16 Ocak 2021 tarihi devrik İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi‘nin tahtını tacını terk edip sürgüne gidişinin 42’nci yıl dönümüne denk düşüyor.
Hatırlatma babından İran şahı Muhammed Rıza Pehlevi ve yönetimi hakkında özet bilgi sunalım: Farsça adı محمد رضا شاه پهلوی. 26, Ekim 1919 Tahran doğumlu. Mısır’ın başkenti Kahire‘de sürgün hayatı yaşarken 27 Temmuz 1980 tarihinde öldü.
1941-1979 yılları arasında 38 yıl boyunca ülkesini demir yumrukla yönetti. Sayesinde iktidarını pekiştirdiği Amerikan yönetimlerinin çizgisiyle uyumlu gerici bir dış politika izledi.
Koyu bir Fars milliyetçisi olduğundan tüm Pers imparatorları gibi Ortadoğu‘ya, özellikle Basra Körfezi ülkeleri sayılan Irak, Kuveyt, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Umman ve Yemen’e hükmetme peşindeydi.
İlaveten Suriye, Lübnan, Azerbaycan, Tacikistan, Pakistan, Afganistan ve Hindistan’daki Şii toplulukları aracılığıyla nüfuz bölgeleri yaratma gayretindeydi.
30 Ekim 1967’de kendisini Şehinşah (Farsça telaffuzuyla Şahenşah: Krallar Kralı), eşi Farah Diba‘yı da Şahbanu (imparatoriçe) ilan ederek taç giyme töreni yaptı.
Aynı dönemde devlet ricali, asker ve sivil bürokrasi ile halk arasında kullanılmak üzere Sayeh-e Xoda (Allah’ın Yeryüzündeki Gölgesi) unvanının yaygınlaşması için çeşitli resmi törenler veya sivil şenlikler düzenledi.
Sıra, bu “krallar kralı” unvanını dosta düşmana ilan edip meşrulaştırma meselesine gelmişti. Pehlevi’nin hayran olduğu ve özendiği hükümdar, Ahameniş İmparatorluğu’nun kurucusu Büyük Kuruş (Kiros, batılı dillerde Cyrus) idi.
Onu vesile edip Kuruş’un şahsında Pers hükümdarlarına yakışır anlı şanlı bir kutlama yapacaktı.
Fırsatı, dört yıl sonra yakaladı. Pers İmparatorluğu’nun kuruluşunun 2500’üncü yıl dönümü 12 Ekim 1971 tarihine denk düşüyordu.
Birkaç yıl öncesinden emir verdi: “Pers/İran Şahlarının 2500’üncü Yıl Kutlama Şenlikleri” düzenlenmeliydi.
Bu münasebetle hem kendi şahlığına (imparator unvanına) tarihsel bir meşruluk kazandıracak hem de neredeyse dünyadaki bütün yöneticilerden (başkan, hükümdar, kral vs) çok daha üstün olduğunu kanıtlamış olacaktı.
Şah’a göre İran, “küresel bir güç” olma yolunda hızla ilerliyordu. Modernleşme ve silahlanma hamlelerine hız vermeye başladı. Bir dizi sosyoekonomik ve siyasi reformu içeren “Ak Devrim” adlı programını zorla hayata geçirdi.
Aslında bu reform hareketi, modern kapitalist üretim ve piyasa ekonomisi önünde engel olan feodal altyapı ve üstyapının değiştirilmesine yönelik adımlardı.
Büyük sermaye sınıfının lehine olan tepen inme bu hamleler, Bazaari denilen geleneksel tüccar sınıfıyla iktidarın arasını açtı.
Şah ailesi ve yönetici zümrenin yolsuzlukları ayyuka çıkmıştı. Dehşet saçan istihbarat örgütü SAVAK aracılığıyla uygulanan yasaklar, baskı ve zulüm sınır tanımıyordu.
Şah’a bağlı Rastahiz (Diriliş Partisi) dışındaki bütün siyasi partiler feshedildi: “Tek diktatör, tek parti, bol israf ve çok yolsuzluk” devri başladı.
