Perşembe , 12 Aralık 2024

Rusya-Ukrayna savaşı ve Ortadoğu’ya etkisi hakkında bazı kenar notları- Faik Bulut

Amerikalı akademisyen Prof. Marc Lynch, Ortadoğu’nun bu eski haritasının artık önemsiz ve geçersiz olduğunu ileri sürüyor

Rusya’nın “askeri harekât” ve “operasyon” diye isimlendirdiği çatışma hali, Batılı devletler tarafından “Ukrayna’nın işgali” olarak tanımlanıyor.

Savaşın 46’ncı gününde, durum henüz açıklık kazanabilmiş değil. Hemen herkes kendi meşrebi ve dünyaya bakış açısına göre yorum yapmayı sürdürüyor.

Benim yazacaklarım ise hem geçmişe hem geleceğe ilişkin bazı kenar notlarından ibaret.

Eski Amerikalı General Ben Hodges, Rus ordusunun Ukrayna'daki taktiği hakkında konuştu-Fotoğraf: Reuters
Amerikalı eski General Ben Hodges, Rus ordusunun Ukrayna’daki taktiği hakkında konuştu / Fotoğraf: Reuters

 

ABD’nin eski Avrupa Kara Kuvvetleri Komutanı Ben Hodges, bir Yunanistan gazetesindeki röportajında şöyle bir kehanette bulunuyor:

Rusların, Odessa’yı alabilecek durumda olduklarını sanmıyorum. Rus ordusu ‘zirve noktasına’ ulaşmıştır; artık ilerleme kaydetmesi çok güçtür.

Eminim, Kiev’i de ele geçiremeyecek. Zor bir durumda olduklarının da farkındalar. Yeniden ivme kazanmaya çalışacaklar ama bunun mümkün olduğunu düşünmüyorum.

Büyük ihtimalle şu ana kadar elde ettiklerini tutabilmek için kendilerini güçlendirmeye başlayacaklar. Mariupol şehrini ele geçirmeye uğraşacaklar. Sonra da kazanabilecekleri en iyi müzakere pozisyonuna sahip olmaya çalışacaklar. 1

Rusya’nın bakış açısını ise Rusya-İslam Dünyası Stratejik Vizyon Grubu üyesi Dr. Vladimir Vesim Kalaaciye‘nin uzun makalesinden izleyebiliriz:

“…Ukraynalılar ve Ruslar, akraba olsalar da iki ayrı dil ve iki ayrı kültüre sahipler… Rusya siyasi olarak bir imparatorluk haline gelirken, Ukrayna bağımsız bir devlet kurmayı başaramadı. Rusya Federasyonu’nun geniş coğrafyası, büyük bir ülke için birkaç siyasi faktörü de beraberinde getirirken aynı zamanda savunma sınırları olmayan bir ülke.

Rusya Federasyonu’nun temel sorunu da budur. Bu yüzden Rusya, asırlar boyunca sınırlarının dışındaki coğrafi, askeri ve siyasi genişlemeyi ana savunma aracı olarak kullandı.

Avrasya Birliği politikasına sahip olan Rusya’nın dünyaya açılan üç ana kapısı vardır: Orta Asya, Kafkaslar ve Ukrayna. Bu kapıların en önemlisi ve en tehlikelisi Ukrayna’dır. İşgalci Avrupa orduları, hem birinci hem de ikinci dünya savaşı sırasında Ukrayna üzerinden Rusya Federasyonu topraklarından geçtiler.

Bu, kara kuvvetleri ile deniz kuvvetleri arasındaki bir mücadeledir. Rusya Federasyonu, kendisini deniz kuvvetlerinin büyümesine fayda sağlayan istilalara engel olacak deniz faktöründen mahrum bırakan dünyanın en büyük kıta kara gücüdür. Bu da stratejik konumunun zayıflığından dolayı Rusya’yı sürekli bir güvensizlik içinde bırakırken, aynı zamanda tetikte olmaya zorluyor.

Ancak Avrasya, küresel üstünlük ve hâkimiyet mücadelesinin verildiği bir satranç tahtasıdır… Rusya Federasyonu, bu satranç tahtasında, dünyayı kontrol etmek isteyen askeri güçler tarafından kontrol edilmesi gereken Avrasya’nın merkezinde (kalbinde) yer alıyor.

Doğu Avrupa’yı yöneten merkez bölgesi, merkez bölgesini yöneten Rusya, küresel ada Avrasya’yı kontrol ediyor. Dolayısıyla küresel adayı yöneten de tüm dünyayı kontrol ediyor. Ukrayna, bugün Avrasya adlı satranç tahtasında önemli bir yer tutuyor. Bu yüzden Rusya Federasyonu’nun siyasi coğrafyasında büyük öneme sahip bir ülke.

Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rusya’daki tek karar verici konumunda olmasının yanı sıra özelde Avrasya bölgesinde ve Rus-Amerikan ilişkilerinde, genel olarak Batı ile ilişkilerde bir çatışmayı algılama ve görme biçimi var.

Bu nedenle ABD’nin kendisinin Soğuk Savaş’ın galibi, Rusya’nın ise yenilgiye uğrayan taraf olduğu mantığıyla ilişkileri ele almakta ısrarcı olduğu ortaya çıkınca, ABD ile eşitlik temelinde farklı bir şekilde muhatap olmaya karar verdi.

Bu da Rusya’nın NATO’nun Doğu Avrupa’ya doğru genişlemesine, ABD’nin füze desteğine, Gürcistan’daki çatışmaya, İran’ın nükleer programına ve son olarak Ukrayna krizine ilişkin tek taraflı duruşunda açıkça görülüyordu.

Putin, hiçbir koşulda Rusya Federasyonu’nu daha fazla aşağılamak veya dışlamak isteyenlere boyun eğmeyi kabul etmeyecektir.

Böylece ABD’nin, Rusya’ya yönelik kibirli bakış açısını değiştirmesi, Rusya’nın ve müttefiklerinin güvenliğine, egemenliğine ve çıkarlarına saygı duyması; iki ülke arasında tam ve eksiksiz bir ortaklığın olduğu eşit bir temelde ilişkiler kurulması gerektiğini anlamasını sağlamaya çalışıyor.
Rusya, Avrasya bölgesini, ulusal güvenliğinin ve çıkarlarının taviz verilemeyecek ayrılmaz bir parçası olarak görüyor.

Bu yüzden de Putin, bu çıkarları korumak için Batı ile arasındaki dengeye dair korkusunu bir kenara bırakıp açıkça askeri müdahaleye başvurarak, Avrupa’nın Rusya’yı kuşatma ve kontrol altına alma çabalarına karşı koymaya karar verdi. Şimdiye kadar Gürcistan ve Ukrayna’da olan buydu.

Ruslar her türlü yaptırımı ve diğer caydırıcı önlemleri çok iyi bilir ve kâr-zarar hesaplarına bunları dâhil eder.” 2

(Tarih, hiç çıkmayacağı düşünülen savaşlarla dolu) diyen Akademisyen Dr. İkbal Dürre,  Rusya'nın kendini gözden geçirip yenilemesi gereğini vurg.jpg
“Tarih, hiç çıkmayacağı düşünülen savaşlarla dolu” diyen Akademisyen İkbal Durre, Rusya’nın kendini gözden geçirip yenilemesi gereğini vurguluyor

 

Moskova Devlet Dil Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler ve Sosyopolitik Araştırmalar Enstitüsü-Bölgesel Araştırmalar Bölümü görevlisi Doç. Dr. İkbal Durre‘nin bakış açısı akademik bir nitelik taşıyor:

“Tarih biliminde di’li geçmiş zamanın yeri yoktur. Çünkü di’li geçmiş zamanı kullanmaya başladığımızdan itibaren olay tarih olmaktan çıkar ve fanteziye geçer.

24 Şubat artık tarihtir, ders alıp ona göre yeni stratejiler geliştirerek yeni bir tarih yazmaya çalışmakla meşgul bir Rusya var. Diğer taraftan da tarih sonuçlar üzerinden okunur, süreçler üzerinden değil.

Sonuçta Rusya öyle ya da böyle Donbas’ı alacak. Gelinen noktada NATO da Ukrayna için bitti. Rusçanın resmî bir dil olması da, AB’ye girmek isteyen Ukrayna için Rusya’nın taleplerinden bağımsız yerine getirmesi gereken bir koşul olacak.

Mesele artık savaşı kazanıp kazanmamaktan çok, sonrasında nasıl bir Rusya, nasıl bir Ukrayna ve nihayetinde nasıl bir dünya olacağıdır…

Eğer Rusya bu yaşananlardan bir ders çıkarıp içeride yapısal, ekonomik vb anlamda gerekli, devrim niteliğindeki dönüşümü yapamaz ise, bu savaşı kazansa bile kaybeden taraf olmaktan kendini kurtaramaz.

Diğer taraftan, bu değişimleri gerçekleştirebilirse, yenidünya düzenindeki yerini ABD ve Çin’den sonra üçüncü ve sonuncu güç olarak alır.

Peki, Rusya bunun farkında mı? Bence geç de olsa farkına vardı. Peki, yapabilir mi? İşte asıl tartışılması gereken bu, deyim yerindeyse ‘dananın kuyruğu’ burada kopacak.

