Dünyaca ünlü Fransız İmparatoru Napolyon Bonapart’ın Mısır Seferi (1798-1801) sürecinde onun meşhur generali Jean-Baptiste Kléber’i öldüren Afrinli Kürt Süleyman’ın suikast hikâyesini anlatacağız.
Konunun perde arkasını anlayabilmek için de Napolyon’un Kahire (Mısır) ve Akka (Filistin) şehirlerine yaptığı maceralı Mısır Seferi hakkında özet bilgi sunacağız.
İngiltere’nin Akdeniz ve Uzakdoğu’da söz sahibi olmasından rahatsız olan Fransızlar, İngilizlerin gücünü kırmak, Uzakdoğu’ya giden yolları ele geçirmek ve bölgede etkili olabilmek amacıyla 1798 yılında Napolyon Bonapart komutasında Mısır’ı işgal ettiler.
Üç yıl Fransız işgali altında kalan Mısır, Osmanlı ve İngiliz müttefik kuvvetlerinin çabasıyla 1801 yılında geri alınır. Kahire ve İskenderiye’de yapılan iki tahliye sözleşmesiyle Fransızlar Mısır’ı terk etmek zorunda kalır.
Mısır’ın işgali, Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü tek başına koruyamayacağı gibi bir sonuç doğurmuş, Bâb-ı Âli bundan sonra Avrupalı devletlerarasında denge politikası izlemeye başlamıştır.
Fransa bu seferden başarı elde edemez, binlerce insan gereksiz yere ölmüş-öldürülmüştür. Ancak, Fransızların gelecekte Kuzey Afrika’da kuracakları sömürge imparatorluğu için bir deneyim oluşturduğunu söylemek de mümkündür. (1)
General Napolyon Bonapart komutasındaki Fransız ordusunun Mısır’ı istila etmesi, Uzak Doğu’daki İngiliz çıkarlarını tehdit etmekteydi. Nil Muharebesi ise Fransız Devrim Savaşları’nın deniz savaşlarından biriydi ve Mısır Seferi’nin ilk aşamaları arasındaydı.
Nil Savaşı, Abukir Deniz Muharebesi olarak da adlandırılmaktadır. Amiral Horatio Nelson komutasındaki Britanya donanmasıyla Amiral François-Paul Brueys D’Aigalliers komutasındaki Fransız donanması arasında 1-2 Ağustos 1798 tarihlerinde, Nil deltasındaki Abukir Koyu’nda gerçekleşti.
1 Ağustos 1798 tarihinde Britanya donanması Abukir koyunda demirlemiş olan Fransız donanmasına saldırdı. Baskın şeklinde başlayan Nil Muharebesi’nde Britanya donanması parlak bir zafer kazandı.
Ancak, Mısır önünde konuşlanan Britanya donanması denizlere hâkim olmasına rağmen Fransız ordusunu Mısır’dan çıkartacak olan kara ordusunu Britanya’dan getiremiyordu. Bu açmazın farkında olan Bonapart Mısır’a kara yönünden gelebilecek tehditleri engellemek için Suriye’ye doğru harekete geçti.
Ordularını Filistin yönünde harekete geçiren Napolyon Osmanlı İmparatorluğu üzerine yürümeye başladı. Osmanlı eyalet ordusu, 18 Mart 1799’da küçük bir liman kenti olan Akka önlerinde toplanmıştı. Başarısızlığa uğrayan Bonapart, 18 Mart 1799’da başlattığı Akka Kuşatmasını 21 Mayısta kaldırıp Kahire’ye çekildi. (2)
Bonapart, Nil Savaşı’nın ardından Kahire’ye ilerledi ve şehri ele geçirdi. Kahire’yle birlikte tüm Mısır’a hâkim olan Fransa, Osmanlı sarayı ile sürtüşme içinde olan Memluk beylerini tasfiye etmek, sulama projeleri, okul ve hastane inşası gibi düzenlemelere başladı.
Akka yenilgisini takiben Kahire’ye dönen İmparator Bonapart, kısa bir süre sonra 1 Ağustos 1799’da Osmanlı ordusunu Abukir Muharebesi’nde yenilgiye uğrattı. Kısa bir süre sonra da Fransa’daki siyasi bunalımı haber aldı ve 3 bin Fransız askerini Mısır’da bırakarak ülkesine geri döndü. (3)
Sömürgeciliğin ve Şarkiyatçılığın bir yan ürünü olarak Napolyon’un beraberindeki bilim adamlarının Mısır’da yaptığı araştırmalar ve burada kurulan enstitü, gelecekte Egyptology (Mısır Kültür ve Tarih Araştırmaları) adıyla bir bilim dalının ortaya çıkmasına zemin hazırladı.