Tüm bu sebeplerle Şah, dışlanan Şii ruhban tabakası ile ezilip sömürülen emekçi sınıfların da desteğini kaybetti.
Zaten yasadışı olan liberal, demokrat, sol muhalif oluşumlar arasında homurdanmalar ve itirazlar baş gösterdi.
Özellikle 1977’den itibaren bir yandan Marksist Halkın Fedaileri, diğer yandan sosyolog Dr. Ali Şeriati‘nin radikal düşüncelerinden esinlenerek “devrimci İslami anlayışı” halk içinde yaygınlaştırmaya çalışan on binlerce Şii molla ile Halkın Mücahitleri örgütü silahlı mücadele hazırlıkları yapmaya başlamışlardı.
Kimi Kürt hareketleri de 1946’da kurulup çok geçmeden Pehlevi ordusu tarafından yıkılan Mahabad Kürdistan Cumhuriyeti benzeri bir özerklik için harekete geçtiler.
Ocak 1978’de iktidar yanlısı bir gazetede, öteden beri Şah’a muhalefet etmesi nedeniyle Türkiye, Irak ve Fransa’da sürgün hayatı yaşayan Ayetullah Ruhullah Humeyni‘ye karşı bir makale yayımlandı.
Bunun sonucunda İran’ın en önemli dini/ruhani merkezi olan Kum şehrinde protestolar başladı. Aralıklarla sürdü ve giderek kalabalıklaştı. Eylül 1978’de büyük kentlerde sıkıyönetim ilan edildi.
Sivil itaatsizlik; galeyan ve toplu isyan aşamasına geldi, giderek bir devrim hareketine dönüştü. Şah Muhammed Rıza Pehlevi, 16 Ocak 1979’da İran’ı terk etti.
Şah’ı en fazla destekleyen ve onun da çok bağlı olup güvendiği Amerika, kendisini mülteci olarak kabul etmedi.
Sadık müttefiklerinden Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat‘ın daveti üzerine Şah ve ailesi, başkent Kahire’de kaldılar.
Daha sonraları sırasıyla Fas, Bahamalar, Meksika, ABD (pankreas kanseri tedavisi için gitmişti) ve Panama’da kalan Muhammed Rıza Pehlevi, yakın dostu Enver Sedat’ın çağrısıyla yeniden Mısır’ın başkenti Kahire’ye döndü. Çok geçmeden orada hayatını kaybetti. 1
Şah Pehlevi, üç kez evlendi. 1939’da Mısır Kralı I. Fuad’ın 18 yaşındaki kız kardeşi Fevziye’yi aldı.
Amerikan dış istihbarat örgütü CIA’nın 1972 tarihli raporuna göre, her ikisinin kral babaları tarafından planlanmış ve görücü usulü gerçekleşen bu evlilik, siyasi bir projeydi.
Sünni inançlı prenses Fevziye ile Şii inançlı Pehlevi’nin evliliği, bölgedeki iki krallığı Ortadoğu’da güçlü kılmayı amaçlamıştı.
Sinema dünyasının kadın oyuncularından Vivien Leigh, Gene Tierney ve Hedy Lammarr’a benzetilen ve gerçekten de çok güzel olan prenses, oğlan doğurmaması ve diğer nedenlerle (İran iklimine alışamayarak hastalanması, Şah’ın başka kadınları Gülistan Sarayı’na davet edip gönül eğlendirmesi gibi) mutsuz bir evlilik yaşadı.
Bu yüzden Bağdat’taki Amerikalı bir psikiyatrist tarafından ruhsal tedavi gördü.
1945’te memleketi Mısır’a dönen Fevziye, Şah’tan boşandı. İran, bu boşanmayı kabul etmedi.
