alınıp-satıldığı bir dünyada asla şaşırtıcı değil…
Fakat kiralanan sadece polis, jandarma, güvenlik uzmanı değil. Tribünlerin boş kalmaması için Pakistan’dan ‘seyirci’ de kiralamışlar… Aslında hem maç seyredip hem de para kazanmak ‘fena fikir’ değildir herhalde…’ “Taraftar seyirci” başına 10 dolar, üç öğün yemek ve bedava konaklama imkânı da sağlanmış… Tabii maça katılan takımların formaları da dağıtılmış… Buna rağmen tribünler hala dolmazsa, inşaat işçileri tribünlere alınıyormuş… Katar’ın bazı İngiliz taraftarlara da ülke hakkında ‘olumlu yorumlar’ yapmaları için günlük 105 dolar, bedava uçak bileti ve beş yıldızlı konaklama imkânı sağlanmış…
“Uygar Dünya’nın”medyası Katarla ilgili gerçeği ve kepazeliği sorun ediyor mu? Eder mi? Uluslararası Futbol Federasyonu (FİFA) tamamiyle çürümüş, pisliğe batmış bir örgüt. Üst yöneticileri yolsuzluk, kara para aklama ve şantaj’dan tutuklandı…Velhasıl Katar’ın seçilmesi masum bir tesadüf değildi… O FİFA ki, Rusya’yı Dünya Futbol Kupasından çıkardı… Katar parası için seçildi. Nitekim, 2006 Dünya Kupası için Almanya 4 milyar dolar harcamıştı. Katar’da harcananın 55 de biri… İnşa edilen stadyumlar, oteller, otoyollar vb. kapitalist şirketlere milyarlar kazandırdı… ‘Uluslararası Toplum” dediklerinin en temel insan haklarını bile ayaklar altına alan Katar aşkı karşılıksız değil. Boşuna ABD Başkanı Joe Biden “Katar’ ABD’nin NATO üyesi olmayan en büyük dostudur” demiyor… ABD’nin Orta-Doğu’daki en büyük askerî üssü Katarda…
Her şey gibi, masum bir ‘oyun’ olması gereken ayaktopu (futbol) oyunu da metalaştı, bir kâr ve kazanç aracına dönüştü ve varlık nedenine yabancılaştı… Futbol kulüpleri de artık oyun ve oyuncu ticareti yapan kapitalist işletmelere dönüştü… Açlığın istisna değil, kural olduğu bir dünyada futbolcuların milyonlarca dolara alınıp-satılması utanç verici değil mi? Velhasıl neyi seyrettiğini bilmek önemlidir denecektir… (1) Milli Eğitim Bakanlığı, 1941, s.146.