Faik Bulut
Kolaj: Independent Türkçe
Seqiz doğumlu Kürt kızı Mehsa Jîna Emini‘nin 22 Eylül’de “ahlak polisi” tarafından karakolda darp edilerek katledilmesi üzerine İran‘ın 50-60 (şimdi 180) şehrinde ve birçok eyaletinde ardı sıra protestolar başladı.
Gerek toplumsal ve siyasal tahakküm nedeniyle gerekse örtünme tarzı gerekçesiyle kadınlara uygulanan çok yönlü baskılara maruz bırakılan çeşitli etnik topluluklar işçi ve öğrenciler demokrasi, özgürlük ve eşitlik için sokağa indiler.
İranlı kadınlar ve dünyanın farklı ülkelerindeki hemcinsleri, protesto ve dayanışma babından saçlarını kesmeye başladılar.
Brüksel’de İran Büyükelçiliği önünde protesto için saçını kesen İranlı bir kadın / Fotoğraf: AFP
Görülüyor ki kadınların saç, örtünme (tesettür), başı açık olma meselesi diğer sosyal/siyasal sorunlarla iç içe olup, erkek egemen toplumlarda iktidar ve tahakküm meselesiyle yakından ilintilidir.
Mehsa J. Emini’nin katlini protesto için İranlı bir erkek saçını tıraş ediyor, Brüksel / Fotoğraf: AFP
Saç meselesini güncel kılan birkaç münasebetten de bahsetmem gerek:
Bangladeşli kadın Nazıma Han, 2013 Şubat ayının başında “Dünya Başörtüsü Günü” adıyla bir girişim başlatmıştı.
Buna karşı çıkanlar ise aynı tarihi “Başörtüsüzlük Günü” başlangıcı yaptılar.
Birincinin maksadı, başörtülü kadınlara yapılan baskılara dikkati çekmek; ikincisininki de başı açık kadınları örtünmeye zorlayan çevre ve ülkelerin zorbalıklarını teşhir etmektir.
İranlı kadınlar, protesto babından saçlarının yarısı görülecek tarzda başörtülüler / Fotoğraf: AFP
Amerikalılar, her yıl 1 Ekim gününde ülke çapında saç şöleni düzenliyorlar. Saçlarına bakıp özen gösteren ve çekicilik kazandıran herkese şükran borcunu dile getiriyorlar.
9 Mart ise en acayip/sıra dışı kadın kuaförler ile mankenlerin günü olarak biliniyor. Buna “Çılgın Saçlar Günü” deniliyor.
Çinli bir kadın, 2 metrelik saçıyla Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi. Kendisine “Çinli Rapunzel” lakabı takıldı.
“Çinli Rapunzel” diye anılan kadının saçları 2 metre
Biz, bu münasebetle saç uzatma ile kesme geleneğinin evrensel ve inançsal anlamı üzerinde duracağız.
I. Eski çağlarda saçın simgeleştirmesi ve anlamlandırılması:
Tarih boyunca saç, farklı anlamları simgeleyen bir nesne olmuştur. Sağlık ve estetik açıdan ön plana çıkan uzun saç bırakma adeti, hemen bütün kültürlerde hem kadın hem erkek için şıklık, özgürlük ve zenginlik olarak kabul edildi.
Bozkır kültürleri, Japonya, Mora, Kuzey Avrupa gibi bölgelerde kısa saç kölelere has bir özellikti ve saçını kesmek bir insana yapılabilecek en ciddi hakaretlerden biriydi.
Yunan tanrı ve tanrıçalarının hemen hepsi uzun saçlı tasvir edilmişti, mitolojik kahramanların tümü uzun saçlıydılar.
Filozoflar, şairler, yüksek statülü tüm meslek erbapları, din adamları, krallar, kraliçeler daima uzun saçlıdırlar…
Eski Mısır’da saçlara takılan aksesuarlar ön plana çıkardı; erkeklerin ise başı tıraşlıydı veya tek zülüflü saçları vardı.