Ancak Fevziye, baba ocağında tekrar prenses unvanı alarak 1949 yılında kral babasının yaveri olan Çerkes asıllı diplomat İsmail Şirin ile evlendi. 2
Şah’ın ikinci eşi, Süreyya Esfendiyari’dir. Bahtiyariler olarak bilinen etnik topluluğun asilzadelerinden ve İran’ın Batı Almanya büyükelçisi olan Halil Esfendiyari’nin kızıdır.
1951’de kıyılan nikâh, çocuk doğurmaması nedeniyle bozulmuş ve Süreyya, saraydan uzaklaştırılmıştır. “Mahzun gözlü kraliçe” lakabıyla bilinirdi.
Üçüncü evlilik, İran hava kuvvetlerinde görevli Azeri asıllı Suhrab Diba’nın kızı Farah ile 1959’da gerçekleşti.
İkisi kız, ikisi oğlan olmak üzere dört çocuk doğuran Farah Pehlevi, hem kraliçe hem de imparatoriçe (Şahbanu) unvanı aldı. 3
Farah Diba sürgün sırasında dul kalınca Washington ile Paris arasında yaşamaya başladı. Bu arada kızı Leyla aşırı dozda uyuşturucu alması sonucu öldü; küçük oğlu Ali Rıza ise silahla kendini vurarak intihar etti. 4
En büyük oğlu Rıza Pehlevi kendisine İran Prensi unvanı vermişti. 2014’te ABD’de kurduğu radyo ve televizyon ağına dayanarak mevcut İran yönetimine muhalefet ederek, hâlâ Şahlık davası güdüyor.
Biz, yeniden Şah Muhammed Rıza Pehlevi’nin devrilmeden önce organize ettiği o şaşaalı merasimin ayrıntılarına dönelim.
“Mecra” isimli sitede “Şah’ın Son Tangosu” başlığını taşıyan yazı, görkemli töreni, detaylı tarzda gözler önüne seriyor.
Yazarın başlıca kaynağı, BBC televizyon kuruluşu (Channel 4) tarafından 2016 yılında hazırlanan “Decadance and Downfall: The Shah of Iran’s Ultimate Party” (Gerileme ve Çöküş: İran Şahı’nın Nihai Partisi) isimli belgesel filmdir.
Ayrıca Lonely Planet tarafından çıkarılan “Farsi (Persian) Phrasebook & Dictionary” isimli kitaptan da yararlanılmış.
Belgeselde Şah ile eşi Şahbanu Farah’dan başka; Şahbanu’nun nedimesinden, kutlamada görev yapan garsonlara, katılımcı konuklardan basın mensuplarına kadar çok sayıda görgü tanığı ile söyleşiler yer alır. 5
Bize gelince; birçok kaynağın yanı sıra bilgilerimizi, 27 Kasım 2020 tarihli Lübnan merkezli El Ahbar gazetesinde “Şahın Son Şöleni” başlığıyla çıkan yazıya dayandırdık. 6
Artık gücünün zirvesinde olduğunu sanan Muhammed Şah Rıza Pehlevi, 12 Ekim 1971 tarihinde gerçekleştirmeyi planladığı “Pers Şahlarının 2500’üncü Yılı Şenlikleri” için en güvendiği sadık adamı ve sırdaşı sayılan Esadullah Âlem’i görevlendirdi.
Kendisi, taşralı (Birjand şehrinden) asilzade bir ailenin evladı olarak doğmuş, Avrupa’da yüksek öğrenim görmüş biriydi.
1960’lardan itibaren devletin hassas kademelerinde görev yapan (başbakan, saray işlerinden sorumlu devlet bakanı, Pehlevi Üniversitesi başkanı ve Sistan ile Belucistan valisi) Esedullah Âlem, uluslararası çapta bir organizasyon düzenlemek gayesiyle kolları sıvadı.
Onun “The Shah and I” (Şah ve Ben) isimli kitabı, dokuz yıl boyunca Şah ile yapılan görüşmelerle konuşmaların arka planına ek olarak, Saray’da dönen sırlarla entrikalara ilişkin gizli tutulmuş bir günlük niteliğindedir.