Eğer yapamazsa Rusya diye bir şey kalmaz, bu yüzden yapmak zorunda. Yapabilirse çok kutuplu dünya, tek kutupludan daha iyi olacağından, bütün insanlık için daha iyi olur.” 3

Ukrayna'nın başkenti Kiev'in 37 km. uzağındaki Buça'da işlenen katliam hala tartışmalı-Fotoğraf-Rûdaw.jpg
Ukrayna’nın başkenti Kiev’in 37 kilometre uzağındaki Buça’da işlenen katliam, hala tartışmalı / Fotoğraf: Rûdaw

 

Bu alıntılardan sonra savaşın muhtemel sonuçlarına bakalım:

  • Ukrayna’nın NATO’ya girmesi, şimdiye kadar biçimsel olarak korumaya çalıştığı “tarafsız ülke” konumundan çıkarak başta ABD olmak üzere Avrupa devletlerinin doğuya doğru askeri ilerlemesi anlamına gelmektedir. Bu sıradan bir ilerleme olmaktan çok, aralarında konvansiyonel ve nükleer silahların da bulunduğu her çeşit askeri teçhizat ile üssün sınır boylarına kurulması demektir ki, “kendini tehdit ve kuşatma altında” hisseden Rus yetkililerin sert tepkilerine yol açmaktadır.
  • ABD’nin NATO aracılığıyla Rusya’yı neredeyse dört bir yandan kuşatma girişimi, gelecek yılların stratejik mücadelesinin bir parçasıdır.
  • Bir Amerikan yetkilisi, “Anti-gemi roket ve füzelerin Ukrayna’ya verileceğini” duyurdu ki, bu da Rusya’ya yönelik “yıpratma savaşının” mümkün olduğunca uzatılması hususunda Batılı devletlerin ısrarına işarettir.
  • Bu düzlemde Rusya’nın geleneksel savaş taktiği, “en iyi savunma hücumdur” kuralına uygun sayılabilir.
  • Ukrayna’daki çatışma, özünde iki emperyalist devlet olan ABD ile Rusya arasındaki hegemonya mücadelesinin bir parçasıdır. Batılı ülkelerin ekonomik yaptırımları da bu amaçla uygulanmaktadır. Bir anlamda “çökertme planı” devreye girmiştir.
  • Çatışmalar ara sıra dursa ve Ukrayna krizi müzakereler yoluyla çözülse bile, şimdiye kadar yaşananlar muhtemel bir küresel hegemonya mücadelesinin/kavgasının  habercisi, öncü sarsıntısı olarak görülmelidir.
  • Eski Başkanı D.Trump yönetimindeki ABD’nin Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle arası açılmıştı. AB içinde başı çeken Fransa ile Almanya, o tarihten itibaren elverdiğince İngiltere-Amerika (Anglo-Sakson) ekseniyle arasına ciddi mesafe koymuştu. Bir ara Fransa Cumhurbaşkanı E. Macron, “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” bile demişti.

    Ukrayna savaşı, Avrupa üzerindeki eski nüfuzu ve etkisi azalmış olan Amerika’nın bu eksiğini gidermesine yaradı. NATO’nun ölmekte olan beynine siyasi ve askeri oksijeni verip canlandıran Avrupa oldu.

    Aynı AB, ABD öncülüğündeki NATO şemsiyesi altına tekrar sığındı. Rusya’ya karşı askeri, siyasi ve ekonomik kararlara sorgusuz sualsiz imza attı. Böylece ABD’ye alternatif bir Avrupa sistemi ve stratejisi oluşturma iddiasındaki AB’nin girişimi başarısız kaldı; yani şu anda AB kaybetti, gerileme sinyalleri veren Amerika kendini toparlamak ve eski müttefiklerini çevresinde toplamak suretiyle şimdilik kazançlı çıktı.

    2 Nisan 2022 tarihli Çin gazetesi Global Times, bu gelişmeyi şöyle formüle etti:

Ukrayna savaşını körükleyen Amerika, Avrupa’yı denetim altına alarak Rusya’yı zayıflatma gayretinde.

ABD Başkanı J. Biden,  Avrupa liderlerini NATO çatısı altında toplayarak yeniden denetimine aldı-Fotoğraf-A. A.  .jpg
ABD Başkanı Joe Biden, Avrupa liderlerini NATO çatısı altında toplayarak yeniden denetimine aldı / Fotoğraf: AA

 