Napolyon’un Mısır’da bir enstitü kurarak Mısır medeniyeti üzerine araştırmalar yapılmasına zemin hazırlaması, 1809-1822 yılları arasında Description de L’Egypte adıyla büyük bir eserin ortaya çıkmasını da sağladı.
Bu eser, ilk olarak 1809’da yayınlanan ve 1829’da çıkan son cilde kadar devam eden, eski ve modern Mısır’ın bilinen tüm yönlerini ve doğal tarihini kapsamlı bir şekilde kataloglamayı amaçlayan bir dizi ortak çalışmadır. Napolyon’un Mısır Seferi’ne eşlik eden 167 akademisyen, bilim insanı ve düşünür tarafından kaleme alınmıştır.
Napolyon’un yanında götürdüğü bir bilim heyeti derhal arkeolojik kazılara ve bilimsel araştırmalara girişmişti. Aynı zamanda Akdeniz’le Kızıl Deniz’i birbirine bağlayacak bir suyolu kazılması konusunda fizibilite çalışmaları başlatıldı.
Söz konusu inşa işlerinde kullanılmak üzere birçok antik kalıntının taşları söküldü. Bu yıkım sırasında bir rastlantı olarak bulunan Rosetta Taşı, Antik Mısır Hiyerogliflerinin çözülmesini sağlayan temel belge oldu.
Rozetta veya Reşit Taşı olarak da bilinen bu antik buluntu, Mısır’da kale yapımındaki bir kazı sırasında rastlantı eseri bir Fransız askeri tarafından bulunmuş, Fransızlarca kurulmuş olan enstitüye gönderilmiştir.
Taş, belli başlı üç Mısır tapınağına gönderilmek amacıyla ve üç dilde yazılmış. Bu diller: Demotik (Mısır’da halkın kullandığı dil), Hiyeroglif ve Antik Yunancadır. (4)
Napolyon’un macerasının özeti şuydu:
Napolyon Bonapart Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmeye gerek görmeden 19 Mayıs 1798’de “L’Orient” (Şark) adlı gemisiyle Mısır’ı ele geçirmek için Toulon’dan hareket etti. Yaklaşık 38 bin asker, 1200 at ve 171 top taşıyan 50 savaş gemisi ve 500 civarında nakliye gemisiyle yola çıktı.
Napolyon’un yanında Kléber, Reynier ve Menou gibi yakından tanıdığı generallerin yanı sıra 167 kişiden oluşan bilim ve sanat adamı kurulu/heyeti bulunmaktaydı. Bilim adamlarının beraberinde 287 ciltten oluşan bir kütüphane ile Fransızca, Arapça ve Yunanca baskı yapabilen iki tane matbaa makinesi de mevcuttu.
Napolyon’un amacı, heyettekilere eski Mısır uygarlığını inceletip bunları Avrupa’ya tanıtmak, aynı zamanda Avrupa’nın bilim ve tekniğini Mısır’da uygulatarak burayı ekonomik açıdan kalkındırmak ve bu durumdan Fransa’ya fayda sağlamaktı.
Fransız kayıtlarına göre sefer sırasında Napolyon ordularına Fransızca şöyle bir nutuk çekmişti:
“Soldats, songez que, du haut de ces pyramides, quarante siecles d’histoire vous contemplent!” (Askerler! Düşleyin ki Piramitlerin üstünden 40 asır size bakıyor.)
Napolyon, tam bir sömürgeci mantığıyla işleri yürütüyordu. Merkezde ve eyaletlerde divanlar oluşturarak ulema arasından buralara atamalar yaptı. Kahire’de 10 şeyhin katılımıyla oluşan ve devlet işlerine bakan bir divan kuruldu.
Divanlar Fransızlar ile Müslümanlar arasında önemli bir köprü vazifesi görmekle beraber bunların kontrolü Fransızların elinde olup onların istediği şekilde kararlar alınmaktaydı. Ancak burada umduğunu bulamayan Bonapart, yarım kalan işleri yakın adamlarından General Jean-Baptiste Kléber’e bırakarak Fransa’ya döndü.
Vekil General “Doğu Ordusu” komutanı sıfatıyla mali, askeri ve siyasi zorlukları gidermeye gayret etti. Bazı askeri ve siyasi projeleri hayata geçirdi. Haziran 1800’de iç ve dış cepheyi tahkim etti. Antik Mısır’ın Güneş Kenti sayılan mevkide Osmanlılara karşı galip geldi ve Kahire’deki ikinci kitlesel direniş ve isyanı bastırdı.
