Salı , 3 Aralık 2024

ARALIK AYI SEMİNERLERİMİZ BAŞLIYOR…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


−ARALIK AYI SEMİNERLERİMİZ BAŞLIYOR−

  • AKIL VAR MANTIK VAR

Levent SAFALI

Daha iyi düşünmek… fikirlerimizi sağlam temeller üzerine oturtmak… başkalarının fikirlerine hakkaniyetli bir şekilde yaklaşmak ve  analiz edebilmek…
Akıl var mantık var, ismini verdiğimiz bu seminer dizimizde yukarıdaki hedefleri gerçekleştirmeye çalışacağız.

“Kavramlar”dan “önermeler”e ve buradan da “argümanlar”a uzanan bu düşünsel etkinlikte, sağlıklı düşünmenin önündeki engelleri (“fallacy” ler) inceleyeceğiz.

Ayrıca seminerlerimiz de öğrendiğimiz konuların pratiğini de yapacağız.
Bu seminerler sonrasında, abur- cubur yaşanan hayatı temize çekmek, içinde yaşadığımız kargaşaya gerçeklikten kopmadan ve kendimizi kayırmadan, bakabilmek çok daha kolay olacak.

Gündelik sorunlardan, hayati kararlara kadar, yaşamın tüm alanlarında etkilerini göreceğiniz bir seminer dizisi.
Çok mu iddialı oldu ?
Ne yapalım… öyle çünkü !

−BAŞLAMA TARİHİ: 11 ARALIK PAZARTESİ – 19.00-20.00−


  • ÖZCÜLÜK VE VAROLUŞÇULUK

Levent SAFALI

Genelde birbirlerini karşısında konumlandırılan ve bağdaşmadığı düşünülen bu iki “düşünsel pozisyonu” ele alacağımız seminer dizimizde şansımızı zorlayıp bir kesişim kümesi de arayacağız.

Konumuz, belki ilk bakışta, felsefenin küflü raflarında unutulmuş ve sadece tarihsel önemi olan,  teknik bir ayrımı içeriyor zannedilebilir. Ama aksine son derece güncel ve her zihne lazım bir işlevsellik içeriyor.

Bir de pratiği olacak seminerlerimizin.

Hep birlikte: Demokrasi, Pijama, Dostluk, Oyun, Özgürlük, Adalet, Aşk, Yapay Zeka, Zaman, Deneme, Kıskançlık, Portmanto,  Satranç, Eşitlik vb kavramlara özcü ve varoluşçu açılardan yaklaşmaya çalışacağız.

−BAŞLAMA TARİHİ: 11 ARALIK PAZARTESİ – 20.15- 21.15−


  • AKLA İNANÇTAN “AKLIN DEMİR KAFESİ”NE: MODERNİTE, MODERNİZM VE ELEŞTİRİLERİ

FATMAGÜL BERKTAY

−BAŞLAMA TARİHİ: 19 ARALIK SALI – 19.00 –  2 HAFTA−


 

  • ÖZGÜRLÜKÇÜ FELSEFE IŞIĞINDA REEL HUKUK SISTEMLERININ, EGEMEN YARGI PRATİĞİNİNİRDELENMESI VE ALTERNATIF HUKUK MÜCADELESI