Kimi yorumcular, bu kitabı, “kurgu-bilim türünden ürkütücü bir sosyal belge” olarak değerlendirirler. Günlükte, Şah’ın o meşhur şenlik kutlamalarının perde arkası da mevcuttur.
Esedullah Âlem, yıllar boyu adeta gece gündüz bu devasa organizasyonla uğraşıp durdu. Sözleşme yaptığı yükümlü şirketlerle en küçük ayrıntıyı bile görüşüp tartıştı.
Şah’ı memnun etmek maksadıyla şirket sorumlularını bir araya toplayarak ültimatom kabilinden uyarılarda bulundu:
Sözleşmenin ihtiva ettiği şeyleri en ince noktasına kadar yerine getirmezseniz, yemin billah ederim ki, hepinizi sırayla alnınızın ortasından bizzat ben vururum, sonra da aynı tabancayı kendi kafama sıkarım!
Şah, bu organizasyon uğruna kesenin ağzını açmış; hiçbir masraftan kaçınmamış, ucu açık bir bütçe tahsis etme sözü vermişti.
Bu israf, İran halkı arasında şah rejimi aleyhinde inanılmaz söylentilere yol açmış, organizasyon için “Şeytanlar Şenliği” diyen Ayetullah Humeyni başta olmak üzere kimi Şii mollaların sert eleştirilerine yol açmıştır.
Denilebilir ki, huzursuzluğun ilk örgütlenmesi böyle bir ortamda gerçekleşmiştir.
Şatafatlı şenlik için mekân konusu tartışılmış; Şah’ın idolü sayılan İmparator Büyük Kuruş’un dünya âleme ilan ettiği hükümdarlığının yükselişini ilan ettiği yerdir Persepolis.
Şiraz şehrinin 70 kilometre kuzeydoğusuna düşen bu şehir, aynı zamanda Ahamenid (Pers) İmparatorluğu’nun başkentidir.
MÖ 6’ncı yüzyılın sonlarında Pers Kralı I. Daryus tarafından kurulmuştur. Serhas (Xerxes) ve Artakserkses (Ardaşir) isimli iki şah ise, şehri büyüterek çeşitli anıtlarla süslemişlerdir.
Mekânda bulunan ve nakşedilen her şey simgeseldir ve tarihsel öneme haizdir.
Yukarıda sayılan nedenlerle Parsa Harabeleri (Yunanca Persepolis), en münasip şenlik alanı olarak kararlaştırıldı.
Gelgelelim burası yüzyıllar boyunca bozkırda kalmanın etkisiyle yerleşim yeri olmaktan çıkmış; sadece turistlerin uğradığı ünlü bir virane şehir haline gelivermişti. Günümüzde Teht-e Cemşid diye anılıyor.
Esedullah Âlem’in buyruğu üzerine bölgede inceleme yapan organizasyon komitesi üyesi Abdülrızâ Ensârî, Teht-e Cemşid ve yakın çevresinde yılan ve akreplerin cirit atar gibi dolaştıklarını görünce, o şaşkınlıkla fizibilite raporunu amirine iletmişti.
Esedullah, yaratıcı fikirleriyle iki müşkülatı birden aşmasını bildi. İlk elde 30 kilometre çaplı bir alan her türlü zehirli sürüngen (akrep, yılan gibi) ve haşarattan temizlenebilecek biçimde uçaklarla ilaçlandı.
Sonuç olarak bir kamyonu dolduracak miktarda telef olmuş yılan ile akrep toplandı. İkinci adımda, Persepolis’i yeniden canlandırıp ihya edecek tarzda bir inşaat projesi hazırlandı.
Fransız iç mimarların nezaretinde toplam 50 çadır ve otağın kurulması kararlaştırıldı. Bu amaçla Fransa’dan 40 TIR ve 100 nakliye uçağı dolusu malzeme getirtildi.
Kralların içinde ağırlanabileceği görkemli özgün otağlarla bir çadır kent kuruldu. Bu hususta, İngiltere Kralı 8. Henry’nin 1520 yılında Fransa Kralı I. François’ya konuk olarak giderken kurdurduğu çadır düzeneğinden ilham alındı.