  • Medya bu savaşta, bilhassa dünya kamuoyunu tek yanlı bilgilendirip yönlendirmekte etkin rol oynamıştır. Medya organlarının büyük kısmı ABD, Batı Avrupa ve İsrail’in denetimindedir. Kanada, Avustralya, Arap dünyasının bazı kanalları ile Türkiye’deki ana akım ve iktidar yanlısı medya yanlıları da buna dâhil edilmelidir.
  • Mevcut durum sadece askeri işgal, direniş vs olmanın ötesinde ideolojik bir savaş ve mücadeleyi sergilemektedir. 18-24 yaş grubundan Amerikalı gençlerin yüzde 78’i, sosyal medya üzerinden savaşa ilişkin haber ve yorumları izlemektedir. Sosyal medya ise önemli ölçüde söylenti, yanıltıcı haber çöplüğü olup; Rusya’nın askeri operasyonlarını çarpıtarak sunmaktadır.
  • Lübnan Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, kendi milislerinin “Rusya’ya destek babından gittiklerine” dair haberleri açıkça yalanlamasına rağmen bu yöndeki düzmece haberler dolaşıma sokulmaktadır. Suriye hükümetinin askerlerinin Ukrayna’ya gönderildiği konusunda da spekülatif haberler yapılmaktadır.
Ukrayna'daki savaşta, gerçeklerin yerini yalan haberler alıyor. Fotoğraf-Rûdaw -001.jpg
Ukrayna’daki savaşta, gerçeklerin yerini yalan haberler alıyor / Fotoğraf: Rûdaw

 

  • Rusya Savunma Bakanı Sergei Şoygu defalarca yalanlamasına rağmen, ABD’nin resmi açıklamalarında, “Putin’in askeri müdahaleden pişmanlık duyduğu” haberi sürekli olarak tekrarlanmaktadır.
  • Kısa bir süre için ortalıkta görünmeyen Şoygu’nun “azledilip tutuklandığı” yolunda haberler çıkmıştır.
  • Ukrayna başkanının bir danışmanının ağzından, “Tek başıma, Ruslara ait 200 tankı, 100 uçak ve 4 tümeni imha ettim” sözü gerçekmiş gibi dolaşıma sokulmuştu. Oysa gerçekte Playstation’daki bir oyun sırasında sanal olarak bunu yapmıştı.
  • Kimi askeri uzmanların, “Rusya’nın hızını alamayıp Polonya’yı da işgal edeceği” yolunda maksatlı görüşler ileri sürmelerinin amacı şuydu: Batılı devletlerin paralı asker ve her türlü silah göndermek suretiyle bu ülkeyi, Rusya birliklerine karşı savunmanın ana üssü haline getirmek.
  • Ekonomi haberleriyle ünlü ABD merkezli Bloomberg haber ajansı, “Putin’in nükleer silah kullanma tehdidine karşılık vermek üzere ABD ile NATO’nun ciddi bir hazırlık içinde olduğunu” duyurdu.
  • Petrol İhraç Eden Ülkeler OPEC teşkilatının yetkilisine dayanan Reuters, Rusya’dan petrol ve doğalgaz almaya son vermeyi düşünen AB üyelerinin ambargo kararı konusunda duyduğu endişeyi dile getirdi. Burada maksat, AB’nin Rusya’dan petrol alımı hakkında şüpheler uyandırmaktı. Zaten Avusturya Başbakanı, “Rusya’dan petrol ile doğalgaz almayı durdurmanın gerçekçi olmadığını” söylemişti.
Rusya'nın tek adamı Vladimir Putin, Amerika ile Avrupa'nın ambargo ve tehditlerine ısrarla karşı duruyor. Fotoğraf-AP.jpg
Rusya’nın tek adamı Vladimir Putin, Amerika ile Avrupa’nın ambargo ve tehditlerine ısrarla karşı duruyor / Fotoğraf: AP

 

  • Avrupa’dan binlerce kilometre de uzaktaki Endonezya’daki buğday azlığı da Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesine bağlandı!
  • Rusya’da hayat pahalılığının yüzde 14 olduğunu iddia eden bilgiler haberleştirildi.
  • Rusya’nın Ukrayna’dan sonra Avrupa’yı da işgal edeceğine veya savaş sonrasında Avrupa’ya büyük bir toplumsal ve ekonomik felaketin egemen olacağına ilişkin spekülatif haberler öylesine yayıldı ki, Fransa’da bir süper marketteki bitkisel yağlara hücum başladı. AB ülkelerinde yaşayan Türkiyeliler de marketlere gidip stok yapma furyasına dâhil oldular. Sanırsınız ki kıtlık kıran Rusya’da değil, Avrupa şehirlerinde yaşanacaktı.
  • Bu ve benzeri düzmece, yalan yanlış ve yönlendirici haberlere bir örnek daha: Rus ordularının bombaladıkları iddia edilen bir tesisten çıkan “dumanlı görüntülerin” aslında Çin’deki bir patlama veya farklı bir teknik arıza sonucu çıktığı ispat edildi.
  • Rusya, propaganda savaşı konusunda yetersiz kalmakla birlikte Batılı medyanın haberleştirdiği toplam 24 önemli haberin yalan, yanlış, uydurma olduğunu kanıtlarıyla birlikte sundu. Buradan Rusya’nın savaşta masum olduğu, kimseyi katletmediği sonucu çıkmasın.
  • Rusya’nın da kendince düzmece ve sahte haber yaydığı, kendi savaş suçunu örtbas edebilmek için düşman tarafını zalim ve katil gösterdiği olmuştur.
  • Aslında bütün savaşların baş kurbanı sivil halk yığınları ile gerçeklerdir. Bu nedenle bırakın doğruları yazmayı, olaylara ve harp meydanında yaşananlara ister uzaktan ister yakından veya içinden bakın, bunların güvenilir olup olmadıklarını saptamak bile hayli zordur.
Ukrayna- Savaşın kurbanları yine siviller. Fotoğraf, Rûdaw .jpg

