Faik Bulut
Kolaj: Independent Türkçe
İran destekli, İran yanlısı milislerin Irak’taki faaliyetlerine birinci bölümde yer vermiştik.
DAHA FAZLA OKU
Bu yazıda Suriye ile Lübnan’daki Şii milis oluşumlarını ele alacağız.
Bu oluşumlar, konumları ve hedefleri açısından Iraklı benzerlerinden biraz farklı:
Her şeyden önce milisleri etnik açıdan Lübnan, Irak, Afganistan, Tacikistan ve Pakistan kökenli.
Bunlar İran Devrim Muhafızları Ordusu‘na bağlı Kudüs Gücü tarafından devşirilip Lübnan Hizbullah örgütü ile beraber askeri eğitimden geçirilip cepheye sevk ediliyor.
Bu milisler iç savaş sürecinde onlarca muhalif cihatçı (IŞİD, İhvan, Nusra Cephesi gibi) ve silahlı harekete (Suriye Milli Ordusu bileşenleri gibi) karşı fiilen savaşıp Suriye rejimini korumaya devam ediyorlar.
Nadiren de olsa gerektiğinde İsrail’e karşı Golan Cephesi’nde mevzilenip vur-kaç taktiği uyguluyorlar.
İcabında Lübnan tarafına geçerek Hizbullah ile ortak faaliyet gösterebiliyor ve ondan yardım alabiliyorlar.
İdlib yöresinde İran destekli Şii milisler / Fotoğraf: Kutluhan Görücü
Yeri geldiğinde İdlib-Humus-Halep-Lazkiye hattında çok sayıda cihatçı örgütün çatısı altında toplandığı Heyet’u Tehrir’il Şam-HTŞ, eski adıyla El Kaide’nin bir kolu sayılan Nusra Cephesi’ne karşı Suriye ordusuyla birlikte savaşıyorlar.
Gerek oldukça kuzeyde ve Kürtlerin denetimi altındaki bölgelerde, bilhassa Fırat’ın doğu yakası ile Deyrizor’da Suriye yanlısı silahlı birimler ve aşiret milisleriyle birlikte Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve başında ABD’nin olduğu Koalisyon Güçlerine karşı çatışmalara girebiliyorlar.
Suriye ve İran destekli milislerin hedefi haline gelen ABD tesisleri / Görsel: El Cezire
Zaman zaman Iraklı Şiilerle ortaklaşa veya onlara vekâleten ABD ile SDG’nin askeri üsleri ve mevzilerine İHA, SİHA, roket ve füzelerle saldırıyorlar.
Suriye’deki yabancı milislerin nasıl oluştuklarının hikâyesini, güç ve önemlerini ele alarak yazıya başlamalıyım.
Bu hususta birçok kaynağın yanı sıra esas olarak Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Erkan Okalan-Ömer Göksel İşyar ortak imzasıyla yayımlanan “İran Destekli Şii Milislerin Suriye İç Savaşındaki Rolü” isimli uzunca makaleden yararlandım. 1
Lübnan Hizbullah milisleri, Fatimiyyun ve Zeynebiyyun Tugayları
İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO-Pasdaran) Dış Operasyonlar Birimi Kudüs Gücü tarafından Suriye ve Irak’ta savaşmak üzere örgütlenen 15 (veya 24 ile 28) farklı milis grubundan bahsediliyor.
Doğrudan İran’a bağlı olarak hareket eden bu grupların en önemlileri şunlardır:
Lübnan Hizbullah örgütü, Suriye Hizbullah milisleri, Bedir Ordusu, Fatimiyun Tugayı, Zeynebiyun Tugayı, Seyyide Rukiye Tugayı, İmam Ali Taburları, Abul Fazl Taburu, Irak Hizbullah Tugayları.
Bunlar arasında Ceşy-ül Şabi, Ebu Fadıl Abbas Tugayı, Zülfikâr Tugayı, Kuteyb-u Seyid Şuheda (Hz. Hüseyin Taburu) ve İbn Yasir Tugayı gibi Iraklı Şii milis grupları da saymak gerekir.