Geniş bir alan üzerinde ikişer sıra halinde 10’ar çadır şeklinde konukların ağırlanacağı mekânlar tasarlandı. Her yöne doğru beşer sıralı dikilen çadırlar, yukarıdan bakıldığında yıldıza benzer bir görüntü veriyordu.
Sırf çadır kentin kurulması, bir yıl sürdü ve tam 37 kilometre uzunluğunda ipek malzeme kullanıldı.
68 metre uzunluğundaki “Şeref Çadırı”, 125 terzi kadının dikiş-nakış için harcadığı altı aylık emeğin ürünüydü.
Bu çadır, devasa restoran misali, misafirlerin ortak ağırlandıkları; kahvaltı, öğle ve akşam yemeklerinin yenildiği bir yerdi.
Çağ farkından dolayı her kral veya başkan otağı, modern havalandırma cihazları ve iletişim aletleriyle donatılmıştı.
Zemin ise dillere destan el dokuması muhteşem İran halılarıyla döşendi. İsale hattı ile sulama boruları kuruldu; golf sahası inşa edildi.
Dinlenme, geceyi geçirme tesisleri yerine geçen otağların etrafına Fransa’dan getirtilen 15 bin ağaç fidanı dikildi.
Bu yapay koruluğu şenlendirecek türden 50 bin ötücü kuş ithal edildi. Ne var ki çöl sıcağına ve soğuğuna dayanamayarak hepsi de üç gün içinde telef olup gitti.
Bu arada Şiraz Havalimanı’nı Persepolis’e bağlayan otoban inşa edilmişti. Konukları şenlik alanına getirmesi için Mercedes markalı 250 limuzin araba satın alındı.
69 ülkeden devlet adamları çağrıldı. ABD Başkanı Richard Nixon o sırada Vietnam Savaşı ile meşgul olduğundan yerine yardımcısını göndermişti. Papa da bir temsilci yollamıştı. Davete toplam 600 kişi katılmıştı.
Türkiye’den ise Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay gitmişti.
Şah, kendi “tek adam” ve “tek parti” yönetimine dayalı despot monarşi rejiminin meşruluğunu dünya kamuoyunda bir tescil edip unutulmaz kılmak istiyordu. Dolayısıyla monark ve krallara ağırlık verdi.
Eski Yunanistan Kralı Konstantin ile Danimarka, Norveç, Hollanda, Belçika, İspanya kralları, Japon imparatoru yerine kardeşi Yurika Mikasa, Monaco Prensi ve ailesi, Lüksemburg Dükü, Körfez’deki Arap Petro-dolar prensleri, Ürdün Kralı Hüseyin, Fas veliaht prensi Mevlayi Abdullah, Umman Sultanı Qabus, Habeşistan İmparatoru Haile Selassiye, Nepal Kralı Dipendra Bir Bikram Şah, Malezya Kralı Sultan Abdullah, Filipinler diktatör Başkanı Marcos ile skandallarıyla ünlü eşi İmelda vb davetliler arasındaydı.
Bir dönem yarı sömürgesi sayılan İran’ı yöneten Şah Muhammed Rıza Pehlevi’nin kendisini “Krallar Kralı” olarak ilan edeceğini bilen Kraliçe Elizabeth, “majestelerinin heybetinin ve azametinin” azalacağını hesap ederek İngiliz ince diplomasisi gereği, o şenliğe katılmadı.
Yerine Edinburg dükü ile eşini gönderdi. Bu yüzden İran ile İngiltere arasında çıkan diplomatik kriz, daha sonra çözüldü.
Bu arada değinmekte yarar var. Şah Pehlevi, davetlilere armağan olarak sunulmak üzere mücevher dolusu bir sandığın, herkesin önünde dolaştırılmasını buyurdu.