Ukrayna’da savaşın kurbanları yine siviller / Fotoğraf: Rûdaw

 

  • 1991 ve 2003 tarihli iki Körfez Savaşı sırasında Batılı televizyon kanallarının canlı yayınları, yanıltmanın en büyük aracı haline gelmişti. Örneğin güya “Saddam Hüseyin’in denize akaryakıt döktüğü petrole bulanmış karabatak görüntüsü Basra Körfezi’nde değildi. Çevre kirliliğinin yaşandığı dünyanın başka bir bölgesindeki eski bir kamera çekimiydi.”
  • Irak’ta kask ve asker elbisesi giymiş iliştirilmiş gazetecilerin Amerikan birlikleri eşliğinde ve denetiminde verdikleri haberler ile görüntüler de gerçeği yansıtmaktan çok uzaktılar.
  • YouTube gibi sosyal medya platformlarında bulunabilen bariz savaş vahşeti videolarını doğrulamanın imkânsızlığı bir yana, çatışmalarla ilgili video çekimlerinin çoğu yanlış tanımlanmakta, keyfi yorumların kurbanı olmaktadır. Öyle ki, cephedeki çatışma diye sunulanların daha önce başka çatışma alanlarından çekilip servis edildiği ortaya çıkmaktadır.
  • Rusya’nın savaş harekâtı sırasında çok güçlü bir Ukrayna ve NATO yanlısı tutum benimseyen BBC bile, Rus vahşeti hakkındaki bu kadar çok viral (medyada çok yayılıp izlenen) iddianın yanlış olduğuna dair bir açıklama yayınlamak zorunda kalmıştır.
  • Yaygın dolaşıma giren bu asılsız iddialar arasında, TikTok’ta dolaşan ve “Ukraynalı bir kızın bir Rus askerine karşı durduğu” iddiasında bulunan videonun gerçekte, o zamanlar 11 yaşında olan Ahed Tamimi adlı Filistinli bir çocuğun videosu olduğu ortaya çıktı. 2012’de bir İsrail askeriyle yüzleşen Tamimi’nin videosu, TikTok’ta “Küçük [kızlar] Rus askerlerine karşı ayağa kalkıyor” başlığıyla dolaşmaya devam ediyor.  
  • Ukrayna’da şu anda yasaklı olan Borotba (Mücadele) isimli bir komünist örgüt, diğer komünist ve Marksist örgütler gibi, 2015 yılında ABD destekli eski cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’nun başında olduğu Ukrayna hükümeti tarafından yasaklanmıştı. Devam eden bu baskının bir parçası olarak, iki komünist gençlik lideri olan Aleksandr Kononoviç ve Mikhail Kononoviç, Ukrayna istihbarat servisi tarafından 6 Mart 2022’de tutuklandı.

 

Burada, Borotba üyesi ve gazeteci Dmitry Kovaleviç’e sözü bırakalım:

“Ukrayna’daki savaş Şubat 2022’de değil, aslında 2014 baharında Donbass’ta başladı ve sekiz yıl boyunca hiç durmadı. Bu bölge, 2014’te Ukrayna hükümetinin kontrolünden çıkarak Rus destekli grupların denetimine giren, çoğunlukla Rusça konuşan iki doğu eyaletidir.

Şubat ayında, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden önce, Vladimir Putin ‘Ukrayna’nın doğusundaki bu iki ayrılıkçı bölgeyi’ bağımsız devletler olarak tanıdı. Bu çekişmeli hareketi, Rusya’nın son askeri işgali için bir basamak olarak kullandı.

ABD destekli Ukrayna eski cumhurbaşkanı ve işadamı Petro Poroşenko, kendi döneminde gerici ve azınlık karşıtı (Rus düşmanı ırkçı kanunlar dâhil) yasalar çıkarmıştı…

Yoldaşlarımızın çoğu Donetsk ve Luhansk’a göç etmek zorunda kaldılar. Şimdi, sürgünden geri dönmeyi ve yasal olarak çalışma yürütme imkânına kavuşmayı umuyorlar…

Bu savaş pek acımasız ve kendimi çok gergin hissediyorum. Ruslar yüzünden değil, ülkeyi yağmalayan ve soyan Ukraynalı silahlı çeteler yüzünden.