Yine de Halepli Kürt Süleyman isimli bir direnişçinin hançerinden kurtulamadı. (6)
Kürt Süleyman’ın Fransız Generali Kléber’i öldürmesi
Mısır Seferi hakkında bu kadar bilgiyle yetinip gelelim asıl konumuza yani Afrinli Kürt Süleyman’ın Napolyon’un en güvenilir sömürge komutanı General Jean-Baptiste Kléber’e suikast düzenlemesi hadisesine… Önce kim ve nereli olduğundan başlayalım.
Fransız kaynaklarına göre El Ezher İlahiyat Üniversitesi mezunu genç bir din adamı olan Süleyman, Kürt Evs Qubar (Kubar) ailesinin evladı olarak Afrin sınırları içinde kalan Kukan köyünde 1777 yılında dünyaya geldi.
Tereyağı ve zeytinyağı tüccarı babası Muhammed Emin tarafından İslami ilimleri öğrenmek üzere önce Mekke ve Medine’ye, ardından 1797’de Mısır’a gönderildi. Kahire’deki El Ezher kurumuna kaydolan Süleyman Halebi, ilmi çalışmalarının yanı sıra hattatlığa da başladı.
El Ezher’de din hocası Şeyh Ahmed Şarkavi ile aralarında güçlü bir bağ oluştu. Şeyh Şarqavi, Fransızlara teslim olmayı asla kabul etmiyordu. Öyle ki, Fransızlara karşı Kahire’de direniş hareketinin fitilini ateşleyen ilk kişi olmuştu.
Halepli Kürt Süleyman, Cezire topraklarında bulunan Napolyon güçlerine direnmek üzere din hocası Şeyh Ahmed Şarkavi’nin safında direnişe katılır. İnanışa göre “Allah himayesinde olan Kahire” şehrini işgalden kurtarmak için harekete geçen direnişçi güçlerle birlikte faaliyet gösterir.
Fransızların Kahire’yi ele geçirmek için Mısır halkına uyguladıkları acımasızlıklara, savaşa ve işgale karşı ilk isyan hareketi de El Ezher Üniversitesinde gerçekleşir. Ancak Fransızlar kullandıkları toplarla öğrencileri geri püskürtür.
El Ezher Üniversitesi hocalarından 6 din adamına idam cezası verilmiştir. Bunlardan biri de Halepli Süleyman’ın hocası Ahmed Şarkavi’dir. Böylece Mısır’ı işgal edenler direnişin umudunu da kırıp hayallerini kirletirler.
El Ezher’de bazı Kürt talebeler, Mısır’daki Fransız işgaline karşı koymak için harekete geçerler. Tarih sayfalarında isimlerine yer verilmesinde büyük payı olan ve onları bu şekilde ölümsüzleştiren isimlerden biri de Halepli Kürt Süleyman’dır.
Halepli Kürt Süleyman, bu uğurda canını ortaya koyarak hem inancını hem de Mısır topraklarını savunmuştur.
Afrin o tarihte Halep vilayetine bağlı olduğundan Kürt Süleyman Evs Kubar, Ezher Üniversitesi ve Kahire çevresinde Halepli Süleyman (سليمان الحلبي) lakabıyla bilinip nam salmıştır.
Medrese eğitimini tamamladıktan sonra 1800 yılı başlarında Suriye’de köyüne dönen Süleyman, bir süre sonra Filistin’e Mescidi Aksa’yı ziyarete gider.
İsyanın bastırılması üzerine olaya karışanların bir kısmı gizlendi, bir kısmı da bilinmeyen yerlere gittiler. Halepli Süleyman da Mısır’ı terk ederek Şam Eyaletine gidenler arasındaydı. Bundan sonrası nerede olduğunun bilinmediği üç yıllık bir dönemdir.
Sonradan Suriye dönen Süleyman doğum yeri olan Kukan köyüne gider. Bu arada Halep’te Osmanlı istihbarat subayı Ahmet Ağa ile karşılaşır. Bu zat, İbrahim Beg’in emrindeki Yeniçeri ağalarındandır. Ahmet Ağa kendisine cihat (kutsal kavga) farizasını yerine getirmek üzere Mısır’a dönme emri verir.
Ayrıca Ahmed Ağa, Fransız Generali Jean-Baptiste Kléber’e tuzak kurmak istediğini, Süleyman’ın da bu işte görev almasını ister. Teklifi kabul eden Süleyman Mısır’a dönmek üzere harekete geçer. Güzergâhı üzerindeki Mescidi Aksa’da namaz kılar. Ardından El Halil (Filistin) kentine yönelir.
Nisan1800’de Gazze’ye yönelir. Burada Ahmet Ağa’dan aldığı mektubu Yeniçeri istihbarat görevlisi Yasin Ağa’ya teslim eder. Mektupta Kléber’e nasıl tuzak kurulup öldürüleceğine dair bilgiler vardır.
Yasin Ağa Süleyman’ı Mısır’a giden bir deve kervanına katar. Yolda suikast yapmak üzere bir hançer alması için 40 Kuruş da para verir.