ERCAN KANAR

Gerek özel-resmi  üniversitelerde gerekse şu veya bu akademilerde hukuk öğrenimi; pozitif normların körü körüne takipçisini adeta devletin mevzuat kâtiplerini üretmekte, hukukun denetçisi olan; hukuk üstü insan hakları ve özgürlüklerin etik kuralları geleceğin uygulayıcılarından özellikle uzak tutulmaktadır. Bu anlamda alternatif, eleştirel hukuk tartışmaları ve üretimleri önem taşımaktadır. Hukuksuz ve devletsiz ideal, ütopya  yolunda; dayatılan hukuka mı boyun eğeceğiz yoksa dayatılana baş kaldıran, aşağıdan üretilen ve halkların-bireylerin aktif öznesi olduğu normları pozitife mi taşıyacağız? Kuşkusuz biz ikinci ekoldeniz. Düşmanla savaş hukukuyla zehirlenen, normal yolundan sapan burjuva hukukuna karşı panzehir olarak özgür birey ve özgür toplumu hedefleyen, özgürlükçü hukuk üretimini devreye sokma zorlu mücadelesini önemsemek ve pratiğimize yansıtmak durumundayız. Bu işlev her zamankinden daha çok önem taşımaktadır. Polis devletine has, pusu diktatörlük yasalarının peşi sıra çıkarıldığı zehirli bir sözde “hukuk” mevzuatının örüldüğü şu dönemde özgürlükçü hukukçulara daha yoğun çaba düşmektedir.
Hele hele bizim coğrafyada bu mücadele daha da önem taşımaktadır. Yakın geçmişe kadar askeri vesayetin güdümünde olan, bugün ise doğrudan yürütmeye bağlı polis devleti anlayışı ve şiddeti güdümünde olan yargı pratiğinin egemen olduğu coğrafyamızda; insancıl hukuk, insan hakları hukuku, özgürlükçü hukuk üretimi çabaları daha da bir gereklilik ve önem kazanmıştır. Hele hele Mit’e sınırsız yetkiler tanıyan MİT yasası, iç güvenlik yasası, benzeri torba yasalar, şuanda devam eden hukuki hiç bir meşruiyeti bulunmayan OHAL rejimine dayanan Anayasal meşruiyetten de yoksun keyfi OHAL kararnamelerinin mengenesine sıkışmış günümüz coğrafyasında.   Kaldıki şimdi özgürlükler açısından dahada vahim durumdayız.Halkların iradesinin gaspedildiği son refarandumla yasama ve yargının,tek şefliğin egemenliğindeki yürütmeye bağlanmasıyla:kalıcı,ırkçı ve kökten dinci plebisiter bir diktatörlüğün kurumlaşması sürecine girilmiştir.Özgürlükcü hukuk ve sivil itaatsizliği temel alan insan hakları mücadelesi daha bir yaşamsal zaruret haline gelmiştir.Refarandumla getirilen modelin başkanlık,yarı başkanlık rejimleriyle de ilgisi bulunmamaktadır.Yapılan ve kurumlaşması hedeflenen düzenleme Ortadoğu tipik bir nazi rejimidir.