Çünkü Batı tarafından eğitilen ve finanse edilen ülkedeki Rus karşıtı aşırı sağcı, yasadışı ve paramiliter ajanların da yer aldığı bir yönetimden söz ediyorum. Ruslar duruma müdahale edince Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodymyr Zelensky, ülkeyi savunmak isteyen her vatandaşa silah dağıttı.

Orta Ukrayna’da benim yaşadığım bölge askeri harekâtlardan değil, sadece sağcı-milliyetçi çetelerin teröründen etkilenmektedir. “

Gazeteci Dmitry Kovaleviç, devamla şunları söylüyor:

…Ukrayna’da, çoğu Ukrayna’nın batı kesiminde, Zakarpatska Oblastında (Macaristan, Polonya, Romanya ve Slovakya sınırında) yaşayan yaklaşık 400 bin Roman var.

Ülkemizdeki Romanlar düzenli olarak sağcı milliyetçiler tarafından saldırıya uğruyorlar. Milliyetçiler, Romanlara alenen saldırıyor, kamplarını yakıp yaptıkları kötülüğe ‘çöpleri temizlemek’ adını veriyorlar.

Polis, saldırılara hiç tepki göstermedi. Çünkü aşırı sağcı çeteler, her zaman polisle ya da güvenlik teşkilatıyla işbirliği içinde çalışıyorlar. 5

Hazır çetelerden bahsetmişken, Ukrayna’daki Nazi taburlarının sayısı binleri bulan Rus kökenli vatandaşı topluca katletmesine ek olarak dünyanın birçok yerinden, bilhassa Avrupa ülkelerindeki çok sayıda sağcı-faşist gönüllü Ukrayna’ya gitti veya gönderildi.

Bir bakıma Batılı devletler, sözde kınayıp yasakladıkları Nazi oluşumları yeniden canlandırıp ihya etmenin yolunu açtılar.

Ukraynalı-Amerikan askerlerinin ortak eğitiminden bir görüntü. Fotoğraf-Reuters_.jpg
Ukraynalı ve Amerikalı askerlerin ortak eğitiminden bir görüntü / Fotoğraf: Reuters

 

Bu bağlamda savaş tecrübesine sahip ve uzman 2 bin ile 3 bin kadar eski Amerikan askerinin de çatışmalara katıldığına dair rapor ve sosyal medya haberler söz konusu.

Bunlardan biri Amerikan CBN kanalına verdiği demeçte, “Bu savaş tarihteki yerini alacaktır, ben de savaşın bir parçası olmak istiyorum” dedi.

Bir diğer gönüllü ise, “Kendimi maceralı ve tehlike dolu harika bir tatildeymişim gibi hissediyorum” deyivermiş.

Gönüllü taburlar adına açılan bu sanal hesabın adı (fightforu.org) olarak biliniyor.

Ukrayna Savunma Bakanlığı’na göre; başkent Kiev’e destek için 52 farklı ülkeden gönüllü asker savaşa katılmış.

Bu kapsamda 20 bin gönüllü başvurusu alınmıştı. Devlet Başkanı Zelenski ise, “Ukrayna’nın Toprak Savunması için Uluslararası Lejyon” ismiyle bir alt askeri birim oluşturduğunu belirtmişti.

Öte yandan Belçika merkezli Het Laatste Nieuws gazetesi, “destek için giden askerlerin yarısından fazlasının ‘yem olarak kullanılmamak’ için ülkesine geri döndüğünü” yazdı. 6

Rus birliklerine karşı savaşmak üzere Ukrayna'ya 52 farklı ülkeden 20 binden fazla gönüllü milis ve asker gitti. Fotoğraf-Reuters.jpg
Rus birliklerine karşı savaşmak üzere Ukrayna’ya 52 farklı ülkeden 20 binden fazla gönüllü milis ve asker gitti / Fotoğraf: Reuters

 