Bu grupların çatısı altında savaşan milislerin kesin sayıları konusunda ise çelişkili ifadeler bulunuyor.
İran yanlısı Nuceba Hareketi örgütü kurulduğu 2013’ten bu yana Suriye’de Esad rejimi saflarında muhaliflere karşı savaşıyor.
Suriye’de bir dönem gündemde olan Halep’in kuzeyindeki (Şiilerin yoğun yaşadığı) Nebil ve Zehra kasabalarında çok sayıda milis bulunduruyor.
Nuceba Hareketi’nin “Liva Ammar bin Yasir”, “Liva el Hasan el Mucteba”, “Ceyş’ül Tahrir Colan” (Golan’ı Kurtarma Ordusu) ve “Liva el Hamd” olmak üzere 4 tugaydan oluşan 10 bin kişilik bir güce sahip olduğu düşünülüyor.
Nuceba Hareketi Irak merkezli Haşdi Şabi’nin çatısı altında faaliyet gösteriyor ve Irak kolluk güçlerinin bir parçası sayılıyor.
ABD’nin “terör” listesinde olmasına rağmen Irak yönetiminden maaş alıyor.
Suriye’de bir ABD devriyesi / Fotoğraf: AFP
Devrim Muhafızları Ordusu (Pasdaran) Genel Komutanı, 2016’da yaptığı bir açıklamada Suriye, Irak, Yemen, Afganistan ve Pakistan’da İran paralelinde hareket eden 200 bin silahlı milis gücü oluşturduklarını ifade etmişti.
Israel Times sitesi, Eylül 2017 tarihli haberinde, bir Hizbullah (Lübnan) komutanına dayandırarak Suriye’nin güneyinde sadece Lübnan Hizbullah örgütüne bağlı 10 bin milis gücünün bulunduğunu ileri sürmüştü.
6 Ocak 2018 tarihinde bir Fatimiyun Tugayı (Afganistanlı Şii milisler) yetkilisi ise şu ana kadar sadece kendi milislerinden 2 binden fazla savaşçının öldüğünü ve 8 bin kadarının da yaralandığını açıklamıştı.
Şu an 24 ila 28 kümeye ayrılmış olan 150-200 bin Şii milisi, Suriye rejimi için savaşıyor.
Bunun sadece 20-25 bini Suriye hükümetinin doğrudan kontrolü altında. Diğerleri İran bağlantılı. 2
Suriye’deki milislerin geleceği tartışma konusu
Suriye’nin önemi ve İran desteği
İran ruhani lideri Ali Hamaney’in Dışişlerinden Sorumlu Baş Danışmanı Ali Ekber Velayeti’nin 6 Ocak 2012 tarihli açıklamasına bakılırsa Suriye, “İsrail ve destekçilerine karşı direnişin altın halkası” sayılmalı.
İran’ın Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi eski başkanı Said Celili ise Suriye iç savaşı hakkındaki tespitini 6 Eylül 2012 tarihinde şöyle dillendirmekteydi:
Direniş ekseni ve düşmanları arasında yaşanan bir çatışma!
2012 yılının ikinci yarısından itibaren DMO (Pasdaran) Kudüs Kuvvetleri ile Kara Kuvvetleri’ne bağlı İranlı askeri birlikler, Esad rejimi kuvvetlerine doğrudan muharebe desteği vermek üzere çatışma sahasına yönlendirildi.
Rejim destekçisi yarı askeri yerel güçler, silahlı takviye kuvvetler şeklinde yeniden örgütlenmek üzere tekrar eğitimden geçirildi.
Kudüs Alayı isimli İranlı milisler, Deyrizor’daki çatışmalara katılıyorra / Fotoğraf: npasyrıa.com
Kudüs Kuvvetleri Komutanı General Kasım Süleymani ile Harekât ve Eğitim Komutanı Muhsin Çizari, “Suriye’deki rejimin sivil protestocuları bastırmak için başvurduğu şiddet içeren yöntemlere yardım ettikleri” gerekçesiyle ABD Hazine Bakanlığı tarafından 2012 yılından itibaren yasak ve yaptırım listesine dâhil edildiler.
