Söylendiğine göre Türkiye bu yılın üçüncü çeyreğinde %6,7 büyümüş… Aslında bu bir rekor ve Türkiye’nin artık ‘muasır medeniyet seviyesini’ solladığı demeye geliyor… Dünya küçülürken Türkiye’yi büyütmek marifet ister. O maharet de bizim yöneticilerimize mahsus… Tabii insan sormadan da edemiyor: işsizlik çığ gibi büyürken, işyerleri, fabrikalar kapanır esnaf kitlesi feryat ederken, sanayi üretimi ve ihracat gerilerken %6,7 büyümenin sırrı nedir diye…
Rakamlara, istatistiklere istediğiniz yalanı söyletebilirsiniz. Bunun için yalana niyet etmek yeterlidir… Yalnız bir şey var: Kapitalizm dahilinde para her el değiştirdiğinde ekonomi büyümüş görünür/sayılır… Para dansa kalkarsa, sizin durumunuz da şahlanır mı? Birinin cebindeki para başkasının cebine girince şeylerin seyri değişir mi? Ya da değişim kimin için ne anlama gelir?
Bir şey daha var: Kapitalizm koşullarında neyin, nasıl, ne pahasına üretildiği sorun edilmez… Yüksek oranlı bir büyüme bile insanları daha da yoksullaştırabilir… Açlık, yoksulluk, sefalet, derinleşebilir… Birincisi, büyüme kalkınma değildir ve ikincisi, büyüme büyük doğa tahribatı, yaşamın temelini aşındırma pahasına gerçekleşmiş olabilir… Zira, kapitalizm dahilinde büyüme sermayenin büyümesidir… Eğer büyümeyle toplumsal refah arasında ileri sürüldüğü, sanıldığı, inanıldığı gibi doğru yönde bir ilişki olsaydı. Bugün refah denizinde yüzüyor olurduk… Türkiye ekonomisi yüz yıldır büyüyor, büyüyor, durmadan büyüyor ve sonuç ortada… Korona günlerinde milyarlarca lira para emisyonu yapıldı. O para birilerinin cebine girdi diye şeylerin seyri değişir mi? Lâkin faturayı birilerinin ödemesi kaçınılmaz ve o kimilerinin kim olduğu da bir sır değil…
Koronavirüs (Covid-19) kapitalizmin krizini (çöküşü densin) daha da derinleştirdi. Yılın ikinci çeyreğinde dünyada yarım milyar insan işini kaybetti. IMF 2020-2025 döneminde krizin maliyetinin 28 000 milyar dolar tahmin ediyor ki, bu dünya GSYH’sının (üretiminin) %32 azalması demek… Ekonominin tamamen çökmesini engellemek için hükümetler ekonomiye devasa kaynak (para) enjekte ettiler. Bugüne kadar piyasaya sürülen paranın 11.700 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor ki, bu dünya üretiminin %13 üne eşit… Durum vahim ve 40 yıldır durmadan istikrar programları [yapısal uyum programı) dayatan IMF, 180 derecelik bir viraj almış, krizin dünya ekonomisine büyük zarar vereceğini, insanların yaşam standardını olumsuz etkileyeceğini ileri sürüyor, zenginlerden ve kapitalist işletmelerden alınan vergilerin artırılmasını öneriyor… Böyle bir şey hiç akıllara gelir miydi?
Gerçi dünyada gidişat umut vermiyor ama Türkiye’de işler tıkırında… Ekonomi büyüyor, enflasyon düşüyor, istihdam ve ihracat şahlanmış… Lâkin, bizi çekemeyen, bölüp-parçalamak isteyen iç ve dış düşmanlarımız bu gerçeği görmek istemiyorlar… Büyümenin ‘pik yaptığından’ haberleri yok…