Her davetli, o sandıktan sadece bir adet mücevher almalıydı. Türkiye’den davet edilen Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, arzusuna yenilerek biri kendisi, diğeri de kızı için olmak üzere iki adet mücevher alıp cebine koydu.
Bunu fark eden İran, o anda Sunay’ın yüzüne vurmadı ama sonradan resmi bir yazıyla fazladan alınan o mücevheri geri istedi.
Etkinlik hizmetlerinde görev alanların deyimiyle, “Bin Bir Gece Masalı” gibi yaşanan şenlik kutlaması, toplam üç gün sürdü.
Etkinliği başından sonuna kadar belgesel film şeklinde çekmek için Hollywood’dan ünlü bir şirketle sözleşme imzalanmıştı.
Kendinden menkul iki unvanı taşıyan Şehinşah (Krallar Kralı) ve Aryamehr (Ari kavminin ışığı) Şah Muhammed Rıza Pehlevi, Pasargade mevkiindeki açılış töreninde askeri üniforması ve göğsündeki çok sayıda madalya ile Pers Kralı Büyük Kuruş’un türbesi önünde huşuyla eğilerek şunları söyledi:
Ey krallar kralı yüce Kuruş! Ey İran ve dünya tarihinin kahramanı!
İran’ın şanlı ve muzaffer bayrağı, 2500 yıl sonra bile senin devrinde olduğu gibi yine göklerde gururla dalgalanıyor. Bugünkü İran, karmaşa içindeki dünya insanoğluna huzur, özgürlük ve sevgi mesajı taşıyor.
İran Şahlar Şahı olarak ben ve halkım, sana söz veriyoruz ki, türbegahında rahat uyu! Çünkü bizler daima teyakkuzdayız ve hep uyanık kalacağız!
Bu konuşmadan sonra Şehinşah Pehlevi, altın taçlı imparatoriçe Farah Pehlevi (aslında onun imparatoriçe tacı çeşitli mücevherle süslü som altından 5 kilogram ağırlığındadır. Ancak bu törende salt altın tacı takmıştı) ile birlikte şeref kıtasını selamladı.
1700 askerden oluşan bu kıta, deve ve at üstünde hazır ol vaziyette selama durmuştu.
Askeri kıta modern değil, antik Pers devri askerlerinin üniformalarını giymişti.
Pers imparatorluğunun Pars, Ahameniş, Sasani ve modern İran askerlerini temsil eden diğer kıtalar, her dönemin kendine ait üniformalarıyla geçit töreni yaptılar.
Sıra Şeref Çadırı’nda akşam yemeğine gelmişti. Eni 24 metre, uzunluğu 68 metre olan ve yemek salonu niyetine kullanılan büyük çadırın iç perdeleri has mavi satendendi.
Her davetlinin, özellikle kralların ağız tadı, yemek zevki ve alışkınlığı farklı olduğundan ziyafet için ne tür yemekler yapılacağı ayrı bir problemdi.
Esedullah Âlem bunun da üstesinden geldi. Fransa’daki en namlı restoran Maxim’s de Paris’in sahibi Louis Aduable ile konuşup anlaştı.
Patron, iki haftalığına Paris’teki işletmesini kapattı. Dünyaca ünlü efsane aşçıbaşı şef Max Blouet dâhil 39 aşçı ile 120 şef garson, garson ve komiden oluşan toplam 159 kişilik ekibiyle Tahran’a, orandan da Persepolis’e taşındı.
150 tonluk gayet kaliteli mutfak donanımı ve eşyası 5 bin kilometre ötedeki Paris’ten Persepolis’e taşınmıştı.
Erzak ve malzemeler, uçaklar ve TIR’lar aracılığıyla çadır kentin müştemilatı sayılan mutfağa peyderpey nakledildi.
Şölenin galasında 2700 kilo sığır, domuz ve kuzu eti; 1280 kilo, kümes ve yabani kuş eti, 30 kilo havyar olmak üzere toplam 18 ton erzak kullanıldı.