Kervan Kahire’ye ulaştığında, Süleyman Ezher Camisi içindeki Şamlılara ait revaklarda kalır. Onlarla sırrını paylaşır. Fakat kimse onun ciddiye almaz. Alanlar da onu suikasttan vazgeçirmeye çalışır.
Kahire’de kendisine bir hançer temin eden Kürt Süleyman, General Kléber’in sarayını bir ay boyunca gözetler. 15 Ağustos 1800’de “Özbekler Gölü” denilen yere gider. Burası Kléber’in ikamet yeridir. General o sırada köşkünde sabah kahvaltısındadır.
Süleyman dilenci kılığında bahçeye girip yıkık bir duvarın arkasına saklanır. Kahvaltı sonrası bahçeye çıkan General, karşısında Süleyman’ı görür. Süleyman hançeriyle generale saldırarak dört öldürücü darbe indirir. Bu sırada Kléber’e refakat eden mimar-mühendis Protain de ağır yaralanır.
Olay sonrası Süleyman yakalanır. Fransız sömürge polislerinin sorgu kayıtlarına göre Mimar Mühendis Protain’in yeşil sarığından teşhis ettiği Süleyman, suikasttan haberdar olan 4 kişiyle birlikte tutuklanarak hapse atılır.
Uzun süre işkence edildikten sonra suikastı itiraf eden Süleyman Halebi, Osmanlı ordularına büyük zayiat verdiren Kleber’i öldürmek için Osmanlı yeniçeri ağası tarafından görevlendirildiğini söyler.
Sömürge yönetimi (Fransız Askeri Mahkemesi), Halepli Süleyman’ın kazığa oturtularak, ona yardımcı olan ve akıl veren 4 din âliminin de kafaları kesilerek idam edilmesine karar verir.
Hançeri kullanan eli yakıldıktan sonra canlı canlı kazığa oturtulan Halepli Kürt Süleyman, dört saat acı çektikten sonra, bir askerin acıyarak kendisine su vermesinden sonra can verir. Cesedi akbabalara teslim edilir.
Süleyman’ı teşvik eden üç Ezher Şeyhinin kesilen başları ise askıda bırakılır. (7)
Kléber’in cesedi kurşun kaplı bir tabuta konularak Fransa’ya gönderilir. Süleyman’ın suikast hançeri ile kemikleri ise başka bir sandığa konulup Paris’e götürülür ve General için inşa edilen müzeye konulur. Generalin kafatası üst rafta, “Cani Halepli Kürt Süleyman”ın kafatası ise bir alt rafta sergilenir.
Suikast hançeri günümüzde Fransa’nın Carcassonne şehrindeki bir müzede muhafaza edilmektedir.(8) İnsan Müzesi’nde bulunan Kürt genci Süleyman Halebi’nin kafatasının Mısır’a geri getirilmesi konusunda devlet yetkililerinin bilinen bir girişimi bulunmamaktadır.
Sadece Mısırlı mühendis İhsan Muharram’ın, Halebi’nin kalıntılarının ve kafatasının ülkeye geri getirilerek onur içinde gömülmesi için yerel ve uluslararası bir kampanya yürüttüğü bilinmektedir. (9)
Kaynakça:
1-) Kamil Çolak, “Mısır’ın Fransızlar Tarafından İşgali ve Tahliyesi” (1798-1801), Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Dergisi (2008-II). http://www.fed.sakarya.edu.tr/arsiv/yayinlenmis_dergiler/2008_2/2008_2_10.pdf
2-) https://ar.wikipedia.org/wiki/ (1799), حصار عكا, Wikipedia Arapça.
3-) Vikipedi Türkçe, “Fransa’nın Mısır ve Suriye Seferi” maddesi.
4-) https://ar.wikipedia.org/wiki/, Wikipedia الحملة الفرنسية على مصر وسوريا – ويكيبيديا.
5-6-) نابليون بونابرت – ويكيبيديا, Napolyon Bonapart, Wikipedia Arapça.
7-) Mısır’da Kürtler kitabı. Anadolu Ajansı linki: https://www.aa.com.tr/tr/dunya/misirda-fransiz-somurgesine-buyuk-kayip-verdiren-genc-kurt-alim-suleyman-el-halebi/2275959, 17 Haziran 2021.
😎 سليمان الحلبي تكشف أسرار مقتل كليبر اعترافا, BBC News Arabic, 13 Haziran 2018.
9-) https://arabi21.com/story/1519070/, 17 Haziran 2023. https://www.facebook.com/permalink.php/?story_fbid=870747236611611&id=199678623718479. https://www.milesbarton.com/product/general-jean-baptiste-Kléber-1753-1800/
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkis