Washington, Rus füzelerine karşı önleyici saldırı tehdidinde bulundu*
Bill Van Auken
8 Ekim 2018
Salı günü, Amerika Birleşik Devletleri hükümeti, Rusya’ya karşı, Soğuk Savaş’ın en yüksek noktasından beri en doğrudan ve açık askeri saldırı tehdidinde bulundu.
ABD’nin NATO temsilcisi Kay Bailey Hutchison, Brüksel’de bulunan NATO genel merkezindeki bir basın toplantısında, Rusya’nın, yeni bir güdümlü füzeyi geliştirmeyi durdurmaması durumunda, Pentagon’un füzeyi “imha etme”ye hazır olduğunu söyledi. Washington, bu füzenin, 1987 Orta Menzilli Nükleer Güçler Antlaşması’nı (INF) ihlal ettiğini iddia ediyor.
Hutchison, bir gazetecinin, ABD’nin yeni sınıf Rus füzeleri hakkında ne yapmayı planladığına ilişkin sorusuna, “Karşı önlemler, Rusya’nın anlaşmayı ihlal ederek geliştirdiği füzeleri imha etmek olacaktır” yanıtını verdi.
Hutchison, sözlerini şöyle sürdürdü: “Elbette, bizim seçeneğimiz, onları geri çektirmek olacaktır. Ama bence asıl soru, bunun, onların hedeflerine ulaşabilir olduklarını bildiğimiz bir noktaya kadar devam etmesi durumunda ne yapacağınızdır. O noktada, Avrupa’daki ülkelerimizden herhangi birini vurabilecek ve Alaska’da Amerika’yı vurabilecek bir füzeyi imha edecek bir kapasiteyi göz önüne alırız.”
ABD temsilcisi, tehdidini vurgulamak için, Rusya’nın “uyarılmış” olduğunu açıkladı. Bu, Washington’ın, Suriye’ye ve İran’a karşı askeri harekat tehdidinde bulunurken kullandığı ile aynı dildir.
Geçtiğimiz yıl ABD’nin NATO temsilcisi olan Cumhuriyetçilerin eski Teksas senatörü, Rus ordusunun Novator 9M729 olarak adlandırdığı güdümlü füzeden söz ediyordu. Moskova, tekrar tekrar, bu füzenin, 500 ile 5.500 kilometre arası mesafelerdeki hedefleri vurma kapasitesine sahip karadan fırlatılan orta menzilli füzeleri yasaklayan INF’nin koyduğu sınırlamaları ihlal etmediği konusunda ısrar etti.
Hutchison’ın NATO savunma bakanları toplantısı öncesinde yaptığı açıklamalar, Rusya ile zaten tehlikeli düzeyde olan gerilimleri arttırdı ve Avrupa ve dünya genelinde korkuları alevlendirdi.
Silahları Denetleme Derneği’nin başındaki Daryl Kimball, “Eğer o, diplomatik yolun çalışmaması durumunda füzeleri imha edeceklerini söylüyorsa, bu, açıkça tehlikeli ve nükleere ilerleyebilecek bir savaşı tetikleme riski yaratıyor” dedi ve ekledi: “Soğuk Savaş sonrası dönemde buna benzer bir şey hatırlayamıyorum.”
Moskova, Hutchinson’ın pervasız tehdidine öfkeli bir tepki verdi.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, gazetecilere, “İzlenim, bu tür iddialarda bulunan insanların sorumluluklarının derecesinin ve saldırgan söylemin tehlikesinin farkında olmadığı yönünde.” dedi ve şunları ekledi: “Kim bu kadına böyle iddialarda bulunma yetkisi verdi? Amerikan halkı mı? Sıradan Amerikalılar, bu kadar saldırgan ve yıkıcı bir şekilde davranan sözde diplomatların maaşlarını kendi ceplerinden ödediklerini biliyorlar mı?”
Daha önemlisi, Amerikan halkı, hükümetlerinin, nükleer silahlı Rusya’ya karşı, yeryüzündeki yaşamı yok etme olasılığını gündeme getirecek bir önleyici savaş açma tehdidinde bulunuyor olduğunu biliyor mu? Yüksek Mahkeme adayı Brett Kavanaugh’e yönelik cinsel saldırı iddialarına kilitlenen ABD haber yayın organları, savaş tehdidini adeta görmezden gelmiştir.
Washington Rusya’yı durmadan ABD ile Sovyetler Birliği’nin 1987’de imzaladığı INF antlaşmasını ihlal etmekle suçlasa da, şimdiye kadar iddialarını destekleyecek herhangi bir kanıt sunmuş değil.