Firavun döneminde Mısır’da saçları kökünden kesip peruk takmak gibi bir âdet var ve saç resmen pis bir vücut parçası olarak görülüyor…
Yahudilik’te başın yan taraflarında şakak ve favori bölgesinde bulunan saçların kesilmesi (Levililer, 19/27) yasaklanmıştı.
Erkeklerde gücü simgeleyen saç, İncil’de Samson ve Dilayla’nın hikâyesinde bile anlatılmıştır.
Samson’un, İsraillilerin lideri olarak Tanrı tarafından seçildiğine inanılırdı. Hiç kesmediği uzun saçları, ona doğaüstü güçler verirdi.
Bu sırrını bilen tek kişi ise aşkı Dilayla idi. Ancak Dilayla, bir gün sevdiği adama ihanet ederek düşmanlarına casusluk yaptı.
Bir gece onun saçlarını keserek tüm gücünü çaldı. Böylece Samson, düşmanları tarafından yakalanabildi.
Milattan önce 8’inci yüzyılda Kuzey Avrupa’da yaşayan Kelt toplumunda saçlar özellikle uzatılırdı. Bu, bir erkek için gücün, bir kadın için de doğurganlığın ifadesi idi.
Antik dönemde Yunanlılar, hayatın kaynağı saydıklarından mümkün olduğunca saçın uzamasına özen gösterirlerdi.
Onlara göre saç, sadece kurban edilmek ve adamak maksadıyla kesilebilirdi. Kadınlar saçlarını altın, gümüş ve gül çelenklerle süslerlerdi. Erkekler ise omuzlarına kadar uzatırlardı.
Klasik Yunan döneminde (M.Ö. 500-400) kıvırcık saçlar yalnızca günün modası değil, aynı zamanda yaşama ait davranışın da göstergesiydi.
Bukleli saçlar, devinim, değişim, özgürlük ve yaşama mutluluğunun simgesi olarak kabul edilirdi.
Saç bir bedduanın işareti olarak da tarihe geçmiştir. Yunan mitolojisinde yer alan Medusa güzel bir kadındı ve Athena’nın tapınağında Poseidon ile aşk yaşamıştı.
Buna sinirlenen Athena ise Medusa’yı çirkin yüzlü bir heykele, o muhteşem kıvırcık saçlarını da yılanlara çevirmişti. Ona bakan her erkek taşa dönüşüyordu.
Ahameniş Büyük İmparatoru Cyrus (Kurus) va maiyeti uzun saçlı tasvir edilmiştir
İran’daki Ahameniş Hanedanı’nın büyük imparatorlarından Cyrus (Yaşlı veya Büyük Kiros) ile maiyetindeki erkekleri gösteren ve bir kabartmadan çalışılmış çizimde uzun saç, kıyafet ve takıların antik dünyada sosyal olarak ne kadar belirleyici olduğu gösteriliyor.
Romalılar saç konusunda Yunan’dan çok etkilenerek peruk ya da benzeri şeyler kullandılar. Muhtemel bir etkilenme de Cermen toplumundan olmalıdır. Romalı erkekler, Cumhuriyet döneminde uzun saçlı ve sakallıydılar.
Roma’nın tanıştırdığı erkekte kısa saç kültürü, Akdeniz çevresinde yavaşça yayıldı. Hıristiyanlığın alt tabakalarca benimsenmesiyle birlikte kısa saç, bu dinin sembolü oluverdi. Katolik kilisesinin kısa saçı savunan bazı resmi duyuru ve bildirimleri belgelidir.
Doğu Hıristiyanları kısa saçı hiç benimsemediler.
Uzun saç, Asya’nın hemen her tarafında yaygın bir gelenek idi. Çin’de ergenliğe girmiş çocukların saçını kesmek modern zamanlara kadar ceza sebebiydi.