  • Rusya’nın siperlerine koşan farklı ülkelerdeki gönüllüler ile Black Water ve Wagner türü özel savaş şirketlerinin paralı elemanlarını da göz önüne alırsak şöyle bir gelişmeyle karşı karşıyayız: Özel savaş şirketlerinin paralı askerleri ile kiralık savaşçıların veya gönüllü milislerin katılabildiği çatışmalar, gelecekte geleneksel cephe savaşlarının gidişatını değiştirebilir.
  • Bu örneğe Karabağ’daki Ermenistan-Azerbaycan savaşı ile Libya’daki iç çatışmaya katılan Suriye kökenli paralı askerleri de ekleyebiliriz. Bu paralı askerlerin bir kısmı Türkiye ve Katar’ın girişimiyle, diğer kesimi de Türkiye’ye rakip konumundaki Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan desteğiyle oluşturulup savaş meydanlarına gönderilmişlerdi.
  • Vekâleten savaştırma taktiği Türkiye himayesindeki İdlib ve Rojava’daki cihatçılar ile Suriye Milli Ordusu’nun çatışmalarıyla devam ediyor. Buna karşılık İran ve Suriye ise Lübnan Hizbullah’ını, Irak ile Afganistan’dan getirilmiş Fatimiyun ve Zeynebiyun isimli Şii gönüllü milislerini kullanmaktalar. İran’ın Irak’taki milislerine genel anlamda Haşdi Şaabi denilirken, Yemen’dekiler Husi Hareketi olarak biliniyor.
  • Emperyalistler arası kapışmanın ve paylaşım kavgasının savaş alanına dönen Ukrayna’daki gelişmeler sonrasında Avrupa, Asya ve Afrika kıtasında ciddi denge değişiklikleri olacağına dair birçok belirti mevcuttur. ABD merkezli Foreign Affairs dergisinde yazan Washington Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Profesörü Marc Lynch, “ABD’nin Fransa ve İngiltere’den devraldığı ‘Ortadoğu haritası ve kavramı’nın eksiklik ve yanlışlığını vurgularken bu geçerliliğini yitirmiş kavrama bağlı kalmanın olumsuz sonuçlarını” değerlendirdi. Lynch’e göre; yeni bir değişim ve dönüşümle karşı karşıyayız. Bundan böyle eskiden bildiğimiz Ortadoğu’nun sonu gelmiştir. 6
  • Aslında değişen şeyin özü esası, bir numaralı süper güç sayılan ABD’nin süreç içinde gerilemesi ve giderek daha fazla kan kaybetmesidir. Çin ile Rusya’nın ise çok kutuplu dünyada yükselen bir gelişim sürecine girmeleridir. Bu iki devletin, ABD’nin Ortadoğu’daki hegemonya ve hâkimiyet alanlarına el atarak onun sıkı müttefikleri sayılan İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Suudi Arabistan, Mısır ve Türkiye ile çok boyutlu ilişkiler geliştirmeleri, Ortadoğu ülkelerinin serbest hareket etmelerine yol açmıştır.
Putin ile Çinli Başkan Şi Cinping. Çin, Rusya'yı destekliyor ancak Putin'in savaş hamlesini doğru bulmuyor. Fotoğraf-Sputnik-Reuters.jpg
Putin ile Çinli Başkan Şi Cinping. Çin, Rusya’yı destekliyor ancak Putin’in savaş hamlesini doğru bulmuyor / Fotoğraf: Reuters

 

  • ABD-Rusya çelişkisinden istifade, bölgesel çapta siyasi, askeri ve ekonomik hamlede bulunabilen bu bölgesel devletler, ara sıra bilhassa ABD’nin kızmasına rağmen kendi çıkarları doğrultusunda politikaları hayata geçirmekteler. Türkiye ise gerek İdlip, gerek Rojava gerekse Irak Kürdistan bölgesinde siyasi ve ekonomik denetimini oluşturmaya ilaveten Rojava ile Irak’taki silahlı hareketlere karşı İHA ve SİHA’ları da kullanarak geniş kapsamlı operasyonlar yapmaktadır.
  • Ukrayna çatışmasına yoğunlaşan ABD ile Rusya, Türkiye’nin Suriye’deki kırmızıçizgiyi ihlallerine karşısında şimdilik susmayı tercih etmekteler. Dolayısıyla her iki Kürt bölgesi, neredeyse Türkiye’nin askeri denetimindedir. Özellikle Irak Kürdistan Yönetimi, adeta bir arka bahçe veya bağımlı yönetim konumuna sokulmuştur. Aynı zeminde hareket eden İran ise, Irak’taki Haşdi Şaabi milisleri vasıtasıyla veya doğrudan (Erbil’e füze fırlatılması gibi) Kürdistan’daki hedefleri vurarak İsrail-ABD -Türkiye üçlüsüne, “Bu bölgeye fazla sokulmayın, burası benim arka bahçemdir” mesajı vermektedir.
V. Putin, generalleriyle birlikte Milli Savunma Kontrol Merkezi'nde füze denemesini izliyor-Moskova 2018. Fotoğraf- Mikhail Klimentyev, Sputnik.jpg
Putin, generalleriyle birlikte Milli Savunma Kontrol Merkezi’nde füze denemesini izliyor, Moskova 2018. Fotoğraf: Mikhail Klimentyev, Sputnik