Her durumda dönemin DMO (Pasdaran) Komutanı Ali Muhammed Caferi, 16 Eylül 2012 tarihinde Tahran’da düzenlenen bir basın toplantısında DMO unsurlarının Suriye’de resmi ordu ve milis birliklerine eğitim ve danışmanlık hizmeti vermekle sınırlı bir desteği bulunduğunu açıkladı.
İsrail, İranlı görevli ve uzmanların kaldığı Şam’daki villalardan birini vurmuştu / Fotoğraf: Independent Arabia
Yabancı milislerin varlık sebebi ve amacı
İran Pasdaran Komutanlığı Dış Operasyon Birimi Kudüs Gücü, kıdemli stratejik müttefiki Suriye yönetiminin iç savaşta çökmemesi için, komşu ülkelerdeki Şii milisleri devşirip askeri-siyasi bakımdan seferber etti.
Bununla yetinmedi, Şii dünyasından asırlardan beri çok tutulan ve uğruna can feda edilen Kerbela Faciası’nın başka türevini dillendirerek dini söyleme de başvurdu.
Malum, Hz. Ali’nin kızı ve Hz. Hüseyin’in kız kardeşi olan Hz. Zeynep’in kabrinin bulunduğu Şam’ın Yermuk yöresindeki Seyyide Zeynep Türbesi, 2012 yılında Sünni cihatçı grupların saldırılarına hedef olmuştu.
Seyyide Zeyneb’in kutsal mekânının kurtarılması yaşamsal bir mesele haline geldi.
Şii inanışta önemi büyük olan cami ve türbegâh gibi kutsal mekânların tekfirci cihatçılara karşı savunulması söylemiyle farklı ülkelerde yaşayan Şii topluluklar harekete geçirildi.
İran, yaptığı çağrılarla bu Şii seferberliğini örgütleyip Suriye’ye yönlendirmiş oldu.
Suriye’de İran destekli milisler
İran destekli Şii milis grupları sosyal medya paylaşımlarında sıklıkla şu şiarı kullandılar:
Hz. Zeynep ikinci kez esir düşmeyecek!
Özellikle Afganistanlı ve Pakistanlı Şiilerin önemli bir kısmı bu çağrıya uydu.
Bunun bir diğer sebebi her iki ülkedeki Şii toplulukların sosyoekonomik bakımdan yoksul olması ve birçok bakımdan ezilmesiydi.
İran, bu tespitin ardından bazı teşvik edici önerilerde bulundu:
Cepheye giden her milis aylık ortalama 500 ile 750 dolar civarındaki düzenli maaş alacak.
Nitekim 2014 yılı itibarıyla yaklaşık 4 bin ile 5 bin civarındaki Hizbullah militanı, Esad rejimine destek vermek üzere Suriye’ye gitti.
Bu rakam, 2017 yılı itibarıyla yaklaşık 8000 kişiye ulaştı. Örgütün sahada verdiği can kaybının 2018 yılı itibarıyla 2000 militanın üzerine çıktığı sanılıyor.
DMO ve Lübnanlı Hizbullah’ın destekleriyle 2012 yılı sonlarında kurulan Ebu Fazıl El-Abbas Tugayı, Suriye’de Esad rejimi safında çatışmaya katılan Irak merkezli Şii milis grupların çoğunluğunun dâhil olduğu bir şemsiye örgüt niteliğinde.
Grubun lider kadrosunu ve alt-gruplarına bağlı savaşçıların çoğunluğunu Iraklı Şiiler oluşturmakla birlikte, başta Lübnan ve Afganistan olmak üzere, çok sayıda ülkeden katılan yabancı Şii militanları kapsadığı da biliniyor.
2017 sonu itibarıyla Suriye’de yaklaşık 9 bin militanı olan Ebu Fazıl El Abbas Tugayı’nın, aynı tarih itibarıyla sahada verdiği kayıpların bin 700’ü aştığı belirtildi.