Buda, birçokları tarafından uzun saçlı tasvir edilir. Kaynak: evrimagaci.org
Buda’nın uzun saçlı ve son derece gösterişli temsil edildiği çeşitli tasvir ve heykelleri mevcuttur. Buna rağmen Buda’nın ardılı rahipler, saçın gösterişli bir vücut parçası olarak egoyu, kibri ve kötücül düşünceleri desteklediği iddiasındaydılar.
Hindiçin coğrafyasında Budizm, toplumun gelenek ve görenekleriyle iç içe geçmiş olmasından ötürü kadınlar tarih boyunca asla saçlarını kazıtmaz ve kısaltmazlardı.
Dürzî din adamları saçlarını dipten kazıtır ama bıyık kesmezler / Görsel: ORDAF
II. Ortaçağ’da saç uzatma ve anlamlandırılması
Orta Çağ Asyası’nda kellik (saçı derinden kazıma/kazıtma) bir bakıma münzevi bir hayat tercihinin ve dinselliğinin simgesi sayılır.
İslam toplumlarındaki tasavvuf erbabı veya Bâtinî dervişlerin önemli bir bölüğü de bu haldeydiler.
Japon inancında samuray liderlerinin bazıları saç kazıtmayı tercih etmiştir. Siyasal iştah ve karizma kaygısı güden tüm Asya liderleri uzun saçlılığı yeğlemiştir.
İslam’da da uzun saç yaygındı ve hatta bir görüşe göre peygamber sünneti diye kabul edildi.
“Hazreti Peygamber, o devirde erkeklerin uzatması âdet olduğu miktarda, yani arkadan boynuna, yandan kulakları üzerine düşecek kadar uzatmıştır.”
1700’lü yıllarda Hindistan’da Hanefi mezhebinin akaidine göre yazılmış Fetâvâ-i Hindiyye’ kitabında deniliyor ki:
Erkeğin saçını iki tarafa taraması veya tıraş etmesi sünnettir. Bir erkeğin, saçını örmeden, kulak ortası ve omuz başına kadar uzatması caizdir. Uzayan kısmı büker ve örerse, mekruhtur. Bu hâl, kâfirlere benzemektir. Örgüsüz olsa bile saçın daha fazla uzaması, kadınlara benzemek olacağından mekruhtur.
Hindistan’da tanrılara adanan anne ve kızının saçı
11 veya 13’üncü yüzyıldan kalma ve kesinlik kazanmamış bir İngiliz efsanesine göre; İngiliz soylusu, Mercia Kontu Leofric’in eşi Kontes Lady Godiva, kocasının uyguladığı baskıcı vergilendirmenin geri alınmasını sağlamak için Coventry sokaklarında sadece uzun saçlarıyla örtünerek çıplak bir şekilde ata binerek kent boyunca geçiş yapmıştı.
Bu eylem amacına ulaşmış, Lord Leofric, halka dayattığı verileri düşürmüştü. Lady Godiva ise cesareti, kararlılığı ve saflığından dolayı özgürlüğün simgesi haline gelmişti.
Jan Dark (Jeanne d’Arc), erkek askerlerin muhtemel taciz ve tecavüzünden korunabilmek maksadıyla saçlarını kısaltıp erkek giysisiyle cepheye gitmiştir.
Fransız kadın oyuncular, İranlı hemcinsleri için saçlarını kesiyorlar
İstilacı İngiliz askerlerine kök söktüren bir Fransızcı direnişçi kadın, İngiliz yanlısı Katolik Beuavais) Kilisesi Piskoposu Pierre Couchon başkanlığındaki engizisyon mahkemesi tarafından “erkek giysileri giyip savaşan ve gaipten sesler duyan bir kâfir” olmak ithamıyla 19 yaşındayken 30 Mayıs 1431 tarihinde diri diri yakılmıştır.
Buna rağmen 60 yıl sonra “Azize” ilan edilen J. D’Arc özgür, bağımsız ve cesur Fransız kadınının simgesi haline gelmişti.