Bilinen bir gerçeklik olarak hukuk her devletli sistemde toplumsal yaşamın her alanını içine alan temel ekonomik yapının aktif yansımasının ürünü olan bir alt yapı kurumudur. Ancak hukuk kavramının anlamını, işlevini açıklayabilmek için toplumların tarihini ve gelişim yasalarını göz önünde tutmak gerekir. Hukuk kavramı sınıflar arası ilişki ve çelişkilerden bağımsız bir biçimde değerlendirilemez. Gerçek anlamda hukuk sınıflaşma süreciyle oluşmuştur. Tarih boyunca hukukun işlevi egemen üretim ilişkilerini düzenlemek ve korumak olmuştur. Hukukun egemen iradelerin bileşkesi doğrultusunda oluştuğu bir realitedir. Burada  dikkat edilmesi gereken husus hukukun aynı zamanda sınıflar mücadelesinde bir denge hedef göstergesi olduğunun da gözden kaçırılmaması gerekliliğidir. Yönetilenlerin, ezilenlerin hak ve özgürlükler mücadelesi aşağıdan yukarıya egemenlerin iradesinde ve sistemlerinde gedikler açmakta ve hukuk alt yapının pasif yansıması yerine, o süreçteki sınıflar arası güçler dengesine bağlı olarak bir aktif yansıma hareketliliği taşımaktadır. Yani zıtların mücadelesi ve birliği pasif bir tarzda değil, kendi iç dinamizmi içinde aktif bir yansıma şeklinde, med-cezirleri taşıyarak hukuk oluşumuna yansımaktadır. Hukuk, temel yapının pasif bir yansıması olarak algılandığı takdirde ekonominin mekanik gölge takipçiliği anlayışında; özgürleşme yönünde hukuka ve devlete müdahaleler, bu müdahalelerin pozitiflenmesi süreci ve neticede devletin dolayısıyla hukukun sönmesi sürecinin hızlandırılması kavranamayacaktır. Daha da tehlikelisi sönümlenme hedefine tabi köktenci düzenlemelerin ortaya atılması söz konusu olamayacaktır.
Adalet de hukuk ile beraber sınıfsal bir yapıya, göreliliğe sahiptir. Hukukun aktif yansıma özelliği göreliliğin, evrensellik ve ortak adalet paydasına yaklaşımında yönünü ve ağırlığını belirler.
Hukuka ve adalete gereksinimin olmadığı, hukuksuz, nihai özgürlükler dünyasına gidişi hızlandıracak anlayış diğer araçlar gibi hukuku ve adaleti de kutsamayan, özgürlükçü ve dağıtıcı hukuk ve adalet anlayışını sadece özgürlükler için bir köprü gören anlayıştır. Artık yeni bir en gelişmiş özgürlükçü ekol olarak Anorko komünal hukuk anlayışını üretmek, geliştirmek ve toplum gündemine sokmak zorundayız. Günümüzde burjuva hukukun dahi gelişmediği sistemlerde  Montesquieu ‘nun ve çağdaşlarının hayali olan kuvvetler ayrılığı ilkesi tamamen rafa kaldırılmaktadır. Zaten bu ilke hiçbir zaman gerçek anlamda hiçbir devlet sisteminde yaşama geçmemiştir. Burjuva demokratik safahatı yaşamış ülkelerde dahi yargı devletten asla bağımsız olmamış, sadece dönemin konjoktürel yürütmesinden ( hükümet) bağımsız olabilmiştir. Ama asla devletten bağımsız olmamıştır. Bizim gibi ülkelerde ise Cumhuriyet tarihi boyunca yargı hem devlete hem de konjoktürel yürütme organlarına daima bağımlı olmuştur. Bugün burjuva demokrasisinin gelişmediği tüm ülkelerde yasama ve yargının tamamen yürütmenin esiri olacağı başkanlık ve yarı başkanlık rejimleri toplumlara dayatılmaktadır. Macaristan, Polonya, Rusya, Türkiye örneğinde olduğu gibi. Bu gelişmelerden çıkartılacak kuramsal sonuç kapitalist, az gelişmiş kapitalist toplumlarda artık kuvvetler ayrılığı manzumesinin hayalden öte bir anlam taşımayacağıdır. Kuvvetler ayrılığının olumsuz bir şekilde bu tür yadsınmasının karşısında bir de olumlu tarzda yadsınması toplum gündemine gelmektedir. Yani halkın hem yasama hem yürütme hem de yargı alanında söz ve karar sahibi olması. Yani doğrudan demokrasi. Yani Anarko Komünal hukuk ve rejim anlayışının gündeme gelmesi. Bu anlayışta da kuşkusuz kuvvetler ayrılığının yeri bulunmamakta, tek kuvvet olarak halkın söz ve karar sahibi olması gündeme gelmektedir.
Özgür Üniversitedeki bu dönem hukuk çalışmalarımızda tarihsel olarak tüm dönemlerdeki egemen hukuk sistemleri irdelenirken, esas olarak da  özgür birey ve özgür toplum hedefi açısından aşağıdan yukarıya nasıl bir hukuk mücadelesi ve üretimi yapılmalıdır sorusuna birlikte yanıtlar arayacağız. Suç-ceza-hapishane olgu ve kavramlarını, bugün egemen hukuk haline gelen “düşmanla savaş hukuku”nu özgürlükler açısından sorgulayacağız, yargının işleyişini, kurumsal yapısını, avukatlık hukukunu, avukatlara düşen felsefi sorumluluğu, alanımızla ilgili ulusal üstü bağıtları hep birlikte irdeleyeceğiz. Tabi ki dayatılan başkanlık, yarı başkanlık sistemlerini, OHAL rejimlerini de özgürlükçü hukuk anlayışı açısından irdeleyeceğiz.
 Ayrıca bu çalışmalarımızda konumuzla ilgili teorik eserleri, edebiyata yansıyan yaşanmış hukuk vakaları romanlarını tanıyacağız. Tipik BM İnsan Hakları Komisyonu kararlarını ve AİHM kararlarını irdeleyerek tartışacağız. Ayrıca mevcut egemen yargı pratiğinden tipik örnekleri eleştirel bir tarda inceleyeceğiz.

 

