
Forbes dergisinin hazırladığı dünya milyarderleri listesinde bu yıl 3 binin biraz üzerinde kişi yer alıyor ve toplam servetleri 16 trilyon dolar olarak gerçekleşti. Bu rakam, geçen yıla göre 2 trilyon dolar daha fazla. Bu rakam, ABD ve Çin hariç dünyadaki tüm ülkelerin gayri safi yurtiçi hasılasından daha büyük. Forbes bu temelde iki özel liste yayınlıyor: 100 milyar doların üzerinde net servete sahip, 13’ü Amerikalı olmak üzere 15 milyarderin listesi; Trump Yönetimi’nin 10 milyarderinin.
Listenin başında, Forbes tarafından şu şekilde tanıtılan Hükümet Verimliliği Departmanı başkanı Elon Musk yer alıyor: “Trump’ın seçim kampanyasına yaklaşık 300 milyon dolar harcayan dünyanın en zengin adamı, daha önce Hillary Clinton dahil Demokratları destekledi. Geçtiğimiz yıldan bu yana, zaten muazzam olan serveti %75 veya 147 milyar dolar arttı. Seçimlerden Aralık ayına kadar %90’lık bir artış gören ve çökmeden önce elektrikli otomobil üreticisi Tesla, geçen yılın listesine göre %50 arttı. Şimdi, Musk’ın en büyük varlığı, %42’sine sahip olduğu roket ve uydu şirketi SpaceX: değeri 350 milyar dolar, geçen yıla göre neredeyse iki katına çıktı.
İkinci sırada, İtalya’ya atanan büyükelçi Tilman Fertitta (İtalyan asıllı), “Rockets’ın (basketbol şampiyonasındaki 30 takımdan biri), yüzlerce restoranın, sekiz Golden Nuggets kumarhanesinin ve Wynn Resorts’un (büyük otel-kumarhanelerin sahipleri) %10’unun sahibi” yer alıyor. Üçüncü sırada ise “geçtiğimiz yıl servetini iki katına çıkaran, yatırımcıları çeken şirketlerinden birine ait olan sosyal ağ Truth Social ve siyasi geri dönüşünün körüklediği kripto para birimlerinin artan değeri sayesinde servetini 2,3 milyar dolardan 5,1 milyar dolara çıkaran baş milyarder” Başkan Donald Trump yer alıyor. Trump yönetimindeki diğer milyarderler arasında Pentagon’un başkan yardımcısı Stephen Feinberg, ticaret bakanı Howard Lutnick, eğitim bakanı Linda McMahon, NASA yöneticisi Jared Isaacman da yer alıyor.
Başkan Trump ayrıca büyük kripto para şirketlerinin liderlerini Beyaz Saray’a çağırarak, ABD’nin “Bitcoin süper gücü” olacağını duyurdu. Bu amaçla dünyanın en büyük kripto para birimi olan Bitcoin’in “stratejik rezervinin” oluşturulmasını emretti. Aynı zamanda 10 trilyon dolar sermayeli dünyanın en büyük yatırım fonu Black Rock ile bir anlaşmaya vardı: Black Rock, Hong Konglu Çinli milyarder Victor Li Tzar-kuoi’ye ait Panama Kanalı’nın uçlarındaki limanlar da dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanında 40’tan fazla limanı satın almak için 23 milyar dolar ödeyecek. Trump böylece Çin’e karşı “gümrük savaşları”nın yanı sıra “liman savaşları”nı da başlatmış oluyor.
Basın bültenimizde belgelediğimiz bu ve benzeri gerçekler, genel olarak sunulan senaryodan çok daha karmaşık bir senaryoyu anlatıyor. Her şeyden önce Trump’ın başlattığı “hak savaşı”nın ABD’nin büyük ekonomik gruplarını da etkilemesi dikkat çekiyor: Bunların arasında dünyanın dört bir yanından getirdiği parçaları kullanan ve bunları ağırlıklı olarak Çin’de monte eden Apple da var. Dolayısıyla ABD içinde büyük ekonomik ve güç grupları arasında sürekli bir iç çatışma yaşanıyor. Uluslararası alanda ise Trump yönetimi, “haklar savaşı” ile Batı’daki hakimiyetini güçlendirmeyi ve Rusya’nın yanı sıra Batılı güçlere yönelik saldırısını, Washington’ın gözünde ABD’nin hegemonik çıkarları açısından daha da fazla korku duyulan Çin’e yöneltmeyi amaçlıyor.
ABD’nin Çin’den ithalata uyguladığı gümrük vergilerinin yüzde 54 artmasıyla iPhone 16 Pro’nun üretim maliyeti 550 dolardan 847 dolara çıktı.
“Apple, elektronik üretiminin bir nesil boyunca mükemmelleştirildiği Çin’de öncelikle bir araya getirilen dünyanın dört bir yanından bileşenler kullanıyor. Sadece montaj sürecini Amerika Birleşik Devletleri’ne taşımak ne ekonomik ne de kolay. Sonuç olarak Apple, hisse senedi değerinin üç günde yaklaşık %25 düştüğünü gördü ve dünyanın en karlı şirketi statüsünü kaybetti.”
Manlio Dinucci
*mondialisation.ca