Asaibu Ehlil Hak’ın lider kadrosundan Ekrem el-Kaubi tarafından Suriye’de 2013 yılında kurulan Hizbullah-Nuceba Hareketi ise Suriye’deki militanlarını doğrudan kendi komutasındaki üç alt kümede örgütledi.
Bunlar: Halep ve çevresindeki bölgede etkin olan Ammar Bin Yasir Tugayı, Şam ve çevresindeki bölgede etkin olan İmam Hasan el-Mücteba Tugayı ve Şam-Halep haricindeki bölgelerde etkin olan El Hamd Tugayı.
Faaliyetlerinin özeti şöyle:
- 2015 yılında Halep’teki çatışmalarda önemli rol oynamış olan milis grubun Suriye’deki militan sayısının 2016 yılı itibarıyla yaklaşık 7000 civarında olduğu belirtiliyor.
- 2017 yılında örgüt, Suriye’deki dördüncü alt yapılanması olarak, İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri yakınında bulunan Kuneytra bölgesinde Golan Kurtuluş Tugayı’nı kurduğunu duyurmuştu.
- Hizbullah Tugayları komutanları arasında yaşanan görüş ayrılıkları nedeniyle örgütten ayrılan Ebu Mustafa el Şeybani liderliğindeki bir grup Iraklı Şii militan tarafından 2013 yılında Suriye’de kurulan Seyyid’ül Şüheda Taburu çoğunlukla Iraklı Şiilerden oluşmakla birlikte Irak dışından Şii katılımına da açık DMO destekli bir milis yapılanma. Bu grup, Amerikan kuvvetlerinin 2017 yılından itibaren El Tanf ve El Bukemal’de gerçekleştirdiği hava saldırılarının hedefi oldu.
Irak-Suriye sınırındaki BuKemal köprüsü, Fırat Nehri Ve Deyrizor’un havadan görüntüsü / Fotoğraf: npasyria.com
- Haşdi Şabi Birlikleri bünyesindeki 14. Tugay üzerinden Irak’ta da hükümete bağlı resmi bir güvenlik gücü olarak faaliyet gösteren Seyyid’ül Şüheda Taburu’nun Suriye sahasındaki varlığı, 2018 yılı itibarıyla yaklaşık 700 ile 1000 kadar.
- Suriye iç savaşındaki varlığını Haziran 2013’te sosyal medya üzerinden duyurmuş olan Zülfikar Tugayı, Ebu Fazıl El Abbas Tugayı’na bağlı Fazıl Suphi liderliğindeki bir grup Iraklı Şii militan tarafından İran’ın desteğiyle kuruldu. İsmini Hz. Ali’nin ünlü çift başlı kılıcından (Zülfikar) alan grup, çoğunlukla Sadr Hareketi’ne bağlı Mehdi Ordusu’ndan ayrılan Iraklı Şii militanları içeriyor.
- Tıpkı diğer Şii milis gruplar gibi, Zülfikar Tugayı da Suriye’deki çatışmaya katılımını “Seyyide Zeynep Türbesi’ni savunma” şeklinde gerekçelendiriyor. Grubun başta Şam, Şam kırsalı, Humus kırsalı ve Kuneytra olmak üzere, çatışmanın çeşitli cephelerinde faaliyet gösterdiği biliniyor.
- IŞİD’in 2014 yılı Haziran’ında Irak’taki kazanımlarını artırması neticesinde Suriye’deki kuvvetlerinin bir kısmını Irak’a yönlendiren bu grup, örgüte karşı mücadelede her iki ülkede de etkin rol üstlendi.
- İran’ın desteğiyle Sadr Hareketi’ne bağlı Mehdi Ordusu’ndan ayrılan Şeyh Ebu Kerrar El Bahladi liderliğindeki bir grup Iraklı Şii militan tarafından kurulan İmam El Hüseyin Tugayı, Suriye’deki çatışmada rejim safındaki varlığını 30 Haziran 2013 tarihinde Facebook üzerinden duyurmuştu. Kuruluşunun ilk yıllarında Ebu Fazıl El Abbas Tugayı’nın bir uzantısı olarak faaliyet gösteren grubun özellikle Şam, Seyyide Zeynep Türbesi çevresi ve Halep’teki çatışmalarda etkin rol oynadığı biliniyor.