ÇALIŞMA KONULARI

  • Bir Üst Yapı Kurumu Olarak Hukuk (Yansıma, Baskıcı-Ayrıcalıkçı-Özgürlükçü) Hukuk ve Sözleşme, Adalet Kuramları, Hak Kavramı
  • Küresel Olağanüstü Hal Hukuku, ‘Düşmanla Savaş Hukuku’, TMY, PVSK, Tanık Koruma Konunu, Gizli Tanıklık-Gizli Soruşturmacılık, Devlet Sırrı Yasası, İletişimin Denetlenmesi
  • Özgürlükler Açısından Ceza Yasasının ve Ceza Yargılaması Yasasının İrdelenmesi ( Tahkik, İtham, Karma Sistemler)
  • Ceza Yargılamasında Diyalektik, İspat Sorunsalı, Dürüst Yargılanma Hakkı, Çapraz Sorgu, Yargılamaya Halkın Katılımı, Delil Yasakları, Aleniyet
  • Savcı ve yargıcın reddi.
  • Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkı, Kişi Dokunulmazlığı, Özel Yaşamın Gizliliği, Aydınlanma Ç
  • ağı, Burjuva Devrimlerinde ve Marksizm de Düşünce Özgürlüğü ve Yaşam Hakkı
  • Suç, Ceza ve Hapishane, Ceza Hukuku Politika İlişkisi, Toplumsal Savunma İlkeleri.
  • İnsancıl Hukuk Belgeleri, İnsan Hakları Hukukunu İrdeleyen Belgeler ve Kararlar, Evresel Hukukta Soykırım, İnsanlığa Karşı Suçlar ve Savaş Suçları.
  • İnsan Hakları Kavramının Evrimi ve Marksizm
  • Anayasa Sorunsalı, Laiklik, Halkların Hakları ve Azınlık Hakları
  • Feminist Hukuk, Hukukta Kadın
  • Hukuk Fakültesi ve Hukuk Öğrenimi
  • Hukuk ve Milliyetçilik
  • Felsefe-Din- Ahlak ve Hukuk İlişkisi; Etik- Hukuk İlişkisinde Adalet ve Özgürlük
  • Amerikan Hukuki Realizm Akımı,Anglo Sakson ve Kara Avrupa Hukuku
  • Mukayeseli Hukuk, Roma Ve Hitit Hukuku, Eski Ön Asya Toplumlarında Suç Kavramı Ve Ceza
  • Avukatlık Hukuku ve Ulusalüstü Bağıtlar
  • Merkeziyetçilik-Ademi Merkeziyetçilik, Özyönetim
  • Temsili Demokrasi- Doğrudan Demokrasi
  • Halkların Barış Hakkı Ve Hukuk
  • AnarkoKomünal Hukuk Arayışları
  • Ara Rejimler, OHAL ve OHAL Kararnameleri
  • Başkanlık ve Yarı Başkanlık Rejimleri
  • Günümüzde Silahlı Çatışmaların Son Bularak Barışçıl Çözüme Kavuşmaları, Toplumsal Yüzleşme, Toplumsal Hafıza. ( Kolombiya, Filipinler,Mymirea)
  • _İnsan Hakları Hukukunda Amparo hakkı,Redburn,Trail of the facts,Miranda kuralları,hakikat hakkı
  • Yargı tasfiyelerinin siyasal analizi
  • Hukuk ve Ekoloji
  • -Vatandaşlık hukuku
  • -Hukuk ve Edebiyat

−BAŞLAMA TARİHİ: 14 ARALIK PERŞEMBE  – 19.30-21.00 –  


  • TÜRKİYE’DE SINIF MÜCADELESİ VE SOSYALİZMİN DOĞUŞU: YENİ BULGULAR IŞIĞINDA YENİ BİR ANLATIYA DOĞRU

Doğan ÇETİNKAYA

Türkiye’de sınıf mücadelesinden ve sosyalist ideolojinin gelişiminden bahseden çalışmalar genellikle bu olguların yokluğu iddiasından derinden etkilenmiştir. Hatta sosyalistlerin kendi anlatıları dahi bu konuda oldukça utangaç bir tonla malul olmuştur. Bunda en büyük neden konu hakkındaki bilgi eksikliğidir. Sosyalistler de kendi tarihlerine karşı mahallede yer alan araştırmacıların çalışmalarının merceğinden bakmak durumda kalmışlardır. Hal böyle olunca ya bu tür konulardan bahsetmenin abes ile iştigal olduğu iddia edilmiş ya da her zaman ve mekan için geçerli, genel geçer bir sınıf mücadelesi vurgusu yapan, politik ajitasyon özelliği ağır basan, metinler üretilmiştir. Ancak son yıllarda yapılan yeni araştırmalar bugüne kadar bilinmeyen çok değerli bilgileri gün yüzüne çıkarmıştır. Dersimiz diğer ülke tarihleriyle karşılaştırıldığında çok geç kalmış bu yeni bulgular ışığında Türkiye’de sınıf mücadelesi ve onun sosyalist düşüncenin ortaya çıkışındaki rolü üzerinde duracaktır.

−BAŞLAMA TARİHİ: 2 OCAK SALI – 19.00-21.00 –  6 HAFTA−


Katip Mustafa Çelebi Mh. Billurcu Sk. No.5/2 Taksim – Beyoglu

Tel: – (0 212) 292 77 40 – 249 12 92

www.ozguruniversite.org –

www.facebook.com/ozguruniversite

 

Takvim

Aralık 2017
P S Ç P C C P
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
25262728293031

timeline

Aylık

ÖZGÜR ÜNİVERSİTE YOUTUBE