Spekülatif magazinsel haberleriyle tanınan “Bünder Zeitung” dergisine bakılırsa 12 bin, öteki yayın organlarının açık artırma usulü spekülasyonlarına inanılırsa 24 bin şişe viski tüketilmişti.
Daha dengeli haber yapan basın organlarına göre; çoğu Câteau Lafite Rotchild marka 1945 yılı imalatı olan farklı cinsten 5 bin özel Fransız şarabı getirtilmişti.
Maxim’s sahibi L. Aduable, Bünder Zeitung’a verdiği demeçte, “insanlık tarihi böyle bir şölen görmemiştir” diyordu.
Menü şöyleydi:
Hazar Denizi mahsulü havyarla içi doldurulmuş bıldırcın yumurtası, kerevit, çikolatalı muss. 1911, 1945, 1969 tarihli çeşitli şaraplar eşliğinde mantarlı kuzu rosto.
Yemekte 1860 tarihli konyak bile mevcuttu. İran monarşisinin sembolü tavus kuşu eti yağlı kaz ciğeriyle birlikte servis edilmişti.
Mozart ve Schubert bestelerini çalan orkestra eşliğinde, oporto sırlı yabani incir ve ahududu yenildi.
Ziyafet konuşmasında Şah, kibirli bir tarzda ayağa kalkıp, Pers hükümdarlarından en ünlülerinin adını sayarak onlara vekâleten davetlileri selamladı.
“Pers şahlarının mirasçısı bir imparator olması” sıfatıyla ataları namına hükmettiği topraklarda bulunan misafirlerin varlığından memnuniyet duyduğunu ifade etti.
Başta çağrılı devlet temsilcileri olmak üzere tüm yöneticilerin İran ile ilişkilerin bozulmamasına özen göstermesini rica etti.
Şah bitiş ve teşekkür konuşmasını yaparken hesapta olmayan bir doğa olayı yaşandı. Aniden kuvvetli bir çöl fırtınası koptu. Çadırı sarsılıp duruyordu.
Davetlilerin şık giysileri toz toprak içinde kalmıştı. Şah’ın kendini beğenmiş kibirli konuşması, fırtına sakinleşene kadar kesilmiş oldu.
Fırtına dinince, ziyafet çadırının dışında göz kamaştırıcı ses ve ışık gösterisi başladı. Havai fişekler Persepolis semalarını aydınlatıyordu. Ancak çöl gecesinin ısırıcı soğuğu kimseye rahat vermedi. 8
Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) ikinci adamı (devlet başkan yardımcısı, başbakan ve savunma bakanı, Dubai hükümdarı prens) Muhammed Bin Raşid El Mektum’un, yazıp/yazdırıp 2018 yılında yayımlattığı “Qıssati” (Hikâyem) isimli kitabı, aynı zamanda yönetici olarak onun yaşam öyküsüyle anılarını içermektedir.
Şeyh El Mektum, İran’daki şenliklere davetli olarak bizzat katılıp gözlemlerini kitabına kaydetmiştir:
Babamla birlikte ilk yurt dışı ziyaretim, İran’daki 2500’üncü yıl şenliklerine katılmak oldu. Şah, kendisini Şahlarşahı/İmparator unvanıyla tanıtmış, tavus nakışlı tahtına kurulmuştu. Henüz 11 yaşındaydım. Masal tadındaki şenlik için 100 milyon dolar harcanmıştı ki, o tarihte bu hayli yüksek bir meblağdı.
Dünyanın dört bir yanından kral, devlet başkanı, cumhurbaşkanı, başbakan vs davet edilmiş; onlar ve aileleri için 59 büyük otağ, 160 feddanlık (1 fedan: 4 bin 200 metrekare) geniş alana kurulmuştu. Orta yerde devasa üç kral otağı eşi benzeri olmayan bir bahçede kurulmuştu. Fransız aşçıları envai çeşit yemekler hazırlamışlardı.
Yiyecek ve içecekler, ünlü Limoges marka porselen tabaklar ile Bacarrat Cyristal marka kadehlerde servis edilmişti. Binlerce asker, Pers devri ordularının üniformalarını giyip geçit töreninde yürümüşlerdi. Pek beğenmiş, çok hoşnut kalmıştım.
