Mehmet Torun – Maden Mühendisi
4 Aralık Dünya Madenciler Günü.
Rivayet odur ki; Roma İmparatorluğu zamanında babasının gazabından kaçarak, madencilerin çalışmakta olduğu bir mağaraya sığınan ve madenciler tarafından korunarak daha sonra azize kabul edilen Santa Barbara isimli birisi yaşamış. Nicomedia’da (İzmit kenti) zulümden maden ocağına kaçarak madencilere sığınan ve madencileri de koruyan Santa Barbara’nın dünya madencilerine armağan ettiği gündür 4 Aralık.
İnsanlık tarihi kadar eskilere dayanan madencilik, bugün bir avuç sermayedarın çıkarlarına hizmet etmekte. İnsanlığın ortak değerlerine el koyanlar, hiçbir sınıfın ve zümrenin emeği olmayan doğal kaynakları talan etmekte. Bunu yaparken bütün insani değerleri yok saymakta, acıları ve gözyaşlarını umursamamakta. Ölümler, sakat kalmalar egemenler için olağan bir durum haline gelmiş.
Madenler bir ülkenin emekçi halkının malı. Ama emperyalist-kapitalist düzen içinde madenler tümüyle emperyalistlerin ve yerli ortaklarının talanına sunulmuş. Emperyalistler bir şekilde geri kalmış ülkelerde maden çıkarma ayrıcalıkları elde eder. Bazen yerli egemen sınıflarla ortak olarak, bazen de tek başlarına madencilik alanına yatırım yaparlar. Ülkede ucuza ürettikleri madenleri yurt dışına aktarırlar böylece tüm halka ait olan doğal kaynaklar değerinin çok altında fiyatlarla emperyalistlerin ve ortaklarının eline geçer. Yoksul halkın yararına kullanılabilecek bu servetler, daha fazla sömürü için gerekli olan fonlarda kullanılır.
Samir Amin, 21. yüzyıl emperyalizminin 20. yüzyıldan farkını anlatırken önceleri merkez-çevre karşıtlığının sanayi sahibi olmak veya olmamaktan geçtiğini, günümüzde ise bunun dışında dünya sisteminin kontrolünü sağlayan beş tekelden birisinin “Gezegenin doğal kaynaklarına ulaşma ve kullanma tekeli” olduğunu söyler.
Anadolu coğrafyasının yerli ve yabancı sermayeli maden şirketleri arasında paylaşılması, emperyalist iş bölümüne göre gerçekleşen, büyük ölçekli mülksüzleştirme ve kaynak transferi stratejisidir. Endüstriyel ve enerji ham maddeleri, metalik madenler, nadir toprak elementleri gibi yeraltı kaynaklarının çıkarılmasının ve uluslararası pazara açılmasının kolaylaştırılması amacıyla madencilik faaliyetlerinin olduğu yerlerde yeni nesil sömürgeci pratikler, bölge halklarını toprağından ve suyundan eden çeşitli yöntemler uygulanır.
Bu tür vahşi madencilikte; çalışanın, ülke/yöre halkının, doğanın hiçbir önemi yoktur. Önemli olan kârdır. Esas olan sömürüdür. İnsan yaşamına ve çevreye hiçbir değer vermeksizin toprak altındaki mineraller çıkarılır. Uluslararası emperyalist şirketler genellikle yerli işbirlikçiler bulurlar. Onlarla birlikte sözde “ortaklık” kurarlar ama aslan payını alıp götürürler. İşbirlikçi şirket de kendi çapında kazanır. Kaybeden yoksul halklar olur. Kaynakları sömürülen ülkeler olur.
Santa Barbara bugün yaşasaydı, işi çok daha zor olurdu. Sadece madencileri koruması yetmezdi, doğayı ve çevreyi de talancılara karşı koruması gerekirdi.
4 Aralık’ın mücadele ve dayanışma günü olması dileğiyle…
*Birgünnet