Trump’ın Tillerson’ı görevden alması küresel savaşa doğru daha ileri bir adıma işaret ediyor
Bill Van Auken
16 Mart 2018
ABD Başkanı Donald Trump’ın Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ı aniden görevden alması ve onun yerine CIA Müdürü Mike Pompeo’yu getirdiğini açıklaması, ABD yönetiminin, Amerikan kapitalizminin derin krizine çözüm olarak hızla küresel savaş politikasına yönelmesiyle bağlantılıdır.
Trump’ın bir sabah tweeti ile görevden alınan Tillerson, görevden alınacağını, önceden hiçbir uyarı olmadan yardımcılarından öğrendi. Tweet, Tillerson’ın, Trump’ın “bok çukuru” olarak bahsettiği Afrika kıtasına yaptığı uzun bir özür yolculuğundan dönmesinden yalnızca birkaç saat sonra geldi.
Trump, ayrıca, Pompeo’nun CIA’deki yerini, işkence ve zorla insan kaybetme suçlarına doğrudan bulaşmış olan Gina Haspel’in alacağını açıkladı.
Trump’ın Tillerson’ı görevden alması aniden gerçekleşmekle birlikte, ABD başkanının sözde dünyaya yönelik sözcüsünün altını oymaya yönelik yinelenen müdahalelerinin ortasında, Washington’da, aylardır dışişleri bakanının kabinedeki yerini kaybedeceğine ilişki söylentiler dolaşıyordu.
Trump, geçtiğimiz Ekim ayında, New Jersey’deki golf kulübünden ABD Dışişleri Bakanlığı’na, Tillerson, “Küçük Füze Adam [Trump’ın Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’a taktığı isim] ile görüşmeye çalışarak boşa zaman harcıyor. Biz yapılması gerekeni yapacağız!” yazılı bir tweet göndermişti. Bu ABD dışişleri bakanına yönelik görülmemiş bir azarlamaydı. Tweet, tam da Tillerson Çinli yetkililer ile Kore yarımadasındaki kriz üzerine görüşmeler yaparken gelmişti.
Aynı hafta içinde, Tillerson’ın, Pentagon’da başkanın danışmanlarına ABD nükleer silahlarında on kat artış istediğini belirttiği açıklaması üzerine düzenlenen bir toplantıda, Trump’tan “geri zekalı” diye söz ettiği ortaya çıkmıştı.
ABD Başkanı ile ExxonMobil’in önceki milyoner CEO’su Tillerson arasında ne tür sürtüşmeler olursa olsun, Trump, Salı günü, dış politika üzerine belirli bir farklılığa işaret etti.
Trump, Kaliforniya’ya bir yolculuktan önce Beyaz Saray’dan ayrılırken, gazetecilere, “Aslında Rex ile iyi anlaşıyordum ama gerçekten farklı bir anlayış, farklı bir görüş vardı.” dedi ve ekledi: “İran anlaşmasına baktığınızda, bana göre berbat. Sanırım o, [anlaşmanın] iyi olduğunu düşünüyordu… Dolayısıyla gerçekte aynı düşünmüyorduk. Biz, Mike, Mike Pompeo ile çok benzer bir düşünce sürecine sahibiz. Bana kalırsa işler çok iyi gidecek.”
Onu dünyadaki en büyük petrol devlerinden birinin tepesine taşıyan 300 milyon doları aşkın bir kişisel servete sahip olan Tillerson, ABD kapitalist çıkarlarının adanmış bir savunucusudur. Bununla birlikte, o, Trump ve yönetimdeki başkalarıyla, bu çıkarların bazılarının askeri saldırganlık yerine diplomatik görüşmeler yoluyla elde edilip edilemeyeceğini de kapsayan önemli taktiksel farklılıklara sahipti.
Söylentilere bakılırsa, Tillerson, Beyaz Saray’da, geçtiğimiz ay, Trump’ı nükleer program üzerine uygulanan ABD yaptırımlarının dört ay uygulanmamasını imzalamayı reddederek 2015 yılında İran ile ABD, Rusya, Çin, Britanya, Fransa ve Almanya arasında varılan nükleer anlaşmayı altüst etmekten vazgeçirenler arasındaymış. Trump, karara pişman olduğundan yakınmış ve anlaşmanın, Tahran’ın kabul etmeyeceği koşulları içerecek şekilde yeniden görüşülmemesi durumunda yaptırımları Mayıs ayında yeniden başlatacağına söz vermiş.
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Salı günü, açıkça ABD’deki kabine değişikliğine yanıt olarak bir tweet attı: “Bay Trump, öngörülemez olmayı ve dolayısıyla yakın ilişki kurmak için güvenilmez olmayı alışkanlık haline getirmiş durumda. Eğer ABD’nin imzası yalnızca 4-8 yıl için geçerliyse, hiç kimse Beyaz Saray ile bir anlaşma sağlamaya ilgi duymayacaktır.
Tillerson, ayrıca, Trump 25 milyon nüfuslu ülkeye “ateş ve öfke” ve “topyekün imha” tehdidinde bulkunurken bile, defalarca, Kuzey Kore ile görüşmelerden yana konuşmuştu.
Ancak sonuçta, Tillerson, geçtiğimiz hafta aniden Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile ülkenin nükleer silahlardan arındırılması üzerine Mayıs ayında toplanacak doğrudan görüşmelere katılma istekliliğini açıklayan Trump tarafından hazırlıksız yakalandı. Trump bu açıklamasını, Tillerson’ın Etiyopya’da gazetecilere “koşulların görüşmeler hakkında düşünmek için bile uygun olup olmadığı” belli değil demesinden yalnızca bir gün sonra yaptı.