Jan Dark, kısa saçı ve erkek kıyafeti yüzünden Kilise tarafından yakılarak yok edildi
18’inci yüzyılda Kraliçe Elizabeth uzun kıvırcık saçıyla ün salmış. Yaşının ilerlemesinden ötürü seyrekleşen saçlarının görünmemesi için, onun yaklaşık kahverengi ve kırmızı renkli 100 kadar peruk koleksiyonu yaptığı rivayet edilir.
Fransız Kralı Luis, henüz 20 yaşındayken saç dökülmesine maruz kalınca, 13 farklı peruk takardı.
Ortaçağda zenginleri farklı tarzlarda yapılmış kıvrımlı ve uzun peruklara meraklıydılar. Aristokrat hanımları, derli toplu ve kabarık saçlarıyla bilinirlerdi. Büyücü kadınlar ise genellikle uzun ve düz saçlıydılar.
Etnik Amerikan yerlileri bugün bile saçlarını kesmeyi onursuzluk ve yozlaşma olarak görürler.
Afrika’daki “dreadlock” rasta (orijinal saçlarını taramamak bazen de kirden oluşan saç modeli) kültürü halen yaygındır. Uzun saç bırakıp örgülerle bağlamak ritüel düzeyinde değeri olan bir kültür parçasıdır.
III. Saç kesmenin nedenleri ve anlamları
Örneklere bir masal ile başlayalım:
Eski Almanya’da “Kule’deki Bakire” lakabıyla bilinen Rapunzel, anlatılan masala göre kapatıldığı kulede bile sevgilisiyle buluşuyormuş.
Uzun saçlarını kulenin penceresinden sarkıtıyor, ona tutunup tırmanan gönüldeşi de muradına erebiliyormuş. Bunun üzerine büyücü kadın, ceza olarak Rapunzel’in saçlarını kesmiş.
Gezginci ve araştırmacı Bilgehan Karaca’nın konu hakkındaki bir makalesine göre; Avrupalı Şövalyelerin uzun saçlı olması ve yaverlerinin mutlaka onlardan daha kısa saçlı olmaları kesin gerekli görülen bir saygı unsuruydu.
MS. 160-225 yılları arasında yaşamış olan Kilise Babası Tertullianus, kadınların saçlarına dikkat çekmeyi bırakmalarını ve Tanrı’nın emrettiği gibi örtü ile kapatmalarını söyler.
Orta Çağ Avrupası’nda saça yönelik yaklaşımların temeli İncil metinlerine dayanmaktadır. Örneğin Pavlus’un Korintlilere 1. mektubunda (11:14-15) “Erkeğin uzun saçlı olması onu küçük düşürür, kadının uzun saçlı olması onu yüceltir çünkü saç kadına örtü olarak verilmiştir” deniyor.
5 ve 8’inci yüzyıllar arasında bugünkü Fransa ve Almanya arasında bulunan bölgede hüküm sürmüş Frank hanedanı Merovenjler arasında uzun saç makbuldü zaten kendileri “reges criniti” (uzun saçlı krallar) olarak bilinirler.
Doğuştan özgür bir erkek ya da kız çocuğun saçını ebeveynlerinin izni olmadan kesmek suçtu. Onlarda uzun saç, köle ile özgürü ayırt ediyordu.
Canterbury Başpiskoposu Anselm, erkekleri “kızlar gibi saç uzatıyorlar” diye suçlamaktadır. İngiltere Kralı I. Henry’nin saray mensupları da uzun saçlıydı.
Kraliyet ailelerinin çoğunda saç kesme kültürü yoktu. Özellikle kilise desteğine politik olarak ihtiyaç duyan krallar, örneğin İngiliz kralı II. Aethelred, saçlarını taht oyunları kapsamında ruhbanın desteğine ihtiyaç duyduğu bir dönemde kesmek durumunda kaldı.
Katolik kilisesi ile ilişkisi olanlar, tüccarlar, zanaatkârlar, doğrudan kiliseye bağımlı bir ekonomik hayatı olan köylü ve serf sınıfı saçlarını kısa bırakırdı.
