Reel sosyalizmin yaklaşık 30 yıl önce çökmesine karşın, Marksist sol olarak çöküş değil “yenilgi” demeyi seçtik. Bu nedenle yeniden toparlanmak için bir dizi uğraş verdik, SBP-BSP ve ÖDP gibi birlikler inşa ettik. “Yenilgi” dendiği için geçmişin devlet ve devrim stratejisi ve buna uygun örgütlenme sistematiği ( ufak tefek revizyonlar yapılsa da ) sürdürdük. Ne var ki, birlikler 10 yıl gibi kısa bir sürede iktidar yarışı nedeni ile dağıldı. Dağılanlar kendi partilerini kurdular. Günümüze değin 26 Marksist-Leninist-Troçkist parti üretildi. Partileşme süreci yaşayanlar ve illegal olanlarla birlikte sayı sanırım ellinin üzerinde. ( Anlayamadığım husus ise, Marksizmin 50-100 yoruma açık bir ideoloji mi olduğu?)
Her neyse; ben de 2000 yılına kadar sürecin içinde iken, “bir yerlerde büyük yanlışların olması gerekir ki yolumuzu bulamıyoruz” diye arayışa geçtim. Daha önceleri Troçki’yi bile hain diyenlere inat, alternatif okumalara giriştim. Anarşizmi bize vurdu-kırdı gibi öğretmişlerdi. Merakla okuyup anlamaya çalıştım. Öğrendim ki hiç de öyle değilmiş. Kısacası hemen hemen tamamına yakını yalanlarla bezeli resmi tarihleri bir kenara bırakarak resmi olmayan tarih okumalarına giriştim. “Toplumsal ekoloji ve Komünalizm” diyen Murray Bookchin’in bir sürü kitabını okudum.
Gün Zileli ile karşılaşmadan önce Yarılma ve Havarileradlı anı kitaplarını okumuştum. Gün’ün anı kitapları daha önce okuduklarımdan farklıydı. Gün, kendi tarafına değil her yöne yontmuştu keseriyle geçmişini ve yaşadıklarını. Çok geçmeden Özgür Üniversite’ deki seminer ve söyleşilerde karşılaşıp tanıştık. Sanırım 20 kadar çeviri ve kendi kitaplarını okudum. Geçen yıl yazdığı 1917-1918 Rusya’da Devrimden Parti Diktatörlüğüne adlı kitabını yayınlatacak yayınevi bulamayarak imece usulü yardımlaşa ile yayınladı kitabını. Oysa Gün bugüne kadar sanırım kendi kitapları ve çevirileri dahil 40-45 kitap yayınlattı yayınevlerine. Birden ne oldu ki yayın evleri Gün’ün kitaplarını yayınlamamakta söz birliği etmişler? demekten kendimi alamıyorum. Gün Sovyetler Birliği’nin 1918-1953 aralığını mercek altına aldığını söylediği Gulaklar ve Sartre İkilemi adını koyduğu bir kitap daha hazırlamış ve yine yayınevi aramakta.
Gün’ün resmi olmayan Sovyetler Birliği tarihi en azından bize yenilgi mi yoksa çöküş mü olduğunu gösteriyor. Marksist sol şayet çöküş olduğu kanaatine varırsa belki kendisini yenileyebilir. Aksi halde dipsiz bir kuyuda debelenip duracak.
Fikret Başkaya ‘da Marksist. Ama Fikret hoca ” Şayet Marks yaşasaydı Özyönetime dayalı komünler federasyonu burjuva devlet aygıtının yerini almalı” derdi diyor. Ben böyle Marksistlerin ancak geleceğin inşasında işlevli olabileceğini düşünüyorum ve herkesi Resmi olmayan tarih okumalarına davet ediyorum. Üstelik Gün o kadar çok kaynağı okuyucuların önüne sermiş ki yarısı bile doğru olsa bir değil iki kere okumaya değer diye düşünüyorum.
Başvurduğu kaynakları sıralarsam sanırım okumayı düşünenler kararlarını daha çabuk verirler.
Kimler yok ki? Slovaj Zizek – Rex A. Wade – VOLİN – China Mieville – Alxander Robinowitch – Fikret Başkaya – Paul Avrich – İ. Deutscher – Oskar Anweiler – Sukhanov – A. Kerenski – Bolşevik Parti Tarihi – Troçki – Maurice Brinton – Seth Singleton – Murray Bookchin – R.V. Daniels – Nicolas Werth – Ahmet İnsel – Mustafa Yılmaz – Lenin – Osorgin M. A. Vremena – Robert Canquest – Balabanot – Marcel Liebman – Emma Goldman – Viladimir Brovkin – Y. Doğan Çetinkaya – Foti Benlisoy – Ali Kar – Yusuf Zamir – Brinton – S.N. Prokopoviç – Marian Sawer – Stalin – Mehmet Gündüz – Cem Eroğlu – Metin Çulhaoğlu – Mahir Sayın – Richard Pipes.