Bu debdebeli gösteri, ülkemle İran’ın durumunu karşılaştırma konusunda bana bir ders oldu: İsrafın böylesi, Şah’ın gösteriş düşkünlüğü ile sıradan İranlıların yoksulluğu arasında büyük bir çelişki yaratmıştı. Nitekim Persepolis’ten arabayla ayrılırken yol üzerinde gördüğüm onlarca köy, elektrikten mahrumdu. Şah’ın kibirliliği ve ihtişamlı saraylardaki şatafatlı hayatı, onunla halkı arasında duvar örmüş, adeta aşılmaz bir uçurum yaratmıştı. 9
Doğal fırtınayı ucuz atlatan mağrur Şah, birkaç yıl sonra sokakları ve ülkeyi altüst edecek olan siyasal fırtınayla başa çıkamayınca, çok övündüğü makamını ve tavus motifli tahtını bırakıp yurtdışına çıkmak zorunda kaldı.
Son şaşaalı şenlik, 1979’da öldürücü bir darbeyle bitmişti.
Şenlik için harcanan toplam miktarın 100 ile 650 milyon veya 1 milyar dolar olduğu söylendi, yazılıp çizildi.
Mesela Schweizer Illustrierte dergisi “Bir milyar dolarlık kamping” başlığını atarken, Life dergisi “Yüzyılın partisi” ve Alman Stern dergisi “Bütün şölenlerin anası” manşetini uygun bulmuştu.
Altı yıl önceki Persepolis gezimde bana rehberlik eden Tebrizli Cengiz, şöyle demişti:
Hocam bu şenlikli şölen, Şah’ın başını yedi. Bol keseden harcamalar bir yana, onca yabancı devlet adamı ve kralın önünde kibirli bir tarzda kendisini krallar kralı ilan etmesi, başta Amerika ve İngiltere olmak üzere ilgili devletlerin hoşuna gitmedi. Daha sonra İran halkı ayaklanınca, bu devletlerden hiçbiri ona sahip çıkmadı. Böylece kendisiyle birlikte gösterişli tahtı ve tacı da devrilip gitti.
Kaynakça:
1-) محمدرضا پهلوی – ویکیپدیا، دانشنامهٔ آزاد- Wikipedia Farsça, 4 Ocak 2021 güncellemesi.
2-) Vikipedi, “Fevziye Fuad” maddesi. 4 Ocak 2021 tarihli güncelleme. Ayrıca bkz. CIA Intelligens Report: Centers of Power in Iran, Mayıs 1972.
3-) Vikipedi, “Süreyya İsfendiyari Bahtiyari” ve “Farah Pehlevi” maddeleri.
4-) Stephen Kinzer’in New York Times gazetesindeki yazısından çevirip aktaran Milliyet, “Bir Hanedanın Hazin Hikayesi”, 6 Kasım 2011.
5-) Yusuf Sami Kamadan, “Şah’ın Son Tangosu”. Mecra sitesi, 19 Kasım 20120.
6-) وليمة الشاه الأخيرة – حسام عبد الكريم, El Ahbar gazetesi, 27 Kasım 2020
7-) Kutlamaların ayrıntıları için şu kaynaklara bakılabilir: Wikipedia Fransızca, «Célébration du 2 500e anniversaire de la fondation de l’empire perse» maddesi. Wikipedia İngilizce, 2,500-year celebration of the Persian Empire, 5 Ocak 2021 güncellemesi. Martin Beglinger, Amazing Feast: The most expensive party ever”, Alimentarium sitesi, 14 Mayıs 2014.
😎 A magnificent picture of the Banqueting Hall of the Tent City of Persepolis, www.angelfire.com.
9-) Şeyh Muhammed bin Raşid El Mektum, “Qıssati: Melik-ul Muluk” (Hayatım: Şahlar Şahı) bölümü.
© The Independentturkis