- 2018 yılında Beşşar Esad’ın erkek kardeşi General Mahir komutasındaki İran bağlantılı ordu birliği 4. Zırhlı Tümen’in 42. Tugayı’na dâhil edilen İmam El Hüseyin Tugayı, Suriye Silahlı Kuvvetleri’nin resmi bir uzantısı haline getirildi.
Fatımiyun Tugayı: Afganistanlı Hazara Şiiler
Çoğunluğu Afganistan’daki Bamyan şehrinde yaşayan Hazara toplumuna mensup Afgan Şiilerin Tahran yönetimiyle ilişkilerinin kökeni 1979 yılına dayanıyor.
İsmini Hz. Fatıma’dan alan örgüte katılan Afgan Hazaralar, tıpkı Iraklı Şii milis gruplar gibi, Suriye’deki varlıklarını ekseriyetle “Seyyide Zeynep Türbesi’nin savunmak” olarak ifade etmelerine rağmen, büyük bir bölümünün maddi kazanım elde etmek için Suriye’deki çatışmaya katıldığını belirtmek gerekir.
Bu milisler Şam, Humus, Hama, Lazkiye ve Halep gibi çatışmanın çeşitli cephelerindeki askeri kazanımlarında kilit rol oynuyorlar.
Fatımiyun Tugayı, DMO Kudüs Kuvvetleri’nin Suriye’deki faaliyetlerine destek verdiği gerekçesiyle 2019 yılında ABD Hazine Bakanlığı tarafından terörist örgütler listesine dâhil edildi.
2020 yılı itibarıyla Suriye’deki kuvvetlerinin yaklaşık 12 bin ile 14 bin civarında olduğu tahmin edilen Fatımiyun Tugayı’nın sahada verdiği kayıp, tahminen 2000’in üzerinde.
Zeynebiyun Tugayı: Pakistanlı Şii milisler
2012 yılı sonlarından itibaren Suriye’de Ebu Fazıl El Abbas Tugayı’na bağlı Iraklı milislere katılarak çatışmada varlık göstermeye başlayan Pakistanlı Şiilerin zaman içinde sahadaki sayılarında yaşanan artış, 2014 yılı itibarıyla DMO Kudüs Kuvvetleri’nin desteğiyle oluşturulan Zeynebiyun Tugayı bünyesinde örgütlenmelerini de beraberinde getirdi.
Tahran yönetiminin Pakistanlı Şiilerle bağlantısının geçmişi, Pakistanlı din adamı Seyit Arif Hüseyin El Hüseyni’nin 1980 yılında İran İslami Devriminin lideri Ruhullah Musavi Humeyni’nin öğretilerini tanıtmak üzere Paraçınar’da Caferi dini okulunu kurmasına dayanıyor.
El Hüseyni’nin 1980 yılında Sünni radikaller tarafından düzenlenen bir suikastla ölümünün ardından Kum’a giden destekçileri, 2014 yılında kurulan Fatımiyun Tugayı’nın lider kadrosunu oluşturdular.
Zeynebiyun Tugayı bünyesinde örgütlenen Pakistanlı Şiilerin Suriye’deki çatışmaya katılma sebeplerini milis grubunun ismini aldığı Hz. Zeynep’in (Hz. Ali’nin kızı) türbesinin tekfirci cihatçılara karşı savunulması olduğu söylemiyle gerekçelendiriyor.
Ancak burada ağırlıklı olarak maddi kazanım elde etmeye dayalı bir düşünce de söz konusu.
Tıpkı Fatımiyun Tugayı’na katılan Afgan Şiiler açısından olduğu gibi, Zeynebiyun Tugayı’na bağlı Pakistanlı Şiilerin çatışmaya katılımlarında da İran tarafından sağlanan maddi olanakların ve İran’da vatandaşlık hakkı verilmesi gibi sosyal kazanımların önemli rol oynadığı belirtiliyor.