ABD’nin suçlamalarının doğrulanmamış karakteri, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in Salı günü gazetecilere yaptığı bir açıklamada vurgulandı. Stoltenberg, yaptığı açıklamada, “Tüm müttefikler, en makul değerlendirmenin, Rusya’nın antlaşmayı ihlal etmiş olacağı konusunda hemfikir. Bu yüzden, Rusya’nın, tatmin edici ve açık bir şekilde bu kaygıların üzerine eğilmesi acildir.” diyordu.
Moskova ise, ABD’yi, Romanya’ya Aegis Ashore füze savunma donanımları konuşlandırması ve Polonya’da benzer bir gelişme yönündeki hazırlıkları nedeniyle antlaşmayı ihlal etmekle suçluyor. Pentagon bu donanımların füzesavar sistemleri olduğunda ısrar ederken, Rus ordusu, bunların, Rusya topraklarına karşı, antlaşmaya göre yasak olan karada konuşlu Tomahawk güdümlü füzeleri fırlatmaya uygun hale getirilebileceği suçlamasında bulunuyor.
Hutchison’ın benimsediği tehdit edici üslup, NATO toplantısına giderken Paris’te gazetecilere konuşan ABD Savunma Bakanı James Mattis tarafından yinelendi. Mattis, Rusya’nın INF antlaşmasını ihlal ettiği iddialarına yönelik olası bir ABD eylemine atıfla şunları belirtti: “Bunun nereye varacağını öngöremem, bu başkanın alacağı bir karar ama hem Capitol Hill’de hem de Dışişleri Bakanlığı’nda, bu duruma ilişkin çok büyük kaygılar olduğunu söyleyebilirim; [buradan] müttefiklerimizin tavsiyesi ile döneceğim ve nasıl ilerleyeceğimizi belirlemek için görüşmeler yapacağım.”
Capitol Hill’deki “kaygı”ya yapılan gönderme, Demokratik Parti’nin, Rusya’yı ve Devlet Başkanı Vladimir Putin’i kötülemek ve Trump’ı “gizli anlaşma” yapmakla ve Moskova’ya karşı çok “yumuşak” olmakla suçlamak için yürüttüğü gürültülü kampanyayı içermektedir.
Bu tavır, geçtiğimiz ay, Senato Dış İlişkiler Komitesi’ndeki üst düzey Demokrat, Senatör Robert Menendez tarafından, ABD-Rusya silah antlaşmaları üzerine bir oturumda ayrıntılı biçimde açıklanmıştı. Menendez, “Rusya’nın, askeri saldırganlığı, zararlı etkiyi ve baskıcı politikaları kapsayan çok yönlü ve süregiden ihlallerine karşı koyma yönünde politikalar” çağrısı yapmış ve eklemişti: “Rusya’nın şu andaki nükleer kapasitesi gerçekliği göz önünde bulundurulduğunda, hedeflerimize ulaşmak için cephaneliğimizdeki (ekonomik, siyasi ve askeri) her diplomatik aracı toplu olarak kullanmamız gerekiyor.”
Önde gelen Demokratlar, kuşkusuz, Hutchison’ın Rusya’ya karşı önleyici bir saldırı tehdidini memnuniyetle karşılayacaklar; onların politikasının mantıksal sonucu budur.
NATO’nun Rusya sınırlarına yönelik pervasız askeri takviyesi, Washington’ın Suriye’deki Rusya destekli Beşar Esad hükümetine karşı aralıksız rejim değişikliği arayışı ve askeri saldırı tehditleri ve Rusya’ya ve ekonomisine karşı cezalandırıcı yaptırımları durmadan tırmandırması eliyle kışkırtılan dünyanın en büyük bu iki nükleer gücü arasındaki savaş tehlikesi, hiçbir zaman bu kadar büyük olmamıştır.
Savaş yöneliminin altında sadece Trump’ın ve yardımcılarının pervasızlığı ve kibri değil ama kapitalist sistemin, en keskin ifadesini ABD’nin uzun süreli ekonomik gerilemesinde bulan küresel krizi yatmaktadır. ABD egemen sınıfı içindeki baskın kesimler, Washington’ın, bu gerilemeyi dengelemek için, Ortadoğu’nun ve tüm Avrasya kara parçasının egemenliği üzerine hem Rusya’yla hem Çin’le cepheleşme dahil, askeri güce başvurmasını destekliyor.
Medyanın ve ABD’deki ara seçimlere hazırlanan iki büyük kapitalist partinin, bu dünya savaşı tehlikesini tartışmıyor olması bir rastlantı değildir. Egemen sınıf, haklı olarak, emekçi kitlelerin kendilerinin ve ailelerinin nükleer bir felaketle tehdit edildikleri konusunda bilinçlendirilmeleri durumunda, toplumsal eşitsizlik ve düşen yaşam standartları üzerine yükselen öfkeyle damgalanan ve zaten gergin olan toplumsal durumun açık isyana dönüşeceğinden korkuyor.
* wsws.org’dan…