1640-1650 İngiliz İç Savaşı’nı kilise yanlısı dindarların kazanmasından sonra kısa saç taraftarı dinî görüş güç kazandı ve ‘uzun saçlı (kilise görüşlerini az önemseyen) erkeklerin askerlik görevini iyi yapamayacağı’ görüşü orduda kabul görür oldu.
Ordudaki askerlerin saç ve sakallarının tıraş edilme âdeti İngiliz ordusundan çıkıp önce Amerika’ya, sonra Prusya’ya, sonra da bu ana askerî ekollerden dünyanın her yerindeki ordulara yayıldı. Osmanlıların askerî giyim reformu da Prusya etkisindedir.
Dolayısıyla askerlik yapan ‘maço’ erkeğin sembolü kısa saç, üniforma ve tıraşlı yüz olarak görülmeye başladı.
Uzun saçlı, sakallı ve salaş giyimli erkekler ancak askerlik mesleğinden ve erkeksi beden gücünden uzak mesleklerle uğraşanlar, mesela akademisyenler, müzisyenler, şairler gibi sosyoekonomik statüsü düşük erkekler olarak görülmeye başladı.
Okuryazar çevrelerde uzun saçlı erkek ikonik olarak barbar kültürlerle özdeşleştirildi.
İspanyol ordusunda kısa saçlılık âdeti Franco rejimine dek benimsenemedi. Japonya’da ancak Meiji reformlarıyla ve oldukça sancılı bir şekilde kısa saç kabul edildi.
Çin’de 1960’larda bile erkeklerin uzun saçlı olmasını yasaklayan yasalara ihtiyaç duyuluyordu.
İran’da sanayileşme dönemine dek uzun saç âdeti devam etti ve özellikle Şii dinî görevli tabakası saç kesmeyi alenen reddetti.
İranlı liseli kızların başörtüsü protestosu
Günümüzün protestocularından olan pank (Punk)çılar, burjuva tarzı yaşamı protesto etmek için, saçlarını başkaldırının bir sembolü olarak değişik şekillerde kestirip şok edici renklere boyarlar.
1960’lı yıllarda kadınlar, kurtuluşun simgesi olarak kısa kesilmiş, düz ve basit saç şeklini benimsediler. Bu, kadınsı davranışları ihmal etmeden, erkeklerle eşitliğin sembolüydü.
Uzun saçlı müzisyenler, yaptıkları müziği anlatan devrim niteliğindeki müziksel saç, ilk kez 1967 yılında New York’ta sahnelendi.
Bestelerinin çoğu günümüzde de geçerli olan ahlaki değerleri, cinselliği, ırkçılığı, şiddeti ve sosyal kabulü sorguluyordu.
İran’da protesto ve saç kesme eylemi
IV. İnançsal bir buyruk olarak uzun ve örtülü saçlar
Hıristiyanlık’ta uzun salık saç bakireliğin sembolüydü yani evlenebilirliğin, gençliğin göstergesiydi ama aynı zamanda cinsel çağrışımları nedeniyle hoş karşılanmıyordu.
Evlilik törenlerinde saçlar örülüyordu ve bu kadının statüsünün değiştiğini gösteriyordu.
Esasen Meryem Ana tasvirleri de bunu açıkça göstermektedir: O, İsa’ya hamile olduğunda, doğumda ve ölümde başı sıkı sıkıya kapalıdır. Çünkü büyülerde kullanılan olağanüstü bir güce sahip olduğu düşünülmüştür. Erkek egemen toplumlarda da bu güçten korkarak kadının saçını örtme gayreti içine girilmiştir.
Hz. Meryem’in (Hz. İsa’nın annesi) bütün tasvirleri başörtülü
Roma’da da böyleydi, evlilik törenlerinde kadının saçı örtülürdü. Zaten Latince kadının evlenmesi anlamına gelen “nubo” fiilinin ilk anlamı “örtmek”tir, edebi olarak kendini örtmek için kullanılır.