Bu anlamda, Tahran yönetiminin düzenli maaşa bağladığı Zeynebiyun Tugayı bünyesindeki Pakistanlı Şiilere 3 ayda bir kullanılan on beş günlüğüne Suriye’den ayrılma izni verilen bir tür askerlik sistemi uyguladığı biliniyor.
Ağırlıklı olarak Şam ve çevresinde konuşlandırılan Zeynebiyun Tugayı’na bağlı Pakistanlı Şii militanlar, çatışmanın gidişatının gerektirdiği ihtiyaca göre çeşitli cephelerde rejim kuvvetlerinin hem savunma hem de saldırı operasyonlarında yer alıyorlar.
Bilhassa 2016 yılında Halep’in kuşatılmasında etkin rol oynamış olan Pakistanlı Şii militanların yalnızca bu çatışmada 53 kayıp verdikleri kaydedildi.
2020 yılı itibarıyla, Suriye’deki kuvvetlerinin yaklaşık 2 bin civarında olduğu değerlendirilen Zeynebiyun Tugayı’na bağlı Pakistanlı Şiilerin, sahada verdikleri toplam kayıplar ise 150’nin üzerinde.
Tıpkı Fatımiyun Tugayı gibi, Zeynebiyun Tugayı da 2019 yılında ABD Hazine Bakanlığı tarafından terör örgütleri listesine alındı. 3
Deyrizorlu El Akidat aşiret resi Caddaan El Hafel
Deyrizor bölgesinde İran destekli milisler
Suriye’deki Kürt hareketinin silahlı kanadının 2019’da IŞİD militanlarından kurtarıp kendi askeri/idari denetimine aldığı Suriye-Irak sınırındaki Deyrizor, geçen yıldan bu yana şiddetli saldırı ve çok yönlü çatışmalara sahne oluyor.
Çatışmanın bir yanında SDG (Suriye Demokratik Güçleri) ile ABD’nin başını çektiği Koalisyon Güçleri, diğer yanında ise Suriye ve İran destekli Şii milisleri ile Deyrizorlu bazı aşiretler bulunuyor.
İran bağlantılı Şii milisler Suriye’de bir gösteri anında
Mesela Şarku’l Avsat gazetesine göre; 18 Şubat 2024 tarihinde (büyük ihtimalle İran destekli silahlı) silahlı gruplar, Deyrizor’un doğu kırsalındaki birçok kasabada bulunan SDG mevzileri ve askeri kontrol noktalarına eş zamanlı saldırılar gerçekleştirdiler.
Ağustos ve Eylül 2023’te Deyrizor’un doğu kırsalındaki Arap aşiret milisleriyle SDG unsurları arasında şiddetli çatışmalar yaşanmıştı.
Türkiye ise bazı Arap aşiretleri yoluyla veya İHA-SİHA gibi araçlarla tespit ettiği Kürt siyasi-askeri militanları imha ediyor; sivil tesisleri bombalıyor.
Fırat’ın doğusundaki yörelerde İran yanlısı oluşumların 35 kayıt (askere alma) merkezi bulunuyor.
Deyrizor’daki İran yanlısı aşiret milislerinin reisi İbrahim el Hefl ve taraftarları
Deyrizor çevresindeki gruplardan bir kısmı Kudüs Tugayı, Lübnan Hizbullah’ı ve Irak Hizbullah’ı diye biliniyor.
Yazılı yerel kaynaklarda yayımlanan bilgilere bakılırsa İran yanlısı grupların Deyrizor bölgesindeki toplam gücü 12 bin kişiye ulaşıyor.
Çoğu da yöredeki Arap aşiretlerine mensup gençlerden oluşuyor. Kendi aralarında tugay, alay ve bölüklere ayrılıyorlar.
Deyrizor bölgesindeki İran milisleri tasviri
Mevcutları şöyle: Ebu’l Abbas Bölüğü 3 bin milis; Hurras’ul Qura (Köy Bekçileri) 2 bin 500 milis; Seyyide Zeynep (Hz. Zeynep) bin 500 milis; Tertip 47 ve El Haşımiyun Güçleri 1200 milis; El Muntasır Alayı 350 milis; El Hüseyin (Hz. Hüseyin) Alayı 300 milis; Usud’ul Ukeydat (Ukeydat Aşiret Aslanları) 300 milis; Şeyh Kuvvetleri 250 milis; El Sayb (El Şayb) Aileleri 200 milis.