 

  • Rusya merkezli Nizaavestiya Gazeta, Kürdistan’daki doğalgazın borularla Türkiye ile İsrail’e nakledilmesini, İran ve Rusya’nın çıkarlarına karşı ticari bir anlaşma olarak görüyor.
  • İsrail Yediot Ahronot gazetesinde bir değerlendirme yapan Nahum Barniyaa şöyle demektedir:

    “Eski Ortadoğu, yeni Ortadoğu ile çarpışma halindedir. ABD’nin bölgeden çekilmesinden sonra top, şimdi İran’ın sahasında… Mısır, BAE, Bahreyn, Fas ile İsrail ve ABD dışişleri bakanlarının katıldığı 28 Mart 2022 tarihli El Naqab zirvesi, aslında İsrail’i Ortadoğulu ülkeler arasına katma planıdır.” 

ABD, İsrail ve Arap Ülkeleri Dışişleri Bakanları Necef (el Naqab)çölünde buluştu. Gündem,  İran'a karşı ortak cephe kurma ve  İsrail'in Ortadoğu.jpg
ABD, İsrail ve Arap Ülkeleri Dışişleri Bakanları Necef (el Naqab) Çölü’nde buluştu

 

  • Çin, beklendiği kadar olmasa bile Rusya’nın yanında yer almıştır. Az sayıdaki Çin banka ve şirketi, Amerika ile sıkı ticari ilişkileri nedeniyle Rusya’ya karşı uygulanan ekonomik ambargoya sınırlı biçimde riayet etmekteler.
  • Diğer yandan Çin, baş rakibi Amerika’ya karşı cepheden savaş açmayı erken buluyor; dolayısıyla Putin’in doğrudan savaş taktiğini benimsemiyor.
  • Geçmişten bu yana Rusya ile sıkı ilişkileri bulunan Hindistan da, benzer bir tutum takınıp ABD ve Batı yaptırımlarına uymaktan kaçınmaktadır. Çin ile sıkı bağları nedeniyle Amerika’nın her dediğine boyun eğmeyen Pakistan Başbakanı Umran Han, son günlerde Amerikan taraftarı Pakistanlı güçler tarafından devrilmek istendi.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov Hindistan mevkidaşı Subrahmanyam  Jaishankar ile. Lavrov, Ortadoğu ve Asya ülkelerinin desteğini kazanmak.jpg
Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov Hindistan mevkidaşı Subrahmanyam Jaishankar ile. Lavrov, Ortadoğu ve Asya ülkelerinin desteğini kazanmak istiyor

 

  • ABD ve Batı’nın kazanması durumunda daha fazla serbest olup bağımsız hareket edemeyeceklerinin farkına varan Arap ülkeleri, mesela S. Arabistan, Mısır, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri her iki tarafa da mavi boncuk dağıtmalarına rağmen aslında gönüllerinden geçen, Amerikan tahakkümü ve hegemonyasının gevşemesidir. Dört devletin eğilimi de bu yöndedir. Nitekim Mısır, Ukrayna ile Rusya arasında arabulucu olma niyetini açıkladı.
Mısır, Ürdün, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri liderleri ve S. Arabistan Dışişleri Bakanı'nın katıldıkları Akabe Körfezi Zirvesi. Ukrayna  krizin.jpg
Mısır, Ürdün, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri liderleri ve S. Arabistan Dışişleri Bakanı’nın katıldıkları Akabe Körfezi Zirvesi

 

  • Türkiye de belli çabalar sonucunda iki ülke temsilcilerini buluşturabildi.Türkiye’nin bu iki taraf arasında dengeyi sağlama politikası, kısa sürede işe yarasa da, orta ve uzun erimde iktidarın tercihine göre başına iş açacağa benzemektedir.

Ortadoğu’daki gelişmeleri değerlendirmeye devam edeceğiz.

 

 

Kaynakça: 

1.  Kathimerini,  30 Mart 2022
2.  Independent Türkçe, 30 Mart 2022.
3.  Globetrotter sitesinde yayımlanan ve Struggle La Lucha tarafından aktarılan bu haber, Mücadele Birliği web sitesinde “Ukrayna’daki Savaşı Anlamak” ismiyle 24 Mart 2022 tarihinde yayımlandı.
4-5.  VICE, HLN, CNN gibi medya organlarından derleyen Independent Türkçe, 31 Mart 2022.
6.  Artıgerçek gazetesi, “Bildiğimiz Ortadoğu’nun Sonu”, 4 Nisan 2022.

 

© The Independentturkish

Takvim

Nisan 2022
P S Ç P C C P
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

timeline

Aylık

ÖZGÜR ÜNİVERSİTE YOUTUBE