Bazı Latince sözlüklere göre “nubes” (bulut) ile aynı kökten gelmektedir. Böylece kadın, evli olduğunu belli etmek için başını örterdi.
Roma dönemi kadınlarının saçları
Aslında Orta Çağ Avrupası’nda kadınlar ve rahibeler neredeyse tamamen başlarını örtüyorlardı.
Katolikliğin azizlerinden St. Paul, başörtüsü hakkında şu açıklamada bulunuyor:
Her erkeğin başı İsa, her kadının başı erkek ve İsa’ nın başı ise Tanrıdır. Erkek Tanrı’nın şanı ve çehresidir. Fakat kadın, erkeğin şanıdır. Başı örtülü olarak dua eden veyahut peygamberlik eden her erkek, başını küçük düşürür. Fakat başı örtüsüz olarak dua eden her kadın, başını küçük düşürür.
Kadın örtünmüyorsa saçı da kesilsin; kadına saç kesmek veyahut tıraş etmek ayıp ise, örtünsün. Çünkü kadın erkeğin izzetidir. Çünkü erkek kadın için değil, fakat kadın erkek için yaratıldı.(Korintoslulara 1. mektup)
V. Matem ve saç kesme geleneği
Matem, süresi ve uygulanma biçimi bakımından kültürden kültüre değişiklik göstermekle beraber üzüntüyü ifadede herkes için aynı olan belirli davranış biçimleri söz konusudur.
Eğlence sayılabilecek etkinliklerden kaçınmak, ağlamak ve yas tutmak, oturup kalmak, sessizliğe bürünmek, elbiselerini yırtmak, siyah elbiseler giymek, yüzünü örtmek, saçlarını kesmek veya saçını sakalını uzatmak, yemekten içmekten kesilmek matemi belirten başlıca hareket şekilleridir.
Eyyûb peygamber, Eski Ahid’in bildirdiğine göre çoluk çocuğu ölüp malı mülkü yok olunca kaftanını yırtmış, saçlarını kesmiştir; kendisini teselliye gelen üç dostu da seslerini yükseltip ağlamıştır. Bunlar da kaftanlarını yırtmışlar, başları üzerine toprak saçmışlar… (Eyub, 1/13-2/13).
Kitâb-ı Mukaddes’te Peygamber Hezekiel’e matem kuralları hakkında bilgi verilmekte (Hezekiel, 24/16-17); ayrıca elbiseyi yırtma, çula sarılma, yere oturma, başa kül serpme gibi tasvip edilen veya bedeni kesme, saçı yolma gibi tasvip edilmeyen matem türleri zikredilmektedir (The Oxford Dictionary of the Jewish Religion, s. 484-485).
Kitâb-ı Mukaddes’te en çok geçen matem türü elbiseleri yırtmaktır. Bu uygulama sadece İbrânîler’e has olmayıp Asurlular’da (Judith, 14/14), Persler’de (Ester, 4/1), Grekler’de ve Romalılar’da da vardı.
Peygamber Musa, özel sebeplerle elbise yırtmayı Harun ile çocuklarına yasaklamıştır (Levililer, 10/6), ancak Yahudi tarihinde bu uygulama ile sık karşılaşılmaktadır.
Göktürkler’de de benzer adetler geçerliydi.
Cermen kadınlarının Tanrı’ya saç kurban ettikleri de bilinmektedir.
Ortaçağ Hıristiyan din adamlarının genellikle saçlarının tamamını ya da bir kısmını tıraş ettiklerini biliyoruz. Kafa/saç tıraşı dünyevi isteklerden vazgeçme idi, bir tür fedakârlıktı.
Ayrıca bu tıraş kimilerine göre hem deliliğe iyi geliyor hem de din adamını diğerlerinden ayırıyordu.
Ortaçağ’da Avrupalı rahiplerin saç tarzı / Görsel: akademiktarihtr.com
Aslında kafa tıraşı rahibelik yemini eden kadınlar için de geçerliydi. Muhtemelen en ünlü örneği Assisili Azize Clare idi.