İran’ın Suriye’de 55’i askeri üs ve 515’i kontrol noktası (mevziisi) olmak üzere toplam 570 askeri varlığı bulunuyor. 4
İran yanlısı grupların kimi yetkilileri, “Bundan böyle Suriyeli olmayan kesimlerden de (Irak, Lübnan, Afganistan, Pakistan, Tacikistan kökenli Şiiler gibi) eleman ve milis kazanıp kaydetme yoluna gideceklerini” söylüyorlar.
Lübnan Hizbullah örgütünün rolü
Lübnanlı Hizbullah militanları kadar profesyonel olmamakla birlikte nicelik bakımından Esat rejimi safındaki en üstün grubu temsil eden Irak merkezli milis kümelerinin çatışmaya katılımı, DMO ve Hizbullah’ın sahada verdiği kayıpların telafi edilmesinde kritik rol oynadı.
2003 yılı sonrası Irak’ta Amerikan kuvvetlerine karşı çatışmalara katılmış olan deneyimli militanları da içeren Irak merkezli Şii milis gruplara yeni katılan savaşçıların ise İran ve Lübnan’daki askeri kamplarda ileri savunma teknikleri ve gerilla taktikleri konusunda eğitildikten sonra Suriye’ye gönderildikleri biliniyor.
Bu anlamda, DMO ve Hizbullah tarafından eğitildikten sonra Suriye’deki çatışma sahasında deneyim kazanan Iraklı Şii milisler, IŞİD’le mücadeleye katılmak için ülkelerine geri döndüklerinde HSB (Haşdi Şabi Birlikleri) için nitelikli militan kaynağı teşkil ediyorlar.
Sincar bölgesinde Haşdi Şabi karargâhı / Fotoğraf: AA
Gazze’deki savaş nedeniyle Hizbullah, Lübnan’daki militan güçleri ve bilhassa İslami kesimden gelenleri eğitip yetiştirme noktasında hayati bir işlev görüyor.
İran, Ocak-2012-Ocak 2024 yılları arasından 10’dan fazla generali ve yaklaşık 800 askerini Suriye’de kaybederken; aynı sürede 1500 kadar Hizbullah milisi ile 100’e yakın subayı öldü.
Mesela İsrail ile karşılıklı yıpratma savaşı sürecine giren Hizbullah, güney sınırına konuşlandırdığı Rıdwan birlikleri ve diğer mevzilerdeki militanları sayesinde İsrail’i ciddi biçimde tedirgin edip adeta uykusuz bırakıyor.
Biz ayrıntılı bir çerçeve çizdik. Gelişmeler bunların önemini gözler önüne serecektir.
Kaynakça:
1. Uluslararası Afro-Asya Araştırmaları Dergisi, cilt 8, sayı 16, Haziran 2023, Bursa Uludağ Üniversitesi.
2. https://www.aa.com.tr/tr/analiz-haber/suriye-de-iran-in-sii-milisleri/1089525, İsmail Sarı/Rahimullah Farzam, 29 Mart 2018. Ayrıca bkz. 19 Mart 2020 tarihli Anadolu Ajansı.
3. Erkan Okalan-Ömer Göksel İşyar ortak imzasıyla yayımlanan İran Destekli Şii Milislerin Suriye İç Savaşındaki Rolü, Uluslararası Afro-Asya Araştırmaları Dergisi, cilt 8, sayı 16, Haziran 2023, Bursa Uludağ Üniversitesi. https://www.orsam.org.tr/tr/suriyede-sii-milislere-ne-olacak/.
4. https://www.indyturk.com/node/691766/, Faik Bulut, 22 Ocak 2024. https://www.indyturk.com/node/701846/, 23 Şubat 2024. https://www.independentarabia.com/node/552801, 26 Şubat 2024.
© The Independentturkish