Dışişleri Bakanı olarak Tillerson’ın yerini alması önerilen Mike Pompeo, İran nükleer anlaşmasını rafa kaldırmaya ve Tahran’da bir rejim değişikliği stratejisi izlemeye kararlı olduğunu defalarca ortaya koymuştur. O, Trump’ın seçilmesinden sonra, Twitter’da “Dünyadaki en büyük terör destekleyicisi ülke ile bu korkunç anlaşmanın etkisiz hale getirilmesini dört gözle bekliyorum.” mesajını atmıştı.
CIA yöneticisi olarak defalarca Müslüman karşıtı söylemde bulunan Pompeo, İran’dan “despotik monarşi” ve “gücünü ve etkisini tüm Ortadoğu’ya yayan kötücül imparatorluk” olarak bahsetti.
ABD ordusunun eski bir tankçı subayı ve sağcı Çay Partisi’nin Kansas’tan Kongre üyesi olan, siyasi kariyeri Koch kardeşler tarafından finanse edilen Pompeo, geçtiğimiz Ekim ayında, CIA’in kendisinin önderliğinde “çok daha saldırgan bir kurum” haline geldiğiyle övünüyordu. O, CIA’in suikast ekiplerinin, Kabil’deki ABD destekli rejimin muhaliflerini ortadan kaldırmak için Afganistan’a konuşlandırılmasını yönetti.
Geçtiğimiz Temmuz ayında, “o rejimi bu sistemden ayırmanın bir yolunu bulacağımız konusunda umutlu” olduğunu söyleyen ve “Kuzey Kore halkı, eminim hoş insanlar ve onun gittiğini görmeye çok sevinecekler” diye ekleyen Pompeo, aynı zamanda, Kuzey Kore’de rejim değişikliğine desteğini de ortaya koymuştur.
Pazar günü bir haber söyleşi programında konuşan Pompeo, Trump ile Kim arasındaki herhangi bir görüşmede “hiçbir ödün verilmeyecek,” vurgusu yaptı.
Washington’daki kaynaklar, Trump’ın Pompeo’yu görüşmeler başlamadan önce dışişleri bakanlığına atamak istediğine işaret ediyorlar.
Pompeo’nun atanması, güçlü bir şekilde, Kim ile görüşmelerin kabul edilmesinin Trump yönetimi adına, ABD askeri eyleminin önünü açmayı amaçlayan bir oyun olduğu izlenimi uyandırıyor.
Beyaz Saray sözcüsü Raj Shah, Salı günü ABC’de kendisine yöneltilen, görüşmelerin gerçekleşmemesi olasılığı olup olmadığına ilişkin soruya, “bu olasılık var. Eğer öyle olursa, bu Kuzey Kore’nin hatasıdır; onlar verdikleri sözlerin gereğini yerine getirmemişlerdir.” yanıtını verdi.
Tillerson’ın yerini Pompeo’nun alması, Washington’ın bir zamanlarki müttefiklerinden kaygılı tepkilere yol açtı.
Almanya Dışişleri Bakan Yardımcısı Michael Roth, Salı günkü bir tweette, “Rex #Tillerson’ın görevden alınması hiçbir şeyi daha iyi kılmayacak.” diye yazdı.
Bu arada, Alman Parlamentosu’nun başkan vekili Thomas Oppermann, “güvenilir, akıllı bir muhatap” olarak betimlediği Tillerson’ın görevden alınmasının “Alman-Amerikan ilişkileri için bir başka gerileme” sonucuna yol açacağı uyarısında bulundu. O, ABD yönetiminin tepesindeki ani değişikliklerin Trump’ın “kaprisli ve kararsız” yöntemlerinin bir dışavurumu olduğunu ekledi.
Trump’ın Demokratik Parti içindeki görünürdeki karşıtları, kabine değişikliğine, bütünüyle, yönetime muhalefetlerinin odak noktası haline getirmiş oldukları Rusya karşıtı kampanya açısından tepki verdiler.
Senato’daki Demokratların önderi Chuck Schumer, Tillerson “Rusya konusunda yeterince çetin değildi“ dedi. Pompeo’nun “çok daha çetin” olacağını uman Schumer, sözlerini, “umuyoruz başkanı da daha sert olmaya ikna edebilir” diyerek sürdürdü.
Bu arada, Temsilciler Meclisi’ndeki Demokratların önderi Nancy Pelosi, Tillerson’ın kovulmasını, Britanya’da yaşayan eski bir casusun zehirlenmesi ile bağlantılı olarak Rusya’yı ima etmiş olmasına bağladı. O, Twitter’da, “Başkan Trump’ın eylemleri, yönetimindeki her yetkilinin onun kaprislerine ve Putin’e tapmasına kalmış olduğunu gösteriyor.” diye yazdı.
Tillerson dışişleri bakanlığına aday gösterildiğinde, Demokratlar, ona, üst düzey bir petrol şirketi CEO’sunun ABD hükümetinde başlıca dış siyaset konumuna geleceği kaygısından dolayı değil ama Rusya ile yaptığı anlaşmalar üzerinden karşı çıkmışlardı.
Onlar şimdi, Trump yönetiminin savaşa daha fazla yönelmesine karşı çıkmak şöyle dursun, yalnızca, bunun nükleer silahlı Rusya’ya daha doğrudan odaklanmasını talep ediyorlar.
Schumer, Salı günü yaptığı bir açıklamada, Demokratlara, Trump’ın CIA yöneticisi olarak Pompeo’nun yerini alacak olan adayı Haspel’a karşı çıkma çağrısı yapmadığını da ortaya koydu. Haspel, Bush yönetimi altında tutuklulara işkence yapılmasında ve bu savaş suçlarını belgeleyen kanıtların ortadan kaldırılmasında doğrudan yer almış 30 yıllık bir CIA kıdemlisi.