Kadın saçı günahla ilişkilendirildiği için tıraş olmak ya da kısa saç rahibeler için uygundu ya da saçın tamamen örtülmesi gerekiyordu.
Yine Pavlus’un Korintlilere 1. mektubunda (11:5-10) başı açık dua eden her kadının başını küçük düşürdüğü, kadın başını açarsa saçını kestirmesi gerektiği ama saçını kestirmesi ya da tıraş etmesi ayıpsa örtünmesi tavsiye edilmektedir.
İlginç şekilde erkek gibi görünmek için takma sakal takan rahibeler de vardı.
Zina eden kadınların (rahibe de olabilir) saçları tıraş ediliyor ve bir müzisyen takımı eşliğinde sokakta gezdiriliyordu.
Yine ticaret kurallarını ihlal eden bir hayat kadınının saç bukleleri kesilirdi. Saç kaybı kadınlar için onursuzluktu. Bu tür cezalar kadınlar için çok inciticiydi.
Aslında hemen her toplumda zina ve benzeri yüz kızartıcı suç işleyen kadınların saçları kesilip kazınabiliyordu.
Erkeklerde de saç kesilmesi, ceza ve sürgün demekti. Tahttan indirilen kralın tıraş edilip manastıra gönderilmesi buna örnek olarak gösterilebilir.
Dindar Louis emre itaat etmeyen kölelerin çıplakken dövülmesini ve saçının tıraş edilmesini emretmektedir.
Karolenjlerde çok yaygın olan saç kesme cezaları kişinin onurunu zedelemeyi hedeflemektedir.
9’uncu yüzyıla ait bir kanunnamede (Capitula Remedii) halk içinde bulunan sihirbaz ve kâfirlerin, başına zift dökülüp bir eşeğin üzerinde dövülerek köylerde gezdirilmeden önce saçlarının tıraş edilmesi belirtilmektedir.
Saç tıraş etme cezası suikast düzenleyenlere de verilebiliyordu. Bu tip cezalar, genelde özgür olmayanlara verilmekle birlikte, halkın da görebildiği cezalar olduğu için, Erken Orta Çağ Avrupası’nda çok tercih ediliyordu.
VI. Kürt (Sünni, Alevi ve Êzîdî) toplumunda farklı bir gelenek örneği:
Kürt toplumunda kadınlı, erkekli saç uzatmak ve örgü yapmak, çok eski bir gelenektir.
Saç uzatmada olduğu gibi, icabında matem ve şîna giran (büyük yas) esnasında saçlarını kesme edimi de bir acının ifadesidir. Yas dışında kadınların saç kesmesi hoş karşılanmazdı.
Erkek çocukların bile saçları gelişi güzel kesilmez; oğlan belli bir yaşa gelince saç kesme töreni, ailenin en büyüğünün gözetiminde yapılan ayin uyarınca gerçekleşirdi.
Oğlan delikanlı çağına gelince saçını kesip kesmemeye kendisi karar verebilirdi.
2018’de IŞİD’in elinde olmasından ötürü protesto için saçını kesmiş Êzîdî kadını / Görsel: Gazete Duvar
Kadim zamanlarda saçını uzatma geleneği hem erkek hem de kadınlarda vardı.
Bilhassa Êzdayî (Êzîdîlik) inancı taşıyan erkekler ile kadınlar, örgü haline getirdikleri saçlarını başın iki yanından omuzlara sarkıtırlardı. Saç örgüsü her iki cinsin saygınlığı, itibarı ve onurunun simgesiydi.
Kadınlar veya saçını uzatmış erkekler, musibet-felaket anlarında, mesela bir yakınlarını kaybettiklerinde, ciddi bir toplumsal travma yaşadıklarında (sürgün, kıran, katliam, deprem, sel baskını vs) yas ve dayanışma ifadesi olarak saçlarından bir örgü veya örgülerin tamamını keserlerdi.
Kesilen saç örgüleri bazen kaybedilen kişinin mezar taşına bağlanır, bazen de yas tutulan evin damına yahut dikilen bir ağaca asılır, kimi zamanda ise temiz bir bez parçası veya mendilin içine konup ömür boyu saklanırdı.
Êzîdî kadını, nişanlısının yasında saçı örgüsünü kesip bir taşa bağlamış
Abdullah Ramazan’ın yazısında görüşüne başvurduğu Êzîdî Demokrasi ve Özgürlük Hareketi (TEVDA) Meclis Üyesi Şirin İsmail Ali, Irak’ta Musul kentine bağlı Şengal yöresinde yaşayan Êzîdî inançlı Kürt toplumunun saç kesme ritüllerini anlatırken şöyle diyor:
Yas tutan kadına ‘porkur’ (saçı kesik) denir hala. Aşiret ve aile sevgisinin derinliğini gösterir. Çekilen acı ile tutulan yasın kadınlar açısından bu deyimin simgesel manası şudur: Bundan böyle kadınlığımı toprağa gömüyorum.
Tanığıyım; aynı kavram (por kur) sadece Ezîdîler arasında değil, Sünni ve Alevi Kürt toplumunda da benzer biçim ve içerikle gelenek olarak devam etmektedir.
Çocukluk ve ergenlik dönemimde bizzat tanık olduğumdan iyi hatırlıyorum. Bizim Serhat (Kars, Ardahan, Iğdır, Ağrı gibi) bölgesindeki Kürt köylerinde yaşanan bireysel ve toplumsal trajik olaylardan sonra kadınlar saçlarını yolar veya keserlerdi.
Yüzlerini tırmalayarak yaralayanlar da olurdu. Aşiret ve akrabadan birinin ölümünü duyan kadınlar, o gün üzerindeki elbiseleri hemen çıkarıp ters giyer ve saçlarını (zülüf yahut örgülerini) keserlerdi.
Eğer giyilmiş olan elbise fazlasıyla parlak (beyaz, sarı, kırmızı, allı güllü) ise, evine gidip başta siyah olmak üzere koyu ve mat renkli fistanlarını ters giyip 20 ile 40 gün kadar onu çıkarmazlardı.
Günümüz kadınlarının örtünme veya örtünmeme tercihlerine ışık tutacağı ve erkek-kadın ayırmadan toplumun tüm kesimlerinin sosyal, siyasal ve ekonomik özgürlüklerini kazanmaları noktasında yararlı olacağı umuduyla insanlığın bu zamana kadar yaşadığı tecrübelere dair bilgileri paylaşmış oldum.
Kaynakça:
1. Bilgehan Karaca, “Uzun Saçın Kısa Tarihi: İnsanlar Neden Uzun Saç Bırakıyor?”, 11 Mart 2019. https://evrimagaci.org/uzun-sacin-kisa-tarihi-insanlar-neden-uzun-sac-birakiyor-7508,
2. Victoria Sherrow, Encyclopedia Of Hair: A Cultural History, 2006. ISBN: 0313331456. Yayınevi: Greenwood Press.
3. Alton Douglas, Dennis Moore ve Jo Douglas, Coventry: A Century of News, Şubat 1991.
4. Doç. Dr. Özlem Genç, “Ortaçağ’da Saç, Sakal, Bıyık” https://www.akademiktarihtr.com/ortacagdasacsakal/, 31 Mart 2021
5. https://www.facebook.com/PassionKuafor/posts/429264647132682/, 19 Ekim 2012.
6. https://dinisualler.com/muhtelif-meseleler/erkeklerin-sac-uzatmasi-caiz-mi/
7. https://islamansiklopedisi.org.tr/matem, 28.cilt, yıl 2003.
8. Ünver Günay-Harun Güngör, Türk Din Tarihi.
9. https://www.gazetevatan.com/gundem/incildeki-basortu-emri-150666, 29 Eylül 2021.
10. https://www.tigrishaber.com/sac-kesme-ve-mahsa-amini-80845h.htm, 24 Eylül 2022